Sakinleştirici tradutor Francês
1,206 parallel translation
Bu süre zarfında, size sakinleştirici vereceğim.
J'aimerais vous administrer un sédatif.
Belki de, bir sakinleştirici almak istersiniz.
Vous aimeriez peut-être un tranquillisant.
Bir sakinleştirici önerebilir miyim?
- Un tranquillisant peut-être?
Sakinleştirici silahlarla yapabiliriz.
Avec des tranquillisants, oui.
Sakinleştirici etki edene kadar kendine zarar vermesini izin vermeyin.
Empêchez-la de se faire mal jusqu'à ce que les sédatifs agissent.
- Kendine zarar verecek. - Kontrol altına almak için sakinleştirici veriyorum ama etkisi çok çabuk geçiyor.
Il va s'endommager.
Daha sakinleştirici mi istiyorsunuz yani?
Vous voulez plus de sédatifs?
Sakinleştirici ilkel beyni devre dışı bırakıyor olmalı.
Avec assez de sédatifs, l'esprit primitif doit se retirer.
Silahlarda klorofeniramin içeren sakinleştirici iğneler var.
Il y a du chlorophéniramine dans les fléchettes tranquillisantes.
Tüm askeri teçhizatımız sakinleştirici tabancalar.
La moitié de nos armes sont des fusils à tranquillisant.
Ona biraz sakinleştirici verdiler.
Ils lui ont donné un léger sédatif.
- Bir sakinleştirici mi? Bunu düşünmemiştim.
- Le tranquillisant?
Sakinleştirici alacak. Bende atlar hakkında birkaç şey biliyorum.
Et j'ai des notions...
Denemeye devam edin! - Yeni sakinleştirici daha vermemiz lazım.
- On lui redonne un calmant?
Jack sakinleştirici alıp, uykuya daldı.
Il est allé se coucher avec un sédatif.
- Sakinleştirici hep kullanılır, Doktor.
- C'est souvent utilisé. - Oui, pour les chevaux!
- Kontrolden çıkmış! - Sakinleştirici getireceğim!
- Il faut l'endormir!
- Her şey yolunda. Joe'ye sakinleştirici vereceğiz.
On lui apporte des sédatifs.
Sakinleştirici. insanlar çayda kullanır, onları rahatlatır.
Un sédatif. Certains en mettent dans le thé pour se calmer.
Silahları sakinleştirici buluyorsun.
Tu sembles trouver les tusils thérapeutiques.
Amfetamin, sakinleştirici, haşhaş, kristal meth, LSD, nikotin.
Les excitants, les sédatifs. Le haschich, les paillettes, l'acide, la nicotine...
Sakinleştirici aldığımı anladığında Teddy çok korkmuştu. Arayan var mı?
Teddy était furieux quand il a vu que je prenais des calmants.
Annesi gelene kadar ona sakinleştirici vereceğim.
Je vais l'endormir jusqu'à ce que sa mère soit là.
O da bana bir sakinleştirici önerdi.
Alors, il m'a proposé un tranquillisant.
Bütün uçuş boyunca bunu yapacaksanız önceden söyleyin de ben de bir sakinleştirici alayım. Belki bir tane de sen içmelisin.
Dites-moi si vous comptez faire ça tout le vol... que je puisse prendre un sédatif... ou vous en glisser un.
Bir doz daha sakinleştirici zamanı.
Il est temps de lui injecter une autre dose de sédatifs.
Daha çok sakinleştirici mi?
vous voulez plus de calmants?
Bu ilginç... Sakinleştirici ilkel aklı zayıflatmış olmalı.
Une certaine quantité de calmants doit faire revenir l'esprit initial.
Sakinleştirici ister misin?
Tu veux un calmant?
Ona sakinleştirici verdik.
Nous lui avons donné un calmant.
Dino ona sakinleştirici verdi.
Dino... Iui a fait avaler des pilules.
Sakinleştirici silahları bırakın. Tüfekleri alın.
A balles réelles!
- Sakinleştirici alır mısın?
Ça détend. Vous en voulez?
Nina için sakinleştirici alabilir misin? Bugün cidden çok sinirli.
Un anxiolytique pour Nina, elle est sur les nerfs.
Sanırım sakinleştirici alıyorsun.
Fais attention aux tranquillisants.
Ona attığım sakinleştirici oktan sonra zor ayakta duruyordu.
Il était trop groggy pour marcher, mais on y est arrivés.
Kafatası içinde kanama olmadığını bulana kadar, sakinleştirici vermek istemiyorum.
Je veux éliminer l'hématome extradural avant de la mettre sous sédatif.
Sakinleştirici verildi.
Elle est sous sédatifs.
Gerçekten ihtiyacım olan biraz sakinleştirici.
Ce dont j'ai besoin, c'est d'un sédatif.
Annesi sakinleştirici alıyor.
La mère est sous calmants.
Sanırım sakinleştirici işe karışan.
le sédatif interfère peut-être.
Ve benim aşırı stresli insanlar üzerinde sakinleştirici etkim vardır.
Et j'ai un effet très apaisant sur les gens stressés.
Aksi halde, sizi bağlamak ve ileri derecede sakinleştirici kullanmak zorunda kalacağım.
Ou je devrai vous faire attacher et vous mettre sous calmants.
Sakinleştirici ilaç için telefon etmiştim.
Je viens pour le tranquillisant.
- Tek yaptığınız ona sakinleştirici vermek.
- Vous ne faites que le droguer.
Şimdi yaşlı Zoidie'e bir sakinleştirici vereceğim.
Je vais lui administrer un sédatif.
Sakinleştirici etkisini kaybedince bir şeyleri kalmayacak.
Ils se réveilleront quand les effets du gaz seront dissipés.
Bu bir sakinleştirici mi?
C'est un calmant?
Sakinleştirici vuracağım.
Je vais lui administrer un sédatif.
Ona göre sakinleştirici alacağım... veya tabiki sizin içinde bir tane. Lütfen şimdi söyleyin.
On n'a pas le choix!
- Sakinleştirici kullanmam.
- j'en prends pas où sont tes tranquillisants?
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakinim 57
sakıncası yoksa 299
sakini 69
sakin olun 1352
sakin olsana 19
sakin ol lütfen 16
sakin ol baba 16
sakın 419
sakin ol 5553
sakinim 57
sakıncası yoksa 299
sakini 69
sakin olun 1352
sakin olsana 19
sakin ol lütfen 16
sakin ol baba 16
sakinleş 610
sakin ol dostum 85
sakin olun beyler 21
sakin olur musun 56
sakın ha 54
sakin ol anne 18
sakin ol canım 19
sakin ol ahbap 20
sakın unutma 174
sakin olmalıyım 18
sakin ol dostum 85
sakin olun beyler 21
sakin olur musun 56
sakın ha 54
sakin ol anne 18
sakin ol canım 19
sakin ol ahbap 20
sakın unutma 174
sakin olmalıyım 18