Sanırım yok tradutor Francês
2,080 parallel translation
Sanırım yok, hayır.
J'imagine que non. Oui, je vais l'adorer.
Gizemli katil oyunuyla herhangi bir sorunun yok, değil mi? - O halde, neden kimsenin ölmeyeceği daha az suç içeren bir oyun seçmiyoruz? - Sanırım yok.
Une enquête pour meurtre ne te dérangerait pas, n'est-ce pas?
- Sanırım yok.
- Pas vraiment.
Sanırım bir şey yok, iyi görünüyor.
Oh, yeah, je je je pense que ca va.
Otomatik kapılar açılmaz. Evet. Sanırım, yok sayılmak işkence çekmekten iyidir, değil mi?
Ouais, j'imagine qu'il vaut mieux être ignorée que torturée, non?
Sanırım gelmekten başka seçeneğim yok, değil mi?
Eh bien, je suppose que je n'ai donc pas le choix, n'est-ce pas?
Birbirimizi tanıdığımıza göre sanırım buna ihtiyacım yok.
Alors je n'ai plus besoin de ça... Maintenant que nous sommes tous au courant.
Çok abartıyor, ne de olsa kanında var, ama sanırım ona emretmeye çalışmanın anlamı yok.
Sois gentille... Rends-moi ce chapeau.
Lelouch ile doğrudan karşılaşmaktan başka çarem yok sanırım.
Une seule solution : arracher la vérité à Lelouch!
Sanırım senin bunu zaten yaptığından haberi yok.
Je suppose qu'elle ne savait pas que je l'étais déjà.
Evet, sanırım senin de onlara ihtiyacın yok.
- Et tu n'avais pas besoin d'eux.
Yok, sanırım o uyku öncesi içkiyi bekleyeceğim.
Je crois que j'attendrai de partager un verre.
Steele'in bulaşmadığı iş yok. - O bellekte yer alan bilgilerin aramızda kalması gerektiğini hatırlatmama gerek yok sanırım.
Je n'ai pas besoin de te rappeler que tout ça doit rester entre toi et moi?
Gelecek hafta, Amerikan halkının sandıklara gideceğini hatırlatmama gerek yok sanırım.
Je ne devrais pas avoir a vous répéter que Que le peuple Américain ira aux urnes * la semaine prochaine.
Yok sanırım.
C'est ce que je pensais.
Hatırlatmama gerek yok sanırım. Dikkat çekmeyin.
Inutile de vous dire de faire profil bas.
Sanırım burada kalmanı sağlayacak bir şey yok.
Je présume que rien ne vous retient ici.
Hazel, sanırım başka biriyle görüşmemize gerek yok.
Inutile d'en voir d'autres.
Kimse yok sanırım.
Je pense qu'il n'y a personne.
Ve sanırım artık senin hizmetine ihtiyacım yok.
J'aurai plus besoin de tes services.
Sanırım benim gözyaşı pınarım yok.
Je n'ai pas de canal lacrymal.
Aileniz yok sanırım, doğru mu?
Pas de famille?
Yok bir şey. Sanırım hiç bir fikrim yok.
Oh, rien, je crois, j'en ai aucune idée, alors...
Sanırım bu işte onun parmağı yok.
- la vie? - Je doute que cette fois,
Sorunu yok sanırım.
Elle semblait bien aller.
- Sanırım başka seçeneğimiz yok. - Hayır, yok.
On n'a pas trop le choix.
Karşılıklı içki içmek gibi kabul gören bir sosyal etkileşim için bize katılmak istersen buyur ama yok diyorsan sanırım başka masaları denemelisin.
Si vous souhaitez vous joindre à nous pour quelque... forme reconnue de relation sociale comme partager un verre, nous en serions ravies cependant, je pense que vous devriez tenter votre chance à une autre table
Sanırım en azından hiç siyah birisi yok içinde, değil mi Jimmy?
Au moins, il n'y avait pas de Noirs impliqués, hein, Jimmy?
Sanırım yanlışınız var, burada He Le diye birisi yok.
On vous aura mal informé. On n'a pas de He Le.
Sanırım bu yıl tilkiye rahat bir nefes aldıracağız Oh, av yok mu?
Cette année, nous allons accorder des vacances aux renards.
Çok özür dilerim, sanırım "Z" nizi kırdım. Yok, önemli değil.
Désolée, j'ai cassé votre Z.
- Sanırım elektrik de yok.
Y a pas l'électricité, je suppose.
Sorun yok, sanırım.
Ça va.
Sanırım bugün keyfin yok.
T'es bavard aujourd'hui, on dirait.
Onu ısırma. Sanırım artık endişelenmemize gerek yok.
Je crois qu'on n'a plus besoin de s'en faire pour le chien.
Sanırım bir müddet için mesai bitimi yok.
J'ai peur de ne pas en avoir avant longtemps.
Sanırım başka seçeneğim yok.
Je suppose que je n'ai pas d'autre choix.
Sanırım polise gitmeye de niyetin yok.
Et je suppose que tu n'iras pas voir la police...
Size protokolü hatırlatmama gerek yok sanırım.
Je suis sûr que je n'ai pas que rappeler sur lui le protocole.
Dostum, sanırım seçeneğimiz yok
On n'a pas vraiment le choix
Sanırım bu kadar çok endişelenmenize gerek yok.
Ne vous inquiétez pas.
Durmak için vaktimiz yok sanırım.
Je suppose qu'on peut pas s'arrêter.
Bir ayrıcalık için Baş Hekim'e gerek yok sanırım.
ça fera faire au médecin-chef une exception.
Hiçbir şey yok. Sanırım bizi oyalamaya çalışıyor.
Je crois qu'il nous entraîne sur une fausse piste.
Sanırım 1 ya da 2 hafta. Sonbahar defileleri de bitti. Yapacak çok fazla işim yok.
Une semaine ou deux, les défilés d'automne sont terminés, alors je suis pas débordé de travail.
Pekala. Ama sanırım bahsetsem iyi olacak yine de kararımızda bir önem arz etmiyor yani seni terfi etmemizde bir önemi yok.
Je pense qu'il faut que je te le dise, même si cela ne pèse en rien sur notre décision, de valider ou pas ta titularisation.
Sanırım sadece... bir bina gibi yok olup gidecek bir şey yapmaktansa... tebrik kartı gibi sonsuza değin dayanacak bir şey yapmak istedim.
Pourquoi faire quelque chose de jetable comme un batiment alors qu'on peut faire du durable comme une carte de voeux.
Özel bir nedeni yok, sanırım.
Rien en particulier, je crois.
Sanırım kıçıma kum girdi, ama görmemin mümkünatı yok.
Je crois que j'ai du sable dans le cul mais j'en suis pas sûr.
Sanırım hiçbir sebebi yok.
Il n'y a pas de raison de particulière j'imagine.
Hayır, sanırım sorun yok.
Non! Je pense que je vais...
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65