Uzun bir yol tradutor Francês
835 parallel translation
Uzun bir yol.
Une longue route.
Yine de otostop yaparak uzun bir yol kat ediliyor.
C'est fou ce qu'on peut aller loin rien qu'en faisant ça...
Tavan arasındaki sefil günlerimizden bu yana uzun bir yol kat ettin.
Quel chemin, depuis l'époque oû nous vivions dans un grenier!
Fillerin mezarlığına kadar uzun bir yol gidecek.
Loin d'ici. Au cimetière des éléphants.
Sanırım artık gitmem gerekiyor. Önümde uzun bir yol var.
Il faut que je parte.
Salt Lake City den Elkville deki Boot Hill a kadar uzun bir yol var... ama sanırım duyabilir.
Il y a loin entre Salt Lake et le cimetière d'Elkville, mais je suis sûr qu'il l'entend.
Uzun bir yol, ama ilk adımı attık.
La route sera longue, mais on à bien démarré.
Uzun bir yol yürümüşüm gibi ağrıyor.
C'est comme si j'avais fait une très longue marche.
Önünde uzun bir yol var tatlım.
Il est en avance sur vous.
Bu tek bir anlama geliyor. Önümüzde uzun bir yol var.
On devra donc marcher.
Hemen hemen tükendi. Hevesle uzun bir yol kat ettik.
Elle m'a mené loin, tout de même.
Bu daha uzun bir yol, ama daha iyi.
C'est un peu plus long, mais c'est mieux.
O gece içimdeki kötülüğün kaynağını öldürdün ama daha önümde gidecek çok uzun bir yol var.
Cette nuit, tu as tué la racine du mal en moi. Mais il me reste un long chemin.
Bu hiç mantıklı değil. Önümüzde uzun bir yol var.
Nous avons encore un long chemin à parcourir.
Daha önünde uzun bir yol var.
T'as une longue journée devant toi.
Bu çok uzun bir yol.
C'est un long voyage.
- Beni Cleveland'a götürür müsün? - Uzun bir yol dostum.
Franz, voulez-vous me conduire à Cleveland?
İkimizin önünde uzun bir yol var.
Nous deux, on a tant de chemin à faire! ...
Daha uzun bir yol için daha çok istiyorum.
Je veux plus de rails.
Çok uzun bir yol yapmak istiyorum.
Je veux faire un circuit très long.
Jane, ne uzun bir yol kat ettin. Birkaç yıl önce yemek karşılığı şarkı söylerken, şimdi, 29 yaşında bir süper yıldız oldun. - 25.
Il y a quelques années tu chantais pour payer ton dîner et te voilà étoile à vingt-neuf ans.
Birlikte uzun bir yol geldiniz.
Vous êtes arrivés au sommet ensemble.
Fazla uzun bir yol değil.
Je n'appellerais pas ça un chemin.
Önümüzde uzun bir yol var.
On a une longue route devant nous.
Onu içeri atana kadar önümüzde çok uzun bir yol var.
Je dois faire beaucoup de route avant de boucler ce dingue.
Yoğun bir günden sonra uzun bir yol bu.
Après une journée de travail pareille?
Uzun bir yolu olmalı... uzun bir yol.
Il a dû faire un sacré chemin, un sacré chemin.
Vera Cruz'a kadar uzun bir yol var.
La route est longue jusqu'à Vera Cruz.
Dawson'a uzun bir yol var.
Dawson est loin.
Irmağı geçince uzun bir yol olacak ve Canım yemek isteyecek.
Il va falloir marcher longtemps après la rivière, et j'aime manger.
Marsilya'ya çok uzun bir yol var.
Marseille est loin d'ici.
Önünüzde uzun bir yol var.
On n'y est pas encore.
İçimden bir ses önümüzde uzun bir yol olduğunu söylüyor.
Vous perdez pas en chemin!
Hayır, çok uzun bir yol gitmeyeceğim zaten.
Ce n'est pas comme si je partais à l'autre bout du monde.
Önünde çok uzun bir yol var. Onunla biraz daha uğraşmamız gerek.
Il a beaucoup à apprendre avant de se calmer.
Bunu bulmak için çok uzun bir yol katettin, değil mi doktor?
Vous avez fait un bout de chemin pour la trouver.
Yürümek için uzun bir yol.
C'est loin! Qu'y a-t-il là-bas?
Şehir merkezine uzun bir yol var.
C'est un long chemin qui nous attend.
- Önümde uzun bir yol var.
- J'ai une longue route à faire.
Uzun bir yol geldiğinizden bunu konuşmada bir zarar görmüyorum.
Puisque vous venez de loin, prenons le temps d'en discuter.
Sığır gütmek için uzun bir yol gelmiş.
II est venu de loin pour élever ces bœufs.
Heybelerimizde 40 bin altın ve önümüzde uzun bir yol varken mi?
On a de l'or plein nos sacoches et la route est encore longue.
Uzun bir yol.
C'est trés loin.
Bayağı uzun bir yol, değil mi?
C'est pas le plus court.
- Çok uzun bir yol kat ettik.
- Nous avons bien avancé.
Uzun bir yol.
Le chemin est long.
Bunu uzun bir süre düşündükten sonra karar verdiğim yol şöyle.
J'y pense depuis longtemps. Voilà comment je vois les choses.
Belki bu yol uzun ve zor ama... oraya ulaşacağız, daha iyi bir dünya olduğunu göreceğiz.
Le chemin sera long et difficile. Nous y arriverons, à un monde meilleur.
Uzun yol kat ettiniz yoksa lafını bile etmezdim. Bir şeyler alır mısınız Bay Bumble?
Après votre longue course, vous prendrez bien quelque chose, M. Bumble?
Kortizonun yol açtığı sinir krizi. Uzun bir uyku aldı, onu her an uyanık ve aktif biri olarak görebiliriz.
Il a bien dormi et il peut se réveiller l'esprit frais et dispos.
Daha önümde çok uzun bir yol var.
Bon sang, la vie que j'ai eue.
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
uzun bir gün oldu 24
bir yolunu buluruz 32
bir yolu var 41
bir yolunu bulurum 26
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
uzun bir gün oldu 24
bir yolunu buluruz 32
bir yolu var 41
bir yolunu bulurum 26
bir yolunu bulacağız 18
bir yolu olmalı 48
bir yolunu bulacağım 26
yolanda 37
yoldayım 53
yolun açık olsun 53
yoldaş 232
yolunda 84
yolda 98
yoldaşlar 278
bir yolu olmalı 48
bir yolunu bulacağım 26
yolanda 37
yoldayım 53
yolun açık olsun 53
yoldaş 232
yolunda 84
yolda 98
yoldaşlar 278
yolculuk 18
yoldayız 37
yolcu 30
yolunuz açık olsun 26
yolla 17
yolculuk nereye 42
yoldalar 39
yoldan çekil 147
yolun sonu 43
yollar 24
yoldayız 37
yolcu 30
yolunuz açık olsun 26
yolla 17
yolculuk nereye 42
yoldalar 39
yoldan çekil 147
yolun sonu 43
yollar 24
yolumuz uzun 30
yolu yok 35
yoldaş stalin 26
yola devam 17
yoldaş general 60
yolumu kaybettim 18
yol ver 17
yoldan çekilin 174
yolculuk nasıldı 39
yoldaşlarım 16
yolu yok 35
yoldaş stalin 26
yola devam 17
yoldaş general 60
yolumu kaybettim 18
yol ver 17
yoldan çekilin 174
yolculuk nasıldı 39
yoldaşlarım 16