Yolu yok tradutor Francês
3,450 parallel translation
Bunu bilmenin bir yolu yok.
Impossible de savoir.
kendini de öldürmüş olabilir, ama kanıtlamamın kesin bir yolu yok.
Bien qu'il ait pu se faire ça tout seul, Il n'y absolument aucun moyen pour moi de le prouver.
Sevgilim bir ahlak hocası olduğu için başka yolu yok sanırım.
Je n'ai pas le choix. Ma petite-amie est un professeur d'éthique.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok, o yüzden doğrudan söyleyeceğim.
Il y a... ce n'est pas facile à dire donc je vais juste...
Bana uymasının hiç yolu yok. Hadi ama dostum.
Il n'y a aucun moyen que sa chaussure aurait pu tenir dans mon cul.
Başka yolu yok.
Il n'y a pas d'autre moyen.
Söylemenin bir yolu yok.
Impossible de le dire.
Başka bir yolu yok mu?
N'y a t'il pas un autre moyen?
Bu işin nasıl sonlanacağını bilmiyorsun ve çıkış yolu yok sanıyorsun.
Vous ne savez pas comment vous en êtes arrivé là, Et vous pensez qu'il n'y pas d'issue.
Çıkış yolu yok.
Il n'y a aucune issue.
Sorduğunuz soruyu anladım bayım Evet verdik ve? Ona yalan dedektörü verdik ama hiçbir yolu yok.
Monsieur, je comprends que nous demander, nous l'avons fait... et non,... L'ordinateur ne fonctionne pas si pas compris la question.
Bu bağlantı kitabındaki son labirent. Ben yaptım, bu çözüme kavuşamadı, çıkış yolu yok.
C'est le livre de labyrinthe ultime... Je l'ai fait, il n'y a pas moyen de sortir.
Burdan çıkış yolu yok.
Il n'y a pas d'autre issue.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok.
Ce n'est pas facile à dire.
Beni incitebilmenin hiçbir yolu yok, çocuk.
Tu ne peux pas me blesser, mon enfant.
İçinde mi? Tanrı aşkına, bunun başka bir yolu yok mu?
Doux Jésus, n'y aurait-il pas un moyen de le contourner?
Melanie'nin bizi biraz yalnız bırakmasının bir yolu yok mu?
Melanie ne pourrait pas s'absenter un moment,
Bundan dönüş yolu yok.
C'est le point de non retour.
İptal etmenin yolu yok mu?
Quoi qu'il arrive?
Başka yolu yok.
Il n'existe pas d'autre façon.
Başka yolu yok.
Il n'y a pas d'autre façon.
Araba yolu yok burada.
C'est pas pour les voitures!
Araba yolu yok.
Les voitures ne roulent pas ici, Jeff Chang!
Çünkü başka yolu yok. Tek yol bu.
Ça va arriver de toute façon.
Bu dünyada Aaron'ı kafamda canlandırmanın hiç bir yolu yok.
Je ne peux pas imaginer Aaron dans ce monde.
Ayrıca, diğer tarafta da onun şu an kim olduğunu bilmenin bir yolu yok.
Et de l'autre côté, il n'y a aucun moyen de savoir qui il est.
Kutu elimizin altında ama anahtarları almanın bir yolu yok.
Juste là, devant nous, et on n'a pas cette putain de clé!
Tam zamanlı bir mesai bu, ama başka yolu yok.
C'est un travail à plein temps mais c'est comme ça que ça fonctionne.
Başka yolu yok, buraya asla gelmemeliydi.
Il n'était pas question qu'elle vienne.
Sadece kayda alınsın diye, her ne olursa olsun, Muffin O'Connor ile hiç seks yapmamın yolu yok.
Que ce soit bien clair, quoi qu'il arrive, pas question que je baise Muffin O'Connor.
Bu herifi düzeltmenin hiç bir yolu yok.
Aucun centre ne peut soigner ce mec.
Baska yolu yok.
Pas l'inverse.
Yolu yok adamim..
Pas question.
Başka yolu yok.
C'est la seule façon.
Buradan kurtulmanın hiç bir yolu yok!
Il n'y a pas d'issue possible à cette situation!
Kıyafeti temizlemenin bir yolu yok mu?
Il n'y aucun moyen de le nettoyer.
Geçmişte yaptıklarımı, sana ve Tyler'a yaşattıklarımı telafi etmemin hiçbir yolu yok.
Emma. Merci d'être venue. De rien.
- Bunun başka bir yolu yok mu... - Olmaz!
- Y a-t-il une autre solution?
- Başka yolu yok.
- Je n'ai pas d'autre choix.
- Başka yolu yok!
- La seule façon d'aller, bro!
Enfeksiyon bölgesinden çıkmanın hiçbir yolu yok.
On n'arrivera jamais à quitter la zone infectée.
Bunu anlıyoruz Carl, ama bu bölgede daha fazla devriye olmasının bir yolu yok mu?
On le comprend, Carl, Mais il n'y a pas moyen de poster plus de patrouille dans le quartier?
Artık onu kurtarmamın bir yolu yok.
je n'ai plus de moyen de la sauver.
Farklı bir otele gittiği için, onu görebilmemin tek yolu bile yok şimdi.
Elle a même changé d'hôtel. Maintenant, il n'y a plus aucun moyen de la voir.
- Başka yolu yok.
Il n'y en a pas!
Tam bir felaket? Demet vakumunda hiç vakum yok. Açabilir ve toz var mı bakabiliriz çünkü toz varsa, tüm yolu temizlememiz gerekiyor.
Il n'y a plus de vide dans la chambre, autant l'ouvrir pour voir si on a de la poussière à l'intérieur, parce que s'il y en a, on va devoir tout nettoyer jusqu'à ce que...
Fakat sen sürekli kendine acımayı bırakmadığın sürece buna bir çözüm yolu bulmamızın imkanı yok!
Mais on ne pourra jamais s'en sortir si tu n'arrêtes pas de t'apitoyer sur ton sort!
Başka bir yolu da yok sanırım.
On peut pas y couper.
Ve Baron Harkonnen'e ulaşabilmek için bu yolu geçmeniz gerekiyor... "seni yok etmek isteyen büyük bıçaktan kaçarak."
Pour atteindre le baron Harkonnen, il faut emprunter cette allée et échapper aux couteaux qui veulent vous détruire.
Böyle bir mekanda insan kaçırmanın en iyi yolu aslında denizden olurdu, fakat bizim botumuz yok bu yüzden bu işi karadan halledeceğiz.
La meilleure façon d'enlever quelqu'un dans un endroit comme ça, c'est par l'eau. Mais on n'a pas de bateau, alors ce sera sur terre.
Meclis başkanı olmanın tek yolu Birch'ün bölgesini kaybetmesi veya emekli olması. Biz takma dişlere geçmeden ikisinin de olacağı yok.
Votre seul moyen de présider la Chambre c'est si Birch perd son district ou prend sa retraite, et d'ici là, on portera tous les deux un dentier.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65