English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yakalandın

Yakalandın tradutor Francês

1,756 parallel translation
Yakalandın, "Bay Batıl inançların işimde yeri yok."
Gagné, monsieur Je-ne-peux-pas-être-superstitieux.
- Hiç yakalandın mı?
- Oui, une fois.
Yakalandın işte.
- Je croyais... - On vous a eu.
Yakalandın.
Je t'y prends.
Yakalandın demek!
Tu t'es faite prendre!
Yolda hiç yağmura yakalandın mı?
Vous aurez de la pluie où vous allez?
Yakalandın, dostum.
Tu es pris, l'ami.
Yakalandınız sanmıştım.
Je croyais qu'ils vous avaient attrapé.
- Görünüşe göre zaten yakalandın evlat.
Tu ne devrais pas être à Ia maison avec Ies enfants?
- Yakalandın.
T'es foutu.
Yakalandın ve şakalandın
On t'a eu!
- Yakalandın ve şakalandın!
- On t'a eu!
Chuck Liddell hakkında bir bilgim yok Drama, bildiğim şey... Sen yakalandın ve şakalandın!
J'ai pas entendu parler de lui, mais je sais que... on t'a eu!
Yakalandın!
On t'a eu!
Evet Yakalandın!
On t'a eu!
Yakalandın bebeğim!
On t'a eu, mec!
Deniz Piyadeleri hakkında yalan söyledin yakalandın, suçlayacak birine ihtiyacın var ve onları seçtin.
On a découvert vos mensonges... et maintenant vous vous vengez sur eux.
Yakalandın.
Grillé!
Aslında okyanuslar güneşten gelen ısının yakalandığı dev birer ısı deposu gibidirler.
En fait, les océans sont des réservoirs géants de chaleur capturée du soleil.
O kominist kadın gizli bir FBI ajanını üye yapmaya çalışırken yakalandı
On l'a coincée avant qu'elle puisse cracher le morceau.
İlk çıkışınızda yakalandı!
Son premier jour dehors et il se fait pincer!
Bir aynasıza yakalandığını nasıl bilebilirdim?
Comment je pouvais savoir que tu te ferais attraper par un flic?
Çamaşırcınız, çamaşırlar arasında mektup taşırken yakalandı.
Votre lavandière transporte des lettres parmi le linge sale.
Ve şu ana kadar ne zatürreeye ne de soğuk algınlığına yakalandı.
Elle n'a encore contracté ni grippe ni pneumonie.
Onlara savunma davalarımızın efsane avukatının, kar altında müvekkillerimizi otoparka doğru çırılçıplak kovalarken yakalandığını anlatmalıyım.
Je dois leur dire que l'architecte de toute notre défense a été arrêté en train de courir nu après les plaignants dans un parking.
Bunların hepsini doldurman lazım. En can sıkıcı olanları bile sakın atlama. Yaptığın her seferi ve yakalandığın her hastalığı bilmeliyiz.
Remplissez-ça, recto verso On doit tout savoir sur tout.
Hayatın boyunca yakalandığın tek hastalık koleraydı.
La seule maladie que tu aies jamais eue, ce fut le choléra.
Evet, oğlunuz adamın evinde yakalandı Bayan Brecht bu yüzden Bay Turner talep ederse dava açılabilir.
Votre fils était chez lui, Mme Brecht, alors oui, M. Turner peut porter plainte s'il le souhaite.
Yakalandın.
On l'a eu.
Babam tüm bu babalık meselesine hazırlıksız yakalandı ve hala buna alışmaya çalışıyor.
Mon père n'a pas vraiment été prévenu de la situation et il est encore en période d'apprentissage.
Üzgünsün tabii. Yakalandığın için üzgünsün.
Ouais, t'es surtout désolé d'avoir été pris.
İlk yaptığımda yakalandım. Dünyanın en rezil insanını sokaklardan uzaklaştıracaktım.
Au premier essai, je me fais prendre en voulant neutraliser le plus pourri des flics.
Yakalandım korunmasız
" Oh, oh, je n'y prenais pas garde
Yakalandım korunmasız
Oh, oh, je n'y prenais pas garde.
Bu sene, kansere yakalandığını öğrenen 38.000 Quebecli'nin yarısı ölecek.
Par ailleurs, 38 000 Québécois apprendront cette année qu'ils ont le cancer, et la moitié en mourront.
Evet. Sayın vali ne ile karşılaşacağınızı bilmenize rağmen olaylara hazırlıksız yakalandığınız yönünde söylentiler var.
On dit que vous saviez à quoi vous attendre, et pourtant, vous n'étiez pas prêt.
Düşman hattını geçerken yakalandık.
On s'est fait prendre à traverser la frontière en lignes ennemies.
Bu biraz narsistçe, biraz utanç verici. Bu şekilde yakalandığını düşünürsen.
C'est un peu narcissique, un peu embarrassant, si t'es pris la main dans le sac.
Eski dostun, Crassus, Persliler tarafından yakalandığında, boğazından aşağı erimiş altın boşalttıkları doğru mu?
Ton vieil ami Crassus, quand il a été capturé par les Parthes, est-ce vrai qu'ils ont versé de l'or en fusion dans sa gorge?
Aslında ben onun Irvine'da yakalandığını duymuştum. Fakat bir şey var... Evet?
En fait, j'ai entendu qu'il avait été capturé à Irvine, mais juste une chose..
Tehlikeli bir hastalık ve yakalandığında en iyi ihtimalle aklını kaçırırsın.
, est dangereux, sa mo? e? tu es fou?
Yakalandığım için hayal kırıklığına uğradım. Ama ben, olaylara geniş bir açıyla bakmaya alışkınım.
Je suis déçu de m'être fait arrêter, mais je vois les choses autrement.
Bay Blumenthal, gözetleme konusunda deneyimliyiz. İnsanlar yakalandıklarını anladıklarında oldukça öfkelenebiliyorlar.
M. Blumenthal, nous avons une certaine expérience de la surveillance et... quand les gens s'en rendent compte, ils ont tendance à se mettre en colère.
İçimizden herhangi biri yakalandığı zaman eylemlerimizi ve kendimizi korumanın tek yolu bu.
C'est le seul moyen de se protéger si l'un de nous se fait prendre.
- Güvenlik elemanları, erkek giysileri çalarken kameraya yakalandığını bildirmiş.
La sécurité affirme qu'ils l'ont sur les caméras en train de voler des vêtements d'homme.
Arnold Malone'nun yakalandığını görürsem mutlu bir adam olarak emekli olabilirim.
Si Arnold Malone est coffré, je peux prendre ma retraite en paix.
IRA'nın bombasına yakalandığında genelde yaptığın gibi bu akşam Rotters'da dans pistinde geri taklalar atacak.
Il va faire des sauts périlleux en boîte ce soir. La routine habituelle quand tu te prends une bombe de l'IRA.
- Yakalandın.
Accrocher tes couilles à un montant de porte, O'Brien.
- Açıklar mısınız? Arkadaşlarımla bir dükkândan öksürük şurubu çalarken yakalandık.
Moi et mes potes on a été pris en train de voler du sirop dans une pharmacie.
Sorgulamanın ardından yakalandıklarını anladılar diyebilirim.
D'après ma façon de les questionner, je dirais qu'ils savaient qu'ils étaient ruinés.
Nasıl yakalandığını asla anlamayacaktı.
Et il n'aurait jamais su comment nous l'aurions eu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]