English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yemek hazır mı

Yemek hazır mı tradutor Francês

221 parallel translation
Matthews, yemek hazır mı?
- Le dîner est-il prêt? - Oui, madame.
- Yemek hazır mı?
- Le souper est prêt?
- Yemek hazır mı? - Evet.
Le dîner est prêt?
Karnım zil çalıyor. Yemek hazır mı?
- Le repas n'est pas prêt?
- Yemek hazır mı?
- Le dîner est prêt?
İyi akşamlar. - Yemek hazır mı?
C'est servi?
İchi, yemek hazır mı?
Quand est-ce qu'on mange?
Yemek hazır mı?
Le repas est prêt?
Yakında ayrılıyoruz Yemek hazır mı?
Je vous l'apporte.
- Yemek hazır mı?
- Tu as préparé quelque chose?
- Yemek hazır mı, Bn. Pugh? - Evet, efendim.
Le dîner est prêt, Mme Pugh?
Yentl, yemek hazır mı?
Yentl, le dîner est-il prêt?
Nanna, yemek hazır mı?
Nounou, le diner est prêt?
Yemek hazır mı?
Le dîner est prêt?
Tüm hazırlıkları yaptım, hazır yemek firmasıyla anlaştım.
J'ai déjà tout préparé. Les traiteurs sont embauchés.
- Yemek hazır mı kadın?
Dieu a fait cette contrée.
Bu olmadığına emin misiniz? - Yemek hazır canım.
Vous êtes sûr que ce n'était pas celui-la?
Gidip elinizi yüzünü yıkayın. Yemek hazır olunca çağırırım.
Je vous appellerai quand le dîner sera prêt.
- Yemek için hazır mısın, Jedediah? Bunu saygın bir gazetenin yapması gereken bir iş olarak göremiyorum.
Je ne vois pas pourquoi un journal respectable...
Yemek için hazır mıyız?
La question est : Le dîner est-il prêt?
- Yemek için hazır mıyız?
- Le dîner est prêt?
- Yemek yarım saate hazır olur.
Le dîner sera prêt dans une demi-heure.
- Elinizi çabuk tutun, yemek yarım saat sonra hazır olur.
Le dîner est bientôt prêt. - Asseyez-vous.
Yemek hazır Bay Kameda.
M. Kameda, le repas est près.
Yemek hazır.
M. Worthing?
Affedersiniz, yemek vagonundaki iki kişilik masanız hazır Blaine Bey.
Pardonnez-moi. Votre table est servie au wagon-restaurant, M. Blaine.
Bay Yardımcı, yemek 10 dakika içinde hazır.
M. le vice-président, repas dans 10 mn.
Sanırım yemek hazır.
Le dîner est servi, j'imagine.
Tamam, yukarı çıkıp yemek için hazırlansan iyi olur sanırım.
Tu devrais courir te changer pour le dîner.
Yemek için hazır olalım.
Soyons prêtes pour le gong.
Haydi gel canım, yemek hazır!
Le dîner est prêt.
- Bertha, yemek hazırla Bay... Topuzoğlu. Hayır, siz zahmet etmeyin.
Servez quelque chose à M. Topouzoglou.
- Yemek yarım saate hazır olacak.
On mangera dans 1 / 2 heure.
Yarım saatte yemek hazır olur.
Dans une demi-heure.
Sandığı içeri alır almaz yemek hazırlayacağım.
Je préparerai à manger après avoir rentré ça.
Sanırım, bana yemek hazırlamanın zamanı geldi.
Je crois qu'il est l'heure que tu me prépares à manger.
Bu, termonükleer saldırı sonrası olacakların canlandırıldığı... bir tatbikat sırasında Sivil Savunma birliğinin... sosyal yardım birimi tarafından hazırlanan bir yemek menüsüdür.
Voici un menu préparé par la section de secours du ministère au cours d'un exercice d'entraînement en cas d'attaque thermonucléaire.
- Yemek hazır babacığım. Biliyorum.
- Le déjeuner est prêt tu sais papa.
Umarım yemek hazır olur, çünkü kente gitmeliyim.
J'espère que le dîner sera bientôt prêt Parce que je dois aller en ville
Hayatım, yemek yarım saat içinde hazır olur.
Chéri, on dîne dans 30 minutes.
Hafta sonları, hazır yemek şirketinde çalışırım ya da partilerde kutlamalarda, ya da düğünlerde garsonluk yaparım.
Le week-end, il m'arrive d'aller chez le traiteur Kloft, ou j'aide comme gouvernante lors de réceptions, de fêtes, de réunions, de mariages.
İnan bana bunlardan 10 tane falan yemek isterdim ama yarınki maça hazır olmam lazım.
Crois-moi, j'adorerai manger, genre, dix de ces trucs, mais je dois être prêt pour jouer.
Siz bilirsiniz, Hazır olur olmaz Lordu yemek odasına getir banyonuzu hazırlayayım lordum
Si vous voulez. Conduisez milord à la salle à manger dès qu'il sera prêt. Votre bain va être prêt, milord.
- Geri geldiğine çok sevindim. - Yemek hazır mı?
On se met à table?
Benim büyük Nubi savaşçım, yemek hazır.
Mon grand guerrier nubien! Le dîner est servi.
Eğer zamanda yolculuk yapıyorsanız birdenbire zamanın ötesine geçmeye hazır olmalısınız yoldaşınıza yardım etmek yeni arkadaşlıklara açık olmak yemek yiyip başka bir zamana geçmek.
Si vous vous transmutez à travers le temps... vous devez être prêt à sauter à tout moment... à aider votre compagnon de voyage... à être ouvert à de nouvelles amitiés... à manger et à sauter.
Tatlım? Yemek ne zaman hazır olacak?
Chérie, ça avance, le dîner?
Hazır alabalık sıcakken, yemek lazım.
Il faut manger la truite tandis qu'elle grésille.
Yemek vaktinde hazır olacak mı?
Ruth, est-ce que le dîner sera prêt à l'heure?
Birkaç hazır yemek restoranında çalıştım. Araba park ettim.
garé les voitures dans des parkings.
Yardım etmeye çalıştığın insanlar, devletin huzuru sağlayan devriyeleri tarafından katlediliyorlar ve ne battaniye ne de hazır yemek bunu değiştirecektir.
Bob. La vérité c'est que les gens que tu veux aider sont massacrés... par les forces de la paix du gouvernement. Tes couvertures et tes conserves... ne vont rien changer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]