English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yürüyerek

Yürüyerek tradutor Francês

1,660 parallel translation
Niye eve yürüyerek gelmek istiyor?
Pourquoi devrait-elle rentrer à pied?
Kamp yeri, yürüyerek 6 km uzakta.
Il n'y a que 6 km aller-retour.
İnan bana, eve yürüyerek gelmem gerekse, bile geleceğim.
Tu dois me croire quand je te dis que je rentrerai à pied s'il le faut.
Çok yakındakilerde yolcular raylara inip yürüyerek uzaklaşsınlar.
Pour les trains déjà trop près, faites sortir les passagers sur les voies, qu'ils évacuent à pied.
Bir Kahire oteline yürüyerek girdi ve sıkı koruma altındaki bir İsrail delegasyonuna ateş açtı.
Il entre dans un hotel au Caire, et ouvre le feu sur une délégation israélienne pourtant très protégée.
Yürüyerek Türkiye'ye dönsek daha iyi olmaz mı?
On ferait mieux de retourner en Turquie. C'est un pays musulman.
Bu şekilde geçidi tuşlayabiliriz ve yürüyerek kaçabiliriz.
De sorte que nous puissions composer une adresse et partir à pied.
Bir Wraith Kruvazöründen yürüyerek çıktım!
Je suis sorti d'un croiseur Wraith!
Bu arada bende senin koltuğunda bir şeyler atıştıracağım. Bir erkeği yürüyerek nasıl eritirsinizi okuyacağım. Kötü adamımızın buraya gelmesini bekleyeceğim.
En attendant, je vais m'asseoir dans votre salon, apprendre à faire fondre les mecs avec une nouvelle façon de marcher et attendre que le coupable se rende.
Sana sabahın 5'inde Tim'i hastaneye göndereni getirmezsem, buradan farklı bir şekilde yürüyerek çıkacağıma söz veriyorum. Mahkemede de beni neyle istersen suçlayabilirsin.
Si je ne vous livre pas la personne qui a envoyé Tim à l'hôpital avant 17h, je promets de marcher, avec un petit extra jusqu'au tribunal mardi et de plaider coupable pour tout ce que vous voulez.
Galilee Denizini * yürüyerek geçen adam.
Celui de l'homme qui a traversé la mer de Galilée.
Eve yürüyerek mi geri döneceksin?
Tu as l'intention de rentrer à pied?
Anlaşılan o ki, yürüyerek gitmem gerekiyor.
On dirait que je vais devoir marcher.
Siz flamingolara yüz kere söyledim, yürüyerek gelin.
Je vous ai dit 100 fois de pas courir...
Korkarım eve yürüyerek döneceğiz.
On n'y sera jamais à temps.
- Yürüyerek gidelim.
- Il fait froid.
Arizona'dan Teksas'a 2000 km yolu, yürüyerek ve otostopla geçmiş.
Il marcha et fît du stop sur les 2000 kms séparant l'Arizona du Texas.
Eve yürüyerek döndüm dostum.
- Je suis rentrée chez moi.
Yürüyerek giderim.
- Je peux marcher.
Ülkenin her yanındaki inananlar gece gündüz yürüyerek mezarına akın etti.
Croyants de tout le pays, ils voyagèrent jour et nuit à pied...
ve bir müddet okula her gün yürüyerek gideceksin, neden böyle olduğunu anlamaya çalışabilirsin, bunun için çok fazla dikkate ihtiyacın olacak.
Et pendant que tu marches jusqu'Ã l'Ã © cole tous les jours, Tu devrais essayer de comprendre pourquoi tu as autant besoin d'attention.
Yürüyerek çıkışı bulmamız gerekir.
On devrait chercher la sortie à pied.
Kampanya süresince yollarda geçen haftaların ardından Tony Blair ve ailesi, seçim günü sabahı, son birkaç yüz metrelik yolu da yürüyerek katedip, oy verme merkezine ulaştılar.
'Après des semaines de compagne 'Tony Blair et sa famille'se promenait vers le bureau de vote'ce matin d'élection.
Yürüyerek gidip gelebileceğim.
Je peux y aller à pied.
İşe yürüyerek gitmemin dışında tıraş olmamda yirmi dakikamı alıyor.
Ca m'économise 20 minutes jusqu'au travail.
Kapıdan yürüyerek çıkacağım.
Par la porte avant. Autre chose?
Hazır olduğumda o kapıdan yürüyerek çıkıp gideceğim.
Je sortirai par cette porte quand je serai prêt à le faire.
Yürüyerek Gedi'ye iki günde gidebiliriz.
Gedi une randonnée de deux jours à pied.
Ama her durumda, Ne olursa olsun, eğer, yürüyerek bavuluyla ayrıldıysa, birilerinin, onu görmüş olması gerekir.
Mais en tout cas, quoi qu'il en soit, s'il est parti seul et à pied, avec au moins une valise, quelqu'un l'aura vu.
Bütün araziyi yürüyerek katetmek istemezsin, emin ol.
Vous ne voudriez pas le parcourir à pied. C'est sûr.
Sonra ben postahaneye ulaştım onlarla yürüyerek.
Et puis je suis arrivé au bureau postale en marchant avec aux.
Yoldaşlar, size üzgünlükle Dedinye'ye bu sabah... yürüyerek yolculuğa çıkacak olan askerimiz Paunoviç'in sol ayağını kırdığını bildirmek isterim.
Je serai gentil avec toi, je serai gentil avec toi. Camarades... je dois vous annoncer que le soldat Paunovic, qui devait partir à pied ce matin à Dedinje, est tombé et s'est cassé la jambe gauche.
Sınırı yürüyerek geçtim.
Finalement, j'ai passé la frontière à pied.
Enkazdan yürüyerek çıkmış.
Il est sorti.
Beni aradıklarında, John'un gerçekten yürüyerek çıktığını sanmışlar.
Quand ils m'ont appelé, ils croyaient vraiment que John était parti.
Mikey, adres sende var. Yürüyerek gidebilirsiniz.
Mike, tu as l'adresse, tu peux y aller à pied.
Eve yürüyerek mi geri döneceksin? Evet!
Tu rentres à pied au village?
Buradan kasabaya yürüyerek yalnızca altı gün sürer hatırladığım kadarıyla.
Il n'y a que six jours de marche d'ici à la ville, si je me souviens bien.
Bir sabah yaşlı Bayan Tavşan'Şimdi, çocuklar, demiş,'patikalardan yürüyerek, tarlalara girebilirsiniz.''ama sakın Bay McGregor'un bahçesine girmeyin.'
Alors, mes enfants, dit un jour Mme Lapin, "vous pouvez vous promener dans les champs " ou le long des chemins, mais n'allez pas dans le jardin de M. MacGregor. "
- Yürüyerek mi?
- Vous remontiez dans le passé?
Yürüyerek gideriz.
On peut même y aller à pied.
Shenzhen'e bu kılıkla yürüyerek gidemezsin.
C'est loin, Shenzhen. Tu ne vas pas y aller à pied.
Eve yürüyerek gelirsin o zaman.
Alors, marche jusqu'à la maison!
Doktora yürüyerek gitmiştim.
J'ai marché jusqu'à mon rendez-vous.
Yürüyerek odadan dışarı çıkmanı istiyorum.
Je veux que vous sortiez de cette pièce.
- Evet. Brooklyn Köprüsü'nü yürüyerek geçeriz.
Ouais, on traversera le pont de Brooklyn.
Geçide yürüyerek dönebiliriz.
On pourrait rentrer à la porte à pied.
Katil binaya yürüyerek giriyor ve çıkıyor silah yok, parmak izi yok, hiç bir şey yok.
Donc l'assassin entre et sort de l'appartement. Pas d'armes, pas de traces, rien?
Ve, ameliyat kötü gider ve adam ölürse, her zaman ki gibi üzügün şekilde yürüyerek kafa sallama.
Si elle ne se passe pas bien et le gars meurt, il y a toujours le triste hochement de tête avant de poursuivre son chemin.
Belki üsse yürüyerek dönebiliriz.
On doit pouvoir atteindre la base à pied.
Yürüyerek konuşmamızın sakıncası var mı?
Ca vous dérange de parler en marchant?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]