Şup tradutor Francês
751 parallel translation
- Şap şup işi bitir, hepsi bu.
- Ils sont raides. - Littéralement.
Sekreterle sürücü mesaiye kalmış. Bu sık olur.
Secrétaire et chauffeur qui font des heures sup.
- Mesai ücretleri nasıl?
Selon le taux de change, bien sûr. Et les heures sup?
- Mesai filan olmayacak.
Y aura pas d'heures sup.
Bunun için fazla mesai ödersin çünkü ben sendikalıyım.
Ça va vous coûter des heures sup parce que je suis syndiqué.
İşi bitirmek için fazla mesai gerekiyor.
Il y a des heures sup à faire.
Dedim ki, "Dinleyin Bay Gadolphin hiçbir şartla fazla mesai yapmam. Nedeni ister muhasebe ister siz olun." O ne dedi?
Je lui ai dit que je ne ferais pas d'heures sup, ni pour les comptes, ni pour lui.
Fazla mesai mi yapıyorsun?
Des heures sup'?
Bu yüzden, fazla mesai yapacağız.
On va devoir faire des heures sup'.
Mike, tamir etmek için mesaiye kalması gerekiyor mu diye soruyor.
Mike demande s'il doit faire des heures sup pour la réparer.
Paranı biriktirirsin ya da borç alırsın... mesai yaparsın, onu koleje gönderirsin.
Tu économises tes sous, ou tu t'endettes... tu fais des heures sup pour lui payer ses études.
Beş saat fazla mesai. Her gün bir saat.
Ali a fait cinq heures sup, une par jour.
Mesaiye kalmış olmalılar.
Ils font des heures sup.
- Geç saatlere kadar çalışıyorsun, hı?
- Vous faites des heures sup?
1 saat fazla mesai.
Plus une heure sup.
- 2 saat fazla mesai.
- Deux heures sup.
Sen 12 saat çalışan biri gibi görünüyorsun. Senin işinde bu gerekmez.
Dis-donc, tu fais des heures sup. Ça serait pas un boulot pour moi.
Yarım saat daha mesaideyim.
Dans une demi-heure, je passe en heures sup.
# Onunla ilişkimi kesip, eğitim için Paris'e gittim.
J'ai rompu. Je suis parti à Paris, préparer Normale sup.
-... fazla mesai yapmak gerekiyor. - Kimileri fazla mesai yapar, kimileri işin meyvesini yer.
Il faut faire des heures sup!
Herkes, istediğini alır.
Les uns font des heures sup, les autres du profit.
Fazla mesai ücreti ödeyecek değilim.
J'ai pas l'intention de payer des heures sup
Fazla mesai yok.
pas d'heures sup.
Yöneticiler fazla mesai alamıyor biliyorsun. Evet efendim, bunu biliyorum.
Il n'y a pas d'heures sup pour les cadres.
Rydell Lisesi, Cavaliers'ı yen!
Rydell-Sup., battez les Cavaliers.
Bu gece fazla mesai çalıştıysa, şansıma küseyim.
Ce serait bien ma chance si elle devait faire des heures sup, ce soir -
- Fazla mesai yaparsak, olabilir.
- Avec des heures sup, peut-être.
Yeterince fazla mesai yaptınız.
Assez d'heures sup comme ça.
- Fazla mesai yok.
- Pas d'heures sup.
Fazla mesai yok!
Pas d'heures sup!
Fazla mesai yok!
- Pas d'heures sup!
Shelby fazla mesai mi yapıyor?
Shelby fait des heures sup?
Fazla mesaiye hak kazanmam için üç ay daha çalışmam demek bu!
- C'était écrit. Il me faudra trois mois pour avoir des heures sup.
Belediyenin ödeyemeyeceği kadar fazla mesai yapıyoruz.
On fait plus d'heures sup que la ville ne peut payer.
Şaka mı ediyorsun?
- Vous rigolez? C'est Sup...
Bu biraz fazla mesai gerektirebilir!
On va faire des heures sup!
Biraz fazla mesai yapabiliriz.
On va se faire des heures sup!
Kontrat 3 yıllıktı. Geçen süre için de ödeme yapmalısınız.
J'avais signé pour trois ans, il faut payer... les heures sup.
Tabi ki, ödeme sonra da yapılabilir, en sonunda, hibernasyon ücretiyle beraber.
C'est ça. Le paiement adviendrait à l'achèvement du cycle complet, peut-être avec les heures sup pour l'hibernation.
- Fazladan para aldın mı?
- Ça t'a fait des heures sup.
- Mesai yapıyorum, ahbap.
- Des heures sup'.
Fazla mesai bir standarttır. Ödeme için yapmazlar. Şirket için yaparlar
Parlons des heures sup. Une fois et demie le salaire... ils le font pour l'entreprise, pas pour l'argent.
Eğer aşağısına düşersek, normal saatlerimiz sonrasında da çalışırız.
S'ils prennent du retard, ils font des heures sup.
- Fazla mesai yaptınız, öyle mi?
Heures sup', hein?
- Sizlere güveniyoruz.
- Quelques heures sup?
Fazla mesailerimi yazdım. Al, seninkileri yazmak ister misin?
J'ai calculé mes heures sup Tu fais les tiennes?
- Senin yüzünden daha fazla çalışmak zorunda kalıyoruz!
On fait des heures sup. par ta faute!
Bugün yeterince çalıştın Freddie.
Tu fais des heures sup., Freddy.
Çift vardiya çalışıyordum.
J'ai fait des heures sup.
Biraz fazla mesai yapsan?
Faire quelques heures sup?
Bana öyle geliyor ki, burada onu arayarak fazla mesai yapıyorum. Bir tatile ihtiyacım var.
Pendant que je fais des heures sup pour le choper, il est en vacances.
süper 461
super 18
superman 85
super bowl 24
şüpheli 47
şüphe 18
süpermen 322
şüphesiz 417
süperdi 22
şüphem yok 31
super 18
superman 85
super bowl 24
şüpheli 47
şüphe 18
süpermen 322
şüphesiz 417
süperdi 22
şüphem yok 31