Anlarsın tradutor Português
5,368 parallel translation
Zaman bana geçirmesin diye, ben zaman geçirdim, anlarsın ya.
Sabes, tens de cumprir a pena ou a pena cumpre-te a ti.
Hawai'de bir hafta baş başa tatil, anlarsın ya.
Uma semana sozinhos no Havai?
İşleri berbat etmemeye çalışacağım, babalığı işte anlarsın ya.
Só não quero estragar tudo... no papel de pai.
Bütün hayatım boyunca bunu aradım anlarsın ya.
E toda a minha vida procurei aquele... lar, percebes?
Belki de önünde dikilen şeyin gerçekten ne olduğunu anlarsın.
Talvez vejas o que está realmente lá. O que está mesmo à tua frente.
O zaman daha farklı görünüyordum ama yakından bakarsan anlarsın.
Eu estava diferente, mas olha bem, sou eu.
Aslan sütünü fazla kaçırmış, anlarsın ya.
Exageraste na dose. Sabes como é?
Gerçekten harika bir adamdır ama bazı küçük şeyleri unutuyor. - Anlarsın ya.
Ele é um bom tipo, mas... não possui aquela coisinha.
Evet, bulmacanın parçaları. Siz anlarsınız.
Sim, peças do puzzle, sabe como é.
Bir keresinde üvey annesiyle, spor hocası şey yaparken görmüş. Anlarsın.
E disse que, uma vez, viu a madrasta e o preparador físico... sabe...
- Sen ne anlarsın ki?
- Que raio sabes tu sobre isto?
İhtiyacımız olan şey bu, eşsiz bir şey anlarsın ya.
Isto é o que precisamos, uma coisa crua.
Bir km öteden yalan söylendiğini anlarsın, değil mi?
Conseguias detectar um mentiroso a um quilómetro de distância, não é?
O zaman ajanımı kurtarana kadar onu sana neden veremeyeceğimi anlarsın.
Então, compreendes o porquê de não te o entregar enquanto não salvar a minha agente.
Ben de buradayım, anlarsın ya, jigolo tavsiyesi vermek için.
E eu estou aqui para, tu sabes, conselhos de gigolô.
Anlarsın ya... Böylece sizi özlemek daha az acı verir diye düşündüm.
Pensei que... sabes, tornasse as saudades menos dolorosas.
Ben sadece gerçek bir soruna kalıcı bir çözüm arıyorum anlarsın ya.
Procuro apenas uma resolução permanente para um problema real.
Sen kan bağından ne anlarsın?
O que sabe sobre laços de sangue?
Birisine aşık olduğunuzda nasıl anlarsınız?
Quando é que sabes que estás apaixonado por alguém?
Ailem çok sayıda düşmanla uğraşıyor. Kimliğinizden şüpheye düştüğümü anlarsınız sanırım.
Compreenderá que eu duvide da sua identidade.
Bu Noel Günü, anlarsın ya?
É o Dia de Natal, sabes?
"Şimdi Şirinlerin nasıl hissettiğini anlarsın."
Agora tu sabes como é ser um estrunfe.
- O zaman belki anlarsın.
Então, talvez percebas.
Ama eğer kendine açık ve dürüst olursan onun sana göre olmadığını anlarsın.
Mas se fores 100 % tu própria e fores honesta, então sabes que ele não era homem para ti.
Kerhaneyi anlarsınız tabii.
Sim, bordel eles entendem. É claro.
Eminim anlarsınız.
Tenho a certeza que entende.
- Bak, ben espri yaparsam anlarsın.
- Quando eu conto anedotas, nota-se.
Yani anlarsın. Başka...
Então, já estás avisada.
Cindy'nin ölümü... benim için bir geçiş töreniydi, anlarsın ya.
A Cindy está morta, isso é... um ritual de passagem para mim, sabes?
Ateş etme olayı onu çok korkuttu, anlarsın ya.
O que se passou na verdade assustou-a, sabes?
- Anlarsınız ya.
- Sabes? - Sei.
Anlarsın.
Tu sabes disso.
Çok kavga ediyoruz. Çünkü ona yardım etmek istiyorum, anlarsınız ya.
Temos brigado imenso.
Ama eninde sonunda sana yetişir ve gerçek sorunun buranda olduğunu anlarsın.
Mas, mais cedo ou mais tarde, apercebes-te que... O verdadeiro problema que tens está bem aqui.
Narcisse, onların topraklarına el koyarsa bunu anlarsınız.
Sabereis se o Narcisse ficar com as terras deles.
Anlarsınız ya?
Percebes?
Anlarsın ya.
Tu sabes.
Yakında anlarsın.
Vais-te dar conta disso num instante.
Deniz Kuvvetleri subayı profiline uymuyordu, anlarsın ya?
É estranho, não se encaixava no perfil de Oficial da Marinha.
Bu, anlarsın ya, harika bir gitar.
É um óptimo violão.
Evet, Breena ve ben sadece tüm bu şeyleri evden çıkarmayı istiyoruz, anlarsın ya?
Eu vou. A Breena e eu, só queremos tirar todas estas coisas de casa, sabe?
Anlarsın ya?
Sabe?
Bizi yakalayacak olurlarsa şey yapmanı anlarsın ya, işini yapmanı istiyorum işte.
Se eles nos apanharem, então eu só preciso que... tu sabes, faças a tua coisa.
Ön camındaki kiralık yazısından ya da plakasındaki işaretlerden anlarsınız.
Com uma etiqueta de aluguer no pára-brisa frontal e uma dessas placas fronteiras na matrícula.
Anlarsın ya, "iş dünyasına girmek" bebek.
Tu sabes, entrar no negócio, querida.
Sen yasadan ne anlarsın ki?
- O que é que sabes sobre a lei?
Sanırım hep iyi adam olmaktan yoruldum, anlarsın ya?
Não sei. Acho que estou cansado de ser sempre o tipo porreiro.
Umarım burada korkulacak bir şey olmadığını anlarsınız.
Espero que possa ver que não há nada de que ter medo aqui.
Anlarsın ya tüm yaşam enerjimi sömürüyor.
A pior parte da quimioterapia é que me deixa tão cansada. Sabes, leva toda a minha energia.
Evet. Adamların tepesi atar, anlarsınız ya?
- Alguns homens passam-se.
Anlarsın ya.
Entende? E o Elvis?