Anlarsın işte tradutor Português
296 parallel translation
Şunlara bir bak hele, bütün şu arabalar, helikopterden öyle gözüküyor, yolların kenarlarına saçılmışlar ve, değişik açılarda... anlarsın işte, ortalığa rastgele dağılmış bir görüntü sergiliyorlar.
Parecem ter sido deitados fora... vistos de cima. Vê esses carros? Em ângulos diferentes, como jogo de mikado.
İnsanların buraya ne düşünüp neden geldiklerini, ve sonunda ne elde ettiklerini, anlarsın işte,... nasıl hazmedeceklerini düşünebiliyor musun?
As pessoas não sabem como viver e o que fazer... e acham que... podem descobrir aqui... o que está a dar e como se manter a par.
- Oh, Anlarsın işte, bu sadece benim...
É só a minha maneira de ser.
Bilirsin vahşiliği biraz daha medenileştiriyor. Anlarsın işte.
Civiliza o selvagem... se me faço entender.
Neden küçük bir şeyler... anlarsın işte konuşmak falan gibi, bilirsin?
Porque é que não falas aí um pouco como lá na radio?
Biraz utanç verici de. Anlarsın işte.
É que é algo embaraçoso, percebes?
Bilmiyorum, bana, anlarsın işte bana aptalca geliyor.
Não sei, comigo era idiota.
Anlarsın işte.
Sabes do que falo.
Anlarsın işte... Belki karşılaşırız ilerde.
Talvez nos vejamos por aí.
Anlarsın işte.
Imagina...
Joon... ve ve ben anlarsın işte.
A Joon... e... e eu... somos... tu sabes.
Sen ve Harriet, anlarsın işte, dün gece...
Tu e a Harriet, ontem à noite?
Anlarsın işte, çocuklar için.
Está a ver, é para os miúdos.
Sonra da, anlarsın işte.
Nada de notas de um, só de cinco. Sempre a dar-lhe, boom, boom, boom.
Pekala, bu sadece geçici bir iş, anlarsın işte.
Bem, É temporário, compreende.
- Yani anlarsın işte canım... - Anladım! - Bir sorayım, sonra sana haber veririm, tamam mı?
Bom, eu tento saber e depois falo contigo.
Anlarsın işte emekli olacakmış...
Retirar-se...
Yeah, çok iyi yapmışsın demek istedim canım... Yani nasil bir pozisyonda olduğunu, anlarsın işte..,... düşünemedim.
Enfim, achei que estavas bem, mas não pensei que estivesses neste tipo de enfim, de posição...!
Tam, anlarsın işte, tam yaparken...
Quando ela está... Mesmo a meio de...
Ama bir nokta geliyor ki,... işte o anda, anlarsın işte - -
Mas depois, a certa altura, a meio do caminho, eu acabo por...
Anlarsın işte, bir çeşit hayalet tarafından.
Você sabe, por um espírito.
Ve sen biraz anlarsın işte?
E você é, tipo percebe?
Anlarsın işte.
Badda-bing! Budda-boom... compreendes...
Anlarsın işte.
Sabes o que quero dizer.
Ayağın mıydı. Anlarsın işte...
Bom, sabes, é esta espelunca.
Palace Otel'in önünde dikiliyordum, anlarsınız. Özel birşey yapmıyordum bilirsin işte, hapishaneden yeni çıkmışım ve parasızım... sadece biri gelir de laflarım diye herkes gibi etrafa bakınıyordum.
Eu estava em frente do hotel Palace, não fazia nada porque... bem, sabe, saí da cadeia e estava sem dinheiro.
Eski borular işte, anlarsınız.
Estes canos são antigos. Já sabe.
Fakat anlarsınız işte, mal mülk sahibi bir adam olmanın nasıl olduğunu hep merak etmişimdir.
Mas, sempre me perguntei... como se sentiria um homem com propriedades.
Ve sonra da başından geçen son mahkemeden konuşmaya başlayınca "ananı sikerim" ve "seni dışarı çıkınca sikeceğim" falan anlarsınız işte.
E começaram a falar... do último caso de deserção, dizendo... "Vamos apanhar-te, seu desgraçado."
Oh, ama o da iyi, o da gerekli, yani anlarsınız işte, burada oldukça bol kız var ve burada diğer bulundukları yerlerden daha serbestler.
Oh, isso é bom, é uma coisa básica, sabe, como... existirem muitas miúdas aqui e provavelmente... mais livres que noutros lugares.
Yo demek istediğim sattığınız biletlerden bari kâra geçebildiniz mi? Bizi bu hale sürükleyen insanların düşüncelerine göre, anla işte, biz aracı olduk biraz... böyle düşünseniz daha iyi anlarsınız.
Isto foi pago... por todos os que tiveram a ideia... de nos possibilitar ficar na posição... de ser um instrumento, um veículo para realizar isto.
Anlarsınız işte, diğer bakış açıları.
De todos os lados.
Anlarsınız ya.. işte onu diyenler.
Aqueles que : "E agora, o que é que vamos fazer? ..."
İşler işte, anlarsın, maliye.
Negócios... finanças, estás a ver?
Anlarsın, işte.
Você sabe como é.
İyi bir kavunu nasıl anlarsınız, işte öyle anladım.
Eu soube do mesmo modo se conheces um bom melão.
İşte o, anlarsın ya, galiba bu ismi bir filmde filan duydu.
Deve ter ouvido o nome num filme ou coisa assim.
İşte ben sadece, anlarsın, kafa dağıtıyordum, ve sonra ben...
E comecei a pensar, e depois...
Anlarsınız işte, birlikte yaşıyorlar.
Bom, você sabe como é, vivem juntos.
- Anlarsın ya.. Komiklik işte.. - Anlıyorum..
sabes... aí é que está a piada.
Çekiyor işte. Anlarsınız ya.
Passa a vida a fumar charros com PCP.
Bir tek şey, başka nedeni olmadan bir tek iyi şey yaparsan, işte o zaman doğru olduğunu anlarsın.
Fazes só uma coisa boa, uma coisa boa por nenhuma outra, apenas por saberes que é o correcto.
İşte o zaman farkı anlarsın.
Nisso repara-se. É do tipo :
Anlarsın ya, işte öyle sürükleniyormuşum gibi falan.
Ando por ali à deriva.
İşte, anlarsınız.
Vocês sabem. Bud!
İşte, o zaman da anlarsın, yaptık.
Então, quando nós, você sabe... fizemos.
- Anlarsın. Bunlar işte.
Isto tudo...
Anlarsınız, işte sadece babamın okulunda iş bulabilirmişim.
O único emprego que arranjei foi na universidade do meu pai.
Anlarsın işte, sana kendimi insan-denek olarak sunmak istiyorum..
Eu queria, enfim, oferecer os meus préstimos...
Hoş olur şey yaparken... anlarsınız, işte.
É uma sensação boa enquanto... bom, sabe como é.
Ama iki defa denemişsen, ve hala siktirip gidememişsen, işte o zaman ümitsiz vaka olduğunu anlarsın.
E mesmo assim fodes tudo. Vais te aperceber que és um falhado...
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117