Anlarım tradutor Português
3,904 parallel translation
Hayır, basketboldan anlarım, tamam mı?
Não, eu realmente percebo disto, entendido?
En azından son anlarımızı onun zırlamasıyla geçirmeyeceğiz.
Ao menos não teremos de passar os últimos momentos das nossas vidas com ele a lamentar-se!
Yalan söylediğinde anlarım.
E sei quando estás a mentir.
Gölde bir gün dersen anlarım.
Um dia no lago, eu entendo.
Bilirim, çünkü bu işi yirmi senedir yapıyorum ve insanlardan anlarım.
Porque faço isto há 20 anos e conheço as pessoas.
Onların dilinden anlarım.
- Sou boa com pais.
İlerisi için söylüyorum. Ben daha çok sağ soldan anlarım kuzey güneyden değil.
Para referência futura, sou mais homem de esquerda-direita do que de norte-sul.
Birini gördüğümde erkek vücudunu olduğunu anlarım.
Reconheço o corpo de um homem quando o vejo.
Raj iyi olmadığında anlarım ben.
Sinto sempre quando o Raj está mal.
Eğer hiçbir şey yapmazsan seni anlarım.
Eu compreendo se não aceitares.
Eğer bu davada yardım etmek istemezseniz sorun değil, anlarım.
Por isso... Se não quiserem ajudar nisto... Eu entendo.
Birinin ne zaman yalan söylediğini anlarım.
Eu percebo quando me mentem.
Bir şey istediğinde anlarım.
Sei quando queres algo.
Bir sorunu gördüğümde anlarım.
Reconheço o problema quando me deparo com ele.
Sahile gitmek istemezsen anlarım. Ama bazen biraz güneş, biraz okyanus.
Se não queres ir para a praia, eu compreendo, mas, às vezes, um pouco de sol, um pouco de oceano...
Dünyayı kurtarınca biraz düş kırıklığı oluyor ama bizim de mutlu anlarımız var.
Um pequeno revés em salvar o mundo, suponho, mas tivemos os nossos momentos.
Onu bulana kadar ailenle kalmak istersen seni anlarım.
Entendo que queiras ficar com eles até o encontrarmos.
Ama tetikleyici bir şey görünce anlarım.
Mas reconheço uma possível recaída quando vejo uma.
Anlarım. Beni seçtiğin için arkam kalktı mı?
Se me sinto lisonjeado por me teres escolhido?
Bak, bu adamın Örümcek Adam sezgileri olmasını anlarım, ama ya Gabe'in?
Eu sei que ele tem o sensor aranha, mas o Gabe?
Akademik politikadan anlarım ve saygı duyulan bir bilim insanıyım. Aday olarak değerini yükseltirim.
Tenho conhecimentos sobre política académica, e, como uma cientista respeitada, só posso fazer aumentar a tua cotação como candidato.
Yarı hayatta biri olarak son anlarımı yaşamak için daha uygun bir yol düşünemiyorum.
Não consigo pensar numa maneira mais apropriada de passar os meus últimos momentos como pessoa vivinha da silva.
Bugün baskı altındaydık biliyorum o yüzden her ne planlar yaptıysak eğer gerçekleştirmek istemezsen anlarım.
Sei que hoje estivemos sobre pressão, por isso, sabes, quaisquer planos que estávamos a fazer, percebo se não quiseres.
Bak, Javier'le evlenme konusunda tereddütlerin olmasını en iyi ben anlarım.
Eu entendo perfeitamente... que tenha hesitações em casar com o Javier.
Bir adam doğru söylediğinde anlarım.
Sei quando um homem diz a verdade.
Bir koklarsam hangisinin sahte olup olmadığını anında anlarım.
Uma fungada e eu vou saber quais são falsas.
İyi bir doktor olmayabilirim ama ben bile ölecek birini anlarım.
Posso não ser muito bom médico, mas conheço um homem morto quando o vejo.
Ben bu işlerden anlarım.
Tenho um certo instinto para estas coisas.
- Anlarım.
Percebo.
Kan şekeri düşüklüğünden kaynaklanan asabiyeti hemen anlarım.
Conheço a hostilidade de um hipoglicémico quando vejo.
Eğer yavaştan almak istiyorsan bunu anlarım.
Queres ir devagar? Eu entendo.
Evet, bunu anlarım, ama hangi dünyada benim önümde Mike'ın tarafını tutman sorun olmayabilir?
Mas em que mundo é que tu ficas do lado do Mike em vez do meu?
Bozulamadığımız zamanlarda bir sürü anlarımız var ve bu anlarda, biz tek bir aileyiz.
Há vários momentos em que somos inseparáveis, e nesses momentos somos uma família.
Dışarı çıkmak istersen seni anlarım.
Vai lá para fora, eu entendo.
Şimdi, bu işten çıkmak isterseniz anlarım.
Se quiserem sair. Eu entendo, mas preciso de acabar isto.
Ben ne anlarım fotoğrafdan?
O que é eu sei sobre fotografias?
Umarım o da anlar. Dükkana gelmesini söyledim ama yerinden hiç kıpırdamadı.
Tentei fazê-lo entrar numa loja, mas ele não se move.
Arabadaydım ama ne yaptıklarını anlar anlamaz, hareket etmeden önce bir düşündüm.
Eu estava no carro, mas... Depois que eu descobri o que estavam a fazer, E apenas pensei antes de fazer a jogada.
Reid ve JJ sosyal merkezdeki dosyalardan kısmi bir liste çıkardılar o listedeki adamlarla konuşur, aralarında dikkat çeken ya da boşlukları doldurabilecek birileri var mı anlarız.
O Reid e a JJ só conseguiram uma lista parcial dos arquivos no centro comunitário, depois falaremos com esses tipos, para ver se alguém se destaca ou pode preencher as falhas.
- Sosyal ağdan anlar mısın?
Percebe alguma coisa de redes sociais?
Kasalardan anlar mısınız?
É conhecedor de cofres?
Ona zor anlar yaşattım.
Eu fiz muitas perguntas.
Hayatımın en güzel anlarını tam burada, bu barda geçirdim.
Todos os grandes momentos da minha vida, passei-os aqui mesmo neste lugar.
Hayatımın en güzel anları.
Todos os grandes momentos da minha vida.
Tesisattan da anlar mısın?
Entende de canalização?
Fizikten anlar mısın?
O que sabes sobre Física?
- Albert Anıtı diye bir yer. - Görünce anlar mıyım?
Num sítio chamado Albert Memorial, mas saberei o que é quando o vir?
Size zor anlar mı yaşatmıştı?
Este Gregson dificultou-lhe a vida?
Lazımlık temizlemekten anlar mısın?
Como é que se sai a limpar arrastadeiras?
Ben imadan anlarım.
Eu acho que estou entendendo.
Hayatımın en görkemli anlarından biriydi.
Foi... Um dos momentos mais sublimes.