Benden tradutor Português
58,221 parallel translation
- Yani, benden 2 tane var.
- Então, há dois de mim.
Benden bu kadar!
Estou farto!
Benden bu kadar.
Estou farto!
Senin benden kurtulmaya çalışma yöntemindi.
Foi a sua maneira de tentar livrar-se de mim.
Benden daha mı güzel sence?
Acha-la mais bonita do que eu, não é?
- Benden istenilen her şeyi yaptım.
Fiz tudo o que pediram.
Benden uzak dur.
Fique longe de mim.
O kaba biri, benden de adam olmaz.
Quero dizer, ela é má, eu sou marado.
- Kaçma benden!
- Não vires as costas!
- Benden yasaları çiğnememi istiyorsun.
- Queres que infrinja a lei?
Anlıyorum kardeşinden başka biriyle evlendiğim için benden nefret ediyor dedim ama...
"Ele odeia-me porque casei com outro e não com o irmão dele."
O benden daha siyah değil ki.
Ele não é mais negro que eu.
Al benden de o kadar.
Já somos dois.
Kısaca Ali benden ayrıldı, ben de dışarı çıkınca Holly'ye rastladım ve işler kontrolden çıktı...
A Ali acabou comigo, eu saí, encontrei a Holly, as coisas descontrolaram-se...
Holly, cidden benden ne istiyorsun?
O que queres de mim, Holly? Tenho 17 anos.
Sadece benden uzak dur.
Fica longe de mim.
- Benden ayrılacağını söyledi. - Bir gecelikti.
- Ela disse-me que ias acabar comigo.
Muhtemelen benden haber almak istemiyorsundur, biliyorum.
Sei que não deves querer falar comigo...
Benden bir "aferin" duymaya mı geldin?
- Vieste à procura da minha aprovação?
Alistair ve onun türü benim gücümden dolayı benden tiksiniyor.
O Alistair e o seu gangue odeiam-me por causa da minha força.
Düşündüm ki böyle yetenekli biri... Benden hoşlanmanı sağlamak için ışıl ışıl cazibeli olmalıydım.
Achei que, dado o teu talento, teria de ser estupidamente encantador para gostares de mim.
- Benden hoşlanıyor musun?
- Gostas de mim!
- Benden hoşlanıyor.
- Ela gosta de mim.
- Benden hoşlanıyor.
- Ela gosta de mim!
Bu bilgiler adeta benden gizlenmişti.
Pareceu que esta informação tivesse sido ocultada.
Ve benden bir destekçi yarattın.
Fizeste-me acreditar.
Benden bu kadar, bırakıyorum.
Mas é isso. Estou fora.
Benden kaç çocuk istediğini hatırlıyor musun?
Lembras-te de quantos filhos disseste que querias?
Bugün 10 dakikalığına Chuck benden nefret etmedi.
Durante dez minutos, hoje, o Chuck não me odiou.
Bak, delil niteliğini benden iyi biliyorsun zaten ama sorunlu bir delil zincirinde gizlice kaydedilmiş bir kaset bu.
Sabes que as provas falam por si, mas uma cassete gravada secretamente, com uma série de evidências problemáticas?
O hükümet adamlarını hatırlıyor musun? Beyin takımından olanları? Oyun teorisi hakkında benden fikir almaya çalışıyorlardı dış politika için nasıl kullanabileceklerine dair.
Lembras-te daqueles tipos do governo, os tipos do think tank que queriam que eu lhes falasse da teoria dos jogos para verem como podiam usá-la na política externa?
Bir kadının benden çaldığı cep telefonunu anıyorum.
Estou à procura de um telemóvel que uma mulher me roubou.
Benden pek ağabey olmaz. Peki.
Não sou grande coisa como irmão.
Annalise dün gece benden telefonundaki her şeyi silmemi istedi.
Tive que apagar tudo do celular da Annalise ontem...
Sence neden uzak duruyor benden?
Porque anda ela a evitar-me?
Onu benden saklayamazlardı.
Não conseguiram esconder isso de mim.
İlk sevgilim benden çok daha büyüktü.
O meu primeiro amante era muito mais velho que eu.
Onu benden iyi tanıyorsun.
Tu conhece-lo melhor que eu.
Yalan söylediğini, her şeyi benden sakladığını bile itiraf etmiştin.
Até admitiste ter mentido, ter-me ocultado tudo.
Olamaz. Benden ne istiyorsun?
O que quer de mim?
Benden daha fazla şey sakladığını biliyorum.
Mas eu sei que há mais que me está a esconder.
Lütfen benden vazgeçme.
Por favor, não desista de mim.
- Atarinin benden sorulduğunu anlamadın galiba.
- Sério, agora? Acho que não pecebeste que eu arraso no fliperama.
- Hayır, senden, benden sorulur. Her oyun benden sorulur.
Não, tu não, mas eu arraso.
Benden 10 bin dolar alıp gidip kokain aldın ve satmak mı istedin?
Levaste os meus 10 mil e compraste cocaína, e querias vendê-la?
Benden de iyisin.
És melhor que eu.
- Benden dedi.
- Ele disse, "por minha conta".
Şimdi, aç falan değilim ama öğle yemeği benden.
Eu não estou com fome, mas... o almoço é por minha conta.
Demiştim, sana demiştim. Benden iş çıkar, demiştim.
Bem te disse que eu era uma boa aposta.
Sanırım benden artık yok.
Não, penso.
Benden aldıkların sonra...
Depois de tudo o que fiz por ti? Tudo o que levaste de mim.
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
benden ne istiyorsun 357
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden korkma 17
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden hoşlanıyorsun 20
benden uzak dur 398
benden ne istiyorsun 357
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden korkma 17
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden hoşlanıyorsun 20