Beyaz mı tradutor Português
3,267 parallel translation
Kumral saçlı, Beyaz mı?
Cabelo castanho, Caucasiano?
- Hep böyle beyaz mı olurlar?
- São todos brancos?
Yani aslında Kara Kartal beyaz mıymış?
Então o que queres dizer é... que a águia negra é na verdade, branca?
Beyaz olmayanlara bakalım.
- A eliminar os não-Caucasianos.
- Beyaz şarap mı?
- Vinho branco?
Sheldon, çift kostümü giyelim derken aslında Romeo ve Juliet gibi veya Sindirella ile Beyaz Atlı Prens gibi olalım diyorum. Hiç sevmediğim salak bir filmden iki robot olmayalım.
Sheldon, quando disse disfarce de casal, estava a referir-me ao Romeu e Julieta, ou a Cinderela e o Príncipe Encantado, não dois robôs de um filme parvo do qual nem sequer gosto.
Yoksa, beyaz saçlı Mannibal Lecter'ın sana gelmesi için kendini yem olarak mı kullanıyorsun? Beni öldürmeyecek.
Ou estás a tentar atrair o "Hannibal Lecter" dos cabelos grisalhos, para que te venha apanhar?
Beyaz Saray'ın dışındayım basın görebilir.
Não estou na Casa Branca.
Beyaz Saray'da toplanmamızı mı tercih ederdin?
Preferias que nos encontrássemos na Casa Branca?
Ne komiktir, Beyaz Saray kurmay başkanıyım ben.
Sou Chefe de Pessoal do Governo.
Sanırım o numara beyaz saçlı adam aitti.
Acho que pertencia ao homem do cabelo grisalho.
Şuna bir bak. Çiğnemesi için ona seninki gibi iri ve beyaz dişleri olan bir oyuncak aldım.
Vê só, comprei um brinquedo para ele com dentes grandes e brancos, como os teus.
O bölüm geldiğinde gözlerimin etrafında daha fazla halka ve saçım daha beyaz olacak.
E eu vou ter ainda mais cabelos grisalhos, e olheiras ainda piores.
Baksanıza, kar beyazı Amerikalı dostlarım hadi mangala biraz inek eti atalım da obez olana kadar yiyelim.
Olá, meus amigos branquelas americanos, toca a meter carne de vaca no grelhador e comer até estarmos todos obesos.
Temizlikte kullandığınız bezlerin beyaz olduğunu görünce o kumaşın özellikle seçildiğini anlamıştım. Sonra anladım ki Ukrayna bayrağını temsil ediyormuş.
Como todos os seus panos da limpeza eram brancos, percebi que as cores foram deliberadamente escolhidas e, como mais tarde percebi, são as cores da bandeira ucraniana.
Senden değil, bir Beyaz Saray yetkilisinden alıntı yaptım.
Não te citei, mas um funcionário da Casa Branca.
Birisi fotoğrafını posta kutusuna koymuş yani bunun anlamı Beyaz Saray'da sızıntı var ve onu hizada tutamadığım için beni suçlamayı kesebilirsin.
Alguém colocou a fotografia na caixa de correio dela, estão a vazar informações. Não me culpe por não controlá-la.
Lordum Beyaz Dağlar'a mı gidiyorsunuz?
Meu senhor, ides para as Montanhas Brancas?
Başınızı eğip Tanrı'dan merhamet dilerken içiniz rahat olsun. Ben Beyaz Saray'da görev başındayım ve durum kontrolüm altında.
Enquanto se curvam e pedem clemência a Deus, saibam que estou no meu lugar na Casa Branca e no controle da situação.
Ben de Beyaz Saray'da tek başıma kalmaya alışık olmadığım için buraya geleyim de kongre konuşmasının nasıl gittiğine bakayım, dedim.
As crianças voltaram para o colégio interno, e não me acostumei a ficar só na Casa Branca. Então, pensei vir aqui para ver a quantas andas com o discurso do Estado da União.
Arkadaşlarım, Beyaz Saray basın sözcüsü Britta Kagen'ın ameliyatta yaralarına yenik düştüğünü ve birkaç dakika önce hayatını kaybettiğini söylüyorlar.
Acabei de ser informado que a secretária da Casa Branca, Britta Kagen, não resistiu à operação e foi declarada morta há momentos atrás.
Polis, siyah ayakkabının içine beyaz çorap mı giymişti?
O polícia tinha peúgas brancas com sapatos escuros?
İnanılmaz güzellikte beyaz şarabım var.
Tenho um branco incrível... borgonha.
Ama beyaz taneleri hep çıkarırım.
Mas deixo sempre os comprimidos brancos de fora.
Bir gelişme olursa sizi Beyaz Saray'a bağlarım. - Hiç zahmet etme.
Acho que podes passar informações da Casa Branca.
- Beyazını bulamadım.
- Não encontrei uma pomba.
Senin için hazırladığım beyaz bir Noel.
Neste dia de Natal branco.
Daha önce hiç beyaz bir kadınla birlikte olmadın mı?
Nunca estiveste com uma mulher branca?
Durun! Durun! Beyaz embesil kılıcımı aldı!
Fiz uma trapalhada!
Yine söylüyorum Bay Burgundy, sen tanıdığım en taşaklı beyaz adamsın.
Mais uma vez, o Sr. Burgundy, és o homem branco mais corajoso que eu já conheci.
Yoga yapıp, beyaz kadınları mı beceriyorsun?
Faz ioga e dorme com mulheres brancas?
Beyaz olan gerçekten donanmadansa 43 milyon dolarımız olabilir.
Se o tipo for mesmo da Marinha, vamos ficar 43 milhões mais ricos.
Önce tanrıya sonra da sekiz tane beyaz adam üzerine yemin ederim, tamam mı?
Eu jurei perante Deus e 8 tipos brancos, ok?
Beyazım ve otuzumu geçtim.
Sou branco, tenho mais de 30 anos. Não me meto em problemas.
- Evet, tebrik ederim. Beni Beyaz Saray'a ne zaman götüreceksin, hayatım?
Querido, quando me vais levar à Casa Branca?
Beyaz Saray'a mı gitmek istiyorsun, bebeğim?
Queres ir à Casa Branca, querida?
Beyaz Saray, gerçekten iyi bir adım.
A Casa Branca, é um grande passo, irmão.
Bay Gaines gibi ben de Beyaz Saray'da çalışacağım.
Quero trabalhar na Casa Branca, como o Sr. Gaines.
Baban gibi sen de Beyaz Saray'da mı çalışacaksın?
Vais trabalhar na Casa Branca assim como o teu pai?
Şimdi de biz daha iyi yaşayalım diye beyaz adamlara çalışıyorum.
Agora estou trabalhando para o homem branco, tornando as coisas melhores para nós.
Beyaz Saray'da da Addison hastalığına yakalanan var mı?
Alguém na Casa Branca tem a doença de Addison?
Her zaman Cecil, Beyaz Saray'dayken ne kadar yalnız olduğunu söylerdin, senin gibi bir kadına ve aşkına değer veren bir erkek lazım, tıpki benim gibi bir erkek.
Falas sempre como estás só, com o Cecil na Casa Branca, então precisas de um homem para apreciar o amor e a mulher que és, como eu faço.
Beyaz Saray'a mı gidiyorsunuz yani?
O quê, então vocês agora vão todos para a Casa Branca?
Dışarıda bizim iyi olmadığımızı düşünen 10 bin beyaz var.
Há dez mil brancos lá fora.que acham que não somos suficientemente bons.
Beyaz çarşaf mı?
Lençóis brancos?
Tek beyaz kara kartalı mı? - Evet?
A única e grandiosa águia negra?
LSD alıp rastalı beyaz hatunlarla yiyişmek için yaşımız geçti mi?
Somos muito velhos para os ácidos e para fazer amor com miúdas brancas com rastas?
Beyaz yengeç yakalamaya gittiğimizi anlattım.
Disse-lhe que estivemos a caçar caranguejos-fantasma.
Neden saçım beyaz sanıyorsun?
Porque achas que o meu cabelo é branco?
Gerçekten, neden saçım beyaz sanıyorsun?
Na verdade, foi por isso que o meu cabelo ficou todo branco.
Evet ama beyaz kedim yok, korkarım.
Sim, mas é... temo que não tenha um gato branco.