English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bilmem

Bilmem tradutor Português

19,275 parallel translation
Teselli olur mu bilmem ama lehinize oy kullanmıştım.
Se te serve de consolo, votei contra a tua demissão.
- Neden yalan söyleyeyim ki? - Bilmem ki.
- Não era de estranhar.
Bilmem ama işaretlendi işte.
Não sei, mas foi.
Bilmem ki.
Não sei, que tal...
Bilmem, alkol böyle zamanlar için icat edilmedi mi?
Bem, não sei, o álcool não foi inventado para situações como esta?
Bilmem.
Não sei.
Şey, yani, bir depreme ya da kasırgaya, nasıl hazırlanılır bilirsin, ama bilmem kaç tane ucubenin sana araba ya da tank fırlatmasına, veya etrafında uçan binalara nasıl hazırlanabilirsin?
Bem, com um terramoto, uma tempestade ou assim sabemos como nos preparar, mas como se prepara para quem sabe quantas aberrações a atirar carros ou tanques, ou voar pelos edifícios, ou quem sabe o que mais?
Bilmem. Emin olmak için.
Não sei, para ter certeza.
Evet, bilmem...
É, não sei.
Evet, senin Nick, Adalind ve bebekleri hakkında ne düşündüğünü bilmem gerek.
Sim... Gostava de saber... o que sentes sobre ele com a Adalind e o filho.
Bilmem biliyor musun ama şeyi bulduğumu sanmış...
E não sei se sabes disto, mas pensava ter encontrado, sabes...
Kopya çektiğinizi bilmem çok kötü.
É pena eu saber que fizeram batota.
Bilmem.
Claro.
- Ne dediğimi sandıysa artık, bilmem.
Não sei o que ela pensou que te queria dizer. Boa.
- Nasıl bilmem?
Como podia não saber?
Sakin ol, sadece gerçeği söyleyip söylemediğini bilmem gerek.
Relaxa, só preciso de saber se estás a dizer a verdade.
Erteleme işini bilmem dostum.
Não sei quanto ao jogo do empata, amigo.
Onun yanındayken düşünebildiğim tek şey Sands'in babasını öldürdüğünü bilmem.
Quando estou perto dela, só consigo pensar que o Sands matou o pai dela.
Tek düşünebildiğim Sands'in, Rebecca'nın babasını öldürdüğünü bir şekilde bilmem.
Tudo o que consigo pensar é como eu sei - que o Sands assassinou o pai dela.
Oliver Wendell Bilmem ne kimdi hiçbir fikrim yoktu ama babam haklıydı.
Não fazia a mínima ideia quem era o Oliver Wendell Não-sei-das-quantas, mas o meu pai tinha uma certa razão.
Yani eğer bunu yapacaksak, bu işte olduğunuzu bilmem lazım.
Portanto, se avançarmos, tenho que saber se estão todos a bordo.
Sands'in Bilmem ne Birliği?
A legião não sei das quantas do Sands?
- Bilmem, geliyor muyum?
- Vens? - Não sei, vou?
Ama bilmem lazım.
Mas preciso de saber.
Oh, Bilmem, 55?
Não sei. Umas 55?
Kötü, bilmem gereken taraf.
A parte má é aquela que eu preciso de saber.
- Bilmem gereken bir şey mi?
Alguma coisa que precise de saber?
Okulda seni rahatsız eden bilmem gereken biri mi var?
Anda alguém a incomodar-te na escola?
Yani, takıma katılmaya hazırsan... Başka bir şey yapmadan önce kendini buna adadığını bilmem gerek.
Por isso, se estás preparada para te juntar à equipa, preciso de saber que estás empenhada, antes de fazermos mais alguma coisa.
Gecenin bir yarısı buraya gelip ne istediğini bilmem gerek.
Preciso de saber porque me fazes vir aqui a meio da noite.
Bugune kadar ne tipte yalanci pustlarla ugrastiniz bilmem ama ben sozumun eriyimdir.
Agora, não sei com que tipo de mentirosos têm lidado, mas eu sou um homem de palavra.
Bana karşı bir dava oluşturmak için... sana gelecekler, ve ne söyleyeceğini bilmem gerek.
Hão de procurar-te e preciso de saber o que dirás.
Seni buradan çıkaracaksam ne yaptığını bilmem gerek.
Para o livrar disto, preciso de saber o que fez.
Peki bunu bilmem neden önemli?
E que importa que eu saiba?
Seni bilmem ama jüri karar verene kadar kenarda oturup beklemek istemiyorum.
E não sei quanto a ti, mas não estou na disposição de ficar parada enquanto isto chega a veredicto.
Stephanie Liston hâlen Federal Savcılık Bürosu'nda çalışıyor mu bilmem gerek.
Não, preciso de saber se a Stephanie Liston ainda trabalha - na Procuradoria-geral.
Sana cevap vermeden önce, Harvey'nin Mike'ı bildiğine dair bir kanıt sunarsam bana dokunulmazlık sağlayacak mısın, bilmem gerekiyor.
Antes de lhe dar resposta, preciso de saber que, se lhe der provas de que o Harvey sabia do Mike,
- Bilmem.
- Não sei.
Çocuğumun korunduğunu bilmem gerek.
Quero saber que o meu filho está protegido.
Samar hayır... Tek ihtiyacım olan davetli listesi ve branç mı yoksa yemek mi karma mı yoksa değil mi ve nereye kayıtlı olduğunu bilmem yeterli.
Preciso da lista de convidados, se queres almoço ou jantar, misto ou só mulheres, e a loja da lista de presentes.
Bunun nasıl olduğunu bilmem gerekiyor.
Quero saber como é que isto aconteceu.
Anlat bana. Bilmem gerek.
Conta-me, preciso saber.
İnsanlara duymak istemedikleri şeylerin söylenmesi canını sıkıyor mu bilmem ama beni rahatsız ediyor.
Não sei se o incomoda dizer o que ninguém quer ouvir.
Bilmem ki. Sanırım her şeyin farkında olmak mı yoksa her şeyden bihaber olmak mı istediğine bağlı.
Acho que depende de se queres estar consciente ou estar abstraída, no final.
Tek bilmem gereken bu.
Isso é tudo o que preciso saber.
Dahasını bilmem gerektiği için beni bağışla.
Perdoa-me se preciso de um pouco mais.
Sizin için ne yapabilirler, bilmem.
Não sei o que poderão fazer por ti.
Bilmem ki, bundan sonra ne yapacağıma karar verene kadar girdiğim bir iş.
Não sei. É um trabalho até decidir o que vou fazer a seguir.
Bilmem, son zamanlarda çok meşgul gibisin de.
Não sei, parece que ultimamente estás muito ocupado.
Bilmem.
- Sei lá.
Ama doğru kararı verdiğimi bilmem gerek.
Harvey, eu sei que estás chateado por ter feito um acordo antes de ti, mas preciso que me digas que tomei a decisão certa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]