Bir şeyler tradutor Português
68,895 parallel translation
Hadi, bugün yeni bir şeyler deneyelim.
Vamos, vamos tentar alguma coisa nova hoje.
Ama şimdi yapmam gerekecek. - Su'm için. - Demek bir şeyler yapacaksın!
Mas agora vou ter que fazer pela minha Su.
- Wasim için bir şeyler yap hemen.
Faça alguma coisa sobre Wasim agora.
Bir şeyler yer misiniz?
Quer alguma coisa para comer?
Hayır. Belki bir şeyler hatırlarsın diye birkaç fotoğrafa bakmanı istediler.
Queriam saber, se podias ver algumas... fotos, para ver se recordas.
Allora. Bir şeyler yemek ister misin?
Queres ir comer qualquer coisa?
- Bir şeyler söylemeliyiz.
Temos de dizer alguma coisa. Não!
Bize bir şeyler anlatmaya çalıştı.
Ela tentou dizer-nos algo.
Siz bir şeyler öğrenmeniz gerekiyor.
Vocês precisam de saber uma coisa.
- Bence bir şeyler çeviriyor.
- Acho que sei o que se passa aqui.
Sana bir şeyler hazırlamıştım.
Eu fiz uma coisa para ti.
Dr. Brennan, asistanınız olmama alıştığınızı biliyorum, her zaman bana bir şeyler yapmayı söylemeye de.
Sei que está acostumada comigo como seu assistente, sempre a dizer-me o que fazer.
Çalmayı becerirsek üzerine saçma bir şeyler mırıldanırız, taşı gediğine koyarız.
Se pudermos tocar, metemos-lhe tretas, acertamos em cheio e vamos dar um passeio.
Hayatlarımız öyle bir noktada ki, sanki filmlerdeki gibi havalı bir şeyler olması gerek ama olmuyor.
Agora, nas nossas vidas, estamos naquela parte de um filme em que algo fixe deve começar a acontecer, mas não começa.
Bana bir şeyler bırakmış olmalısın.
De certeza que me deixaste algo.
- Bir şeyler oluyor, değil mi?
Algo está a acontecer, não está?
Ne olduğunu bilmiyorum ama yanlış bir şeyler var.
Não sei o que é, mas há algo de estranho nela.
Öyle diyorsun ama cadılar meclisi bir şeyler peşinde diye duydum ben.
Foi o que disseste. Mas ouvi dizer que as assembleias estão a tramar alguma.
Ve genel pratisyen hekimin bir şeyler diyor...
E o médico de clínica geral manda...
- Burada bir şeyler bulabileceğini söylemiştin değil mi?
Dizes conseguir arranjar coisas. Sim.
Mesele paraysa, sana bir şeyler...
- Se é por causa do dinheiro...
- Biliyorum ama bir şeyler duymuş olmalısın.
- Eu sei, mas deve ter ouvido...
Belli ki bu konuda bir şeyler yapmalıyım ve yapacağım ama..
Preciso trabalhar nisso e eu irei, mas...
Görünüşe göre, ikimizin de aradığı kişi hakkında bir şeyler öğrendim.
Descobri coisas sobre a pessoa que ambos procuramos.
Sana bir şeyler hazırlayayım.
Vou preparar-te qualquer coisa.
Bir şeyler oldu ve bu olanlar aramızda olanları tekrar düşünmemi sağladı.
Aconteceu uma coisa que me fez pensar sobre o que aconteceu entre nós os dois.
Bir şeyler içelim.
Vamos beber algo.
Bir şeyler yapmalıyız.
Temos de fazer algo. Ele está a morrer.
A noktasından B noktasına bir şeyler götürüyordum. - Luca Abruzzi için.
Levar coisas de um local para outro para o Luca Abruzzi.
Acaba bana verebileceğin bir şeyler var mı?
Acha que há alguma coisa que me possa dar?
Bu nakli unutmak için bir şeyler almak istiyorum.
Quero tomar algo, para esquecer este transplante.
Evinde uyanıyorum ve bir şeyler...
Eu ando a acordar na sua casa e a correr do...
Sürekli ondan bir şeyler alıyordu.
Constantemente a tirar algo dela.
Kendine bir şeyler hissetme izni vermiyorsun.
Não se permite sentir.
Konuştuğumuz onca zaman içinde gerçek bir şeyler olmalı.
Em todo o tempo que passámos juntos, deve ter havido algo real.
İçeri gireceksin bir bardak kahve, yemek, bir şeyler alıp oturacaksın.
você vai entrar, comprar um café, algo para comer, qualquer coisa, e vai se sentar no sofá.
Kendini daha iyi hissetmesi için bir şeyler söyledin. Bu da en azından suçun kabul edilmesiyle cezayı hafifletir.
Disse aquelas coisas para que ele se sentisse melhor... o que atenua a admissão de culpa, no mínimo.
Derhâl bir şeyler yapsak iyi olur çünkü kaptanın bacağı ezildi.
É melhor fazer qualquer coisa depressa
Bir şeyler yapmalıyım dediğinde seni dinlemedim.
Disseste que precisavas de fazer uma coisa e eu não te ouvi.
Senden veya Jp'den bir şeyler öğrenebilirim.
Eu provavelmente poderia aprender algo de ti e do JP.
Neyse, teşekkür mesajı attı. Sonra oturup bir şeyler içtik.
Enviou uma mensagem a agradecer e fomos beber um copo.
Siz başlayın. Ben burada bir şeyler yerim.
Comam vocês, eu como alguma coisa por aqui.
Ama geçen gece bir şeyler içtik.
Embora tenhamos ido beber um copo há poucas noites.
Dönem sonuydu. Bir şeyler içmeye çağırdı.
Era o fim do semestre e ela convidou-me para uma bebida.
Bir şeyler yemek ister misin?
Tu queres ir comer?
- Mutlaka bir şeyler olmalı!
- Tem de haver algo!
Bir şeyler düşünürsün artık.
Vais pensar em alguma coisa.
Yani... yeni bir şeyler var mı?
Está a acontecer alguma coisa?
Tamamen kendine hizmet eden şeyler dışında söyleyecek bir sözü olan tek kişiydi.
Foi a única que teve alguma coisa a dizer sem ponta de egoísmo.
Her neyse, genç kadınların eğlenip başka şeyler denemesi yaygın bir şey.
Seja como for, é comum as jovens experimentarem coisas.
Hep şehir dışına çıkardı. Artık asla öyle şeyler yapmam çünkü SAB sayesinde değiştim ve sen öyle bir insan değilsin...
E ele estava sempre fora da cidade e eu nunca mais faria nada assim porque já não sou assim, com a ASAA.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92