Biraz mı tradutor Português
46,061 parallel translation
Sana çıkıştım biraz.
Eu ofendi-te.
Keen, biraz konuşalım.
Keen, uma palavrinha.
Ben sadece sen buraya geldiğinden beri biraz umutlandım.
É só que desde que chegaste, eu tinha esperança, sabes?
Komik olmaya çalıştım biraz, tamam mı?
Então. Se você pudesse ler por favor o papel de Brad.
Lütfen biraz yana kayar mısın, Tob?
O quê? É um vegetal ou um fruto?
Ben de biraz azaltırım çalışmamı. Bakıcı tutarız.
Ainda podes trabalhar mais.
Üzgünüm. Ben sadece, um, biraz şaşkınım.
Desculpem, ainda estou a assimilar tudo isto.
Tatlım, bize biraz izin verebilir misin, konuşabilmemiz için?
Querido, dás-nos um minuto para conversarmos?
Sanırım biraz bozuldu.
Creio que ela possa estar um pouco destroçada.
Um, taşınma konusunda biraz, endişelenmeye başladım, seni aramaya çalıştım, ama sen, açmadın.
Ela não digeriu bem a cena da mudança. Eu tentei telefonar-te, mas tu não atendes.
Ben de bu yüzden biraz endişlenmeye başladım. Çünkü bana şey gibi hissettirdi, sanki benim için bu şeyler çok çok fazla.
E comecei a sentir-me desamparado porque senti que era boa de mais para mim.
Belki de biraz büyümeye ihtiyacımız vardır.
Temos de crescer um pouco.
Biliyorsun, bugün biraz dengesiz geçiyor, farkındayım.
Tu sabes, sei que hoje tem sido volátil.
Bir süre önce, onlarla iş yapmıştık. Onlara biraz borçlandım ve hapisten çıktığımda hesabı kapatmak istedim.
Eu fiz negócios com eles há uns tempos atrás, devo-lhes dinheiro e quando quis sair quis acertar as contas.
Balonu 45 derece açıyla patlatman lazım ki biraz havalansın.
Precisas de furar o balão num ângulo de 45 ° para teres uma elevação!
Ofisin dışında geçirilen onca saatten sonra o yemeğin rezil olabileceğini düşündüm ben de biraz Çin yemeğiyle yardım edeyim dedim, bilirsiniz ya.
Imaginei que com todo este tempo fora, o jantar não ia correr bem, por isso pensei em comida chinesa, sabes?
Şimdi benim masamdan, kesintisiz bir görüşe sahibim ve bu biraz canımı sıkıyor.
Da minha mesa, teria uma visão perfeita, - e isso a modos que me irrita.
- Biraz mı? - Her neyse...
- A modos?
İnsan yapımı uyduların içinde besleyici roketleri için her zaman biraz yakıt olur.
Os satélites artificiais têm combustível - restante dos seus foguetes.
Ben sadece aylık hedefime ulaştığım için, tadını sevdiğim yiyecekleri yiyerek kutlama yaptım biraz.
Como atingi o objetivo, comemorei ao comer comida da qual gosto.
Sanırım dizginleri biraz gevşeteceğim.
Assim, vou ter de ser menos rígido.
İyi görünüyorsun. Evet, iyiyim ama... iç tarafım kötü. Kalp ve ciğer arasında az biraz kanamam var.
Sim, é algo a nível interno, uma hemorragia entre o coração e o pulmão.
Tahminimden biraz geç kalacağım.
Vou chegar um pouco mais tarde.
Peki, bu biraz rahatlatıcı, sanırım.
Creio que fico mais descansado ao saber isso.
Sanırım biraz daha var.
- Uns dias depois, suponho.
Düşündüğümden biraz daha geç vakit orada olacağım.
Vou chegar um pouco mais tarde.
Şöyle diyelim, kadın için biraz toprak işi yaptım.
Digamos que fiz alguns trabalhos de jardinagem para ela.
Konuşmamı istiyorsanız biraz teşvik etmeniz lazım.
E vocês vão precisar de me incentivar se querem que eu abra o bico.
Sadece birkaç kesik ve çürük, biraz da psikolojik travma... ama iyi olacağım.
Apenas... alguns cortes e arranhões, e um pequeno trauma psicológico... mas, ficarei bem.
Biraz zamanımı aldı ama evet.
Demorei, mas acabei por perceber.
Biraz daha kahve alacağım.
Vou buscar mais café.
Biraz atış talimi yapmak isteyen var mı?
Quem é que quer ir disparar sobre qualquer coisa?
Hemen yemeye başla, seni biraz semirtmemiz lazım.
- Come que irás engordar rapidamente.
- Evet benim. ... biraz konuşmamız lazım.
Olá, Marvin... vamos falar sobre isto um bocadinho.
Biraz temiz havaya ihtiyacım var. Fasulye.
Acho que preciso de ar fresco.
- Biraz vaktiniz var mı?
- Director-adjunto, dá-me um momento?
Seth, biraz vaktin var mı?
Seth, posso falar contigo um segundo?
Sen biraz dinlen, ben seni sonra arayacağım tamam mı?
Uma sesta parece uma óptima ideia. Porque não vais descansar um pouco?
- Biraz izin yapmalıyım.
Preciso de uma folga.
Hem, madem Sly bu kadar gergin neden ona biraz yardım etmiyorsun?
Como o Sly está muito nervoso, porque não o ajudas?
Haydi, gidip biraz kampanya görseli tasarlayalım.
Vamos pensar em conceitos visuais para a campanha.
- Tamam, şimdi biraz bekle, kimi kurtardığımızı bilmeden ortaya çıkıp canımızı tehlikeye atamayız...
Espera um segundo. Não vamos arriscar as nossas vidas até sabermos quem é que estamos a salvar, está bem?
Biraz nefeslenmem lazım.
Preciso de respirar.
Gazı şu ateşe biraz Noel harı vereyim diye kullanacağım.
Só precisava dela para dar uma força natalícia a estas chamas.
Henry kalanları nakliyeyle aldırırız diyor ama kanun kaçağı olacağımızdan biraz gülünç oluyor.
Henry disse que podiamos mandar uma empresa buscar o resto, mas nós vamos ser fugitivos, por isso seria ridiculo.
Riley'nin biraz sihir yapıp kapıları açacağınız falan sanmıştım.
Pensei que a Riley ia abrir algumas portas como que por magia.
Bu herifleri biraz Orta Çağ'laştıralım.
É tempo de remontar à Idade Média com estes tipos.
Biraz daha dayan tamam mı?
Apenas aguenta firme, está bem?
Anneciğinin bugün geceye kadar çalışması gerekiyor, ama biraz an önce eve gelip sana sarılacağım.
A mamã tem de trabalhar até muito tarde esta noite, mas vou fazer os possíveis para ir para casa aconchegar-te.
Ketçabından biraz çalacağım.
Vou roubar o teu ketchup.
Biraz fazla açıldığımı biliyorum.
Eu sei que exagerei um pouco.