English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu adamı

Bu adamı tradutor Português

45,102 parallel translation
Bu adamı bulmalısınız. "
Têm de encontrá-lo. "
Mindy, sana gösterdiğimiz robot resmi unut, tamam mı? Bu adamın, belirli bir yaş profilinin yüzde on beyaz erkek diliminin yüzde 78'inde olduğunu unut.
Mindy, esqueça o retrato que lhe mostrámos e que este homem se enquadra nos 78 % de 10 % da sua faixa etária.
Bu adamın ismi neydi?
Está a ir muito bem.
Bu adamı tanımıyorum.
Não conheço tal pessoa.
Linda, bu adamın onu takip edenle aynı kişi olduğunu söylüyor. Ve galiba benim koğuşta gördüğüm adam. Silahlı olan.
A Linda diz que é o mesmo homem que a andava a seguir e eu acho que este é o homem que vi na enfermaria, armado.
Bu adamı tanıyor musunuz Dr. Crowley?
- Conhece este homem, Dr. Crowley?
Peki, bu adamı tanıyor musunuz Bay Waingrow?
Conhece este homem, Mr. Waingrow?
Peki bu adamı?
Ou este?
Bu adamın kiralık katil olabileceğini düşünüyoruz.
Achamos que este homem pode ser um assassino contratado.
Hangi yarak kafalı, bu adamı peşime taktı?
Qual de vocês, otários, pôs este gajo a seguir-me?
Bu adamın benim için büyük önemi vardı.
Este homem significou muito para mim.
Bu adamın da bizi en az sizin kadar sıkmaya hakkı var!
Este tipo tem o mesmo direito de nos aborrecer como qualquer um de vós!
Bir saniye daha bu adamın arkadaşıymışım gibi davranamam.
Não consigo fingir ser amigo deste tipo nem por mais um segundo.
" Bu adamın başını kesmeden önce kendimden söz edeyim.
" Antes de decapitar este homem, um pouco sobre mim.
- Bu adamı ziyaret edelim diyorum.
- O que estás a dizer? - Temos de ir visitar aquele homem.
Bu adamın hayatı söz konusu ve onu yarı yolda bırakmayacağım.
A vida daquele homem está em risco e eu não vou abandoná-lo.
"KKK" harfleri bir çakı ile Houston, Texas'ta bir meşe ağacına asılan ve zincirle kırbaçlanan bu adamın göğüs ve karnına kazınmıştı.
As letras KKK foram entalhadas com um canivete no peito e barriga deste homem, em Houston, no Texas, depois de ter sido pendurado num carvalho e chicoteado com uma corrente.
Bu adamın yanında Madoff ve Fortsman melek gibi kalır.
Este tipo faz o Madoff e o Forstman parecerem santos.
Sakın bana bu adamı müvekkilin olarak alacağını söyleme.
- Se estás a dizer o que penso, tu não o vais representar. - Vou, sim.
Sen bu adamın savunmasına hile karıştırdığın için kariyerimi kaybetmeyeceğim.
E não tenho de perder a minha carreira porque arruinaste a defesa dele.
Profesör, bu adamın artık ondan ümidini kesen bir karısı ve göremediği çocukları var.
Agora... Professor, a mulher deste homem desistiu dele e ele não vê os filhos.
12 yıl önce bir tanık olduğuna dair kendi iddiasına dayanarak bu adamın idamını ertelememi mi istiyorsunuz?
Deixe-me ver se percebi bem. Quer que eu atrase a execução deste homem com base no que ele afirma que há 12 anos atrás
Kim bu tuhaf adam?
Sete?
Bu adam bir kimyager, yani bir artı yere yıkacak uyuşturucu kokteyllerini yutarsa neler olacağını biliyor.
O tipo era químico, sabia bem o que acontece ao ingerir uma mistura capaz de mandar um cavalo abaixo.
17 NİSAN " Bu adam Angela Benton'ı öldürdü.
" Este homem matou a Angela Benton.
Ne tür bir adam bu? Cinayetten sonra Eric Benton'ın evine giriyor çünkü orada istediği bir şeyler var, şu kâğıtlar.
Arromba a casa do Eric Benton após o crime porque guarda algo que quer, as tais folhas.
Ne tür bir adam bu?
Que tipo de pessoa é? Tentei hotéis, demasiado óbvio.
Bulduğumuz adam bu mavnayı kiralamıştı.
O suspeito estava nesta barca.
Bu adam... Eric Benton'ın evine girdi.
Foi este tipo que entrou na casa do Eric Benton.
- Kim bu adam?
- Quem é o gajo, afinal?
Seni eve götüreyim. Bu adam iki kişiyi öldürdü.
Deixa-me levar-te a casa.
Bu adam annemin psikiyatristiydi.
Ele foi psiquiatra da minha mãe.
Mindy, bu adam suç işlediği için aranmıyor.
Mindy, este homem não é procurado por um crime.
Bu adam bir suçlu değil.
Este tipo não é criminoso.
Bu adam gerçekten de bizimle konuşmak istemiyor.
Parece um homem que não quer mesmo falar connosco.
Mahkemede gördüğün adamın bu olduğuna dair ifade verebilir misin?
E aceita ir a tribunal dizer que foi este o homem que viu?
- Jacob'ı öldüren adam bu mu?
- Foi este homem que matou o Jacob?
- Peki, bu adam?
- Porque me dizes isto?
- Peki ya bu adam?
- Porque é que...?
- Teşekkürler. Diyorum ki Crowley... Burnumuzun önünde iki cinayet işlemiş bir herifi aramıyoruz sadece Bobby ama burada, İngiltere'de Waingrow'u ve onun para babalarını bu suçlara bağlayan tek şey bu adam.
O Crowley é cúmplice de dois homicídios cometidos debaixo dos nossos narizes, mas é o único no Reino Unido que pode ligar o Waingrow e os chefes aos crimes.
- Bu, bir adamın hayatı. En büyük tutkusu, havuç ve fasulye yetiştirmekti.
A sua maior ambição é cultivar cenoura e feijão.
Bu olmadı adamım!
Isso não aconteceu, meu!
Şimdi de çim üzerindeki bu mucizenin mucidi'Kırışıkların Rahibi','Pirinç Adam'huzurlarınızda Koç K!
E agora, o homem responsável por este milagre na relva, "O Padre do Gramado", "Vossa Senhoria do Arroz", o Treinador K!
İçmeye çıktık, bu arada, şaka yaptım bir adam peçeteye çiziktiriyordu'Hey, Muhammed'i çiziyor'dedim ve sen kafayı yedin dostum! "
Estávamos a beber, e a propósito, eu estava a brincar. Havia um tipo a rabiscar num guardanapo e eu disse : 'Ena, ele está a desenhar Maomé.'
Bu adam ya da kadın bu sorunların kaynağı olduğunun farkında mı? Hayır bu doğru olamaz.
Ele ou ela por acaso sabem que causaram estes problemas?
Polis, Zimmerman'ı tutuklayamadı, çünkü Meşru Müdafaa adlı bu Florida kanununa göre kendinizi tehdit altında hissettiğinizde adam öldürebilirsiniz.
A Polícia não podia prender Zimmerman devido a uma lei da Florida chamada Stand Your Ground, que diz que se pode matar alguém se se sentir ameaçado.
Bu adam her ne yaptıysa mağdurlarını görmesi gerek.
Ele tem de ver as vítimas do que quer que este tipo fez.
Ya bu adam bana dava açar ben de suçu kabul edip, şartlı tahliye olursam?
- Isso é uma treta. E se houver uma ação criminal? Declaro-me culpado e fico em condicional?
Bu adam hilebaz bir puştun teki.
É um filho da mãe manhoso.
Ama ben o gece olanlar hakkında berbat hissediyorum, ve bilgin olsun, çarptığım adam şu an baştan aşağı iyileşti, ve ben hâlâ burda bu saçmalığın bedelini ödüyorum.
Mas eu sinto-me muito mal com o que aconteceu. Para tua informação, o tipo em quem bati, recuperou totalmente, e eu ainda aqui estou a pagar por isso.
"Belki de gerçekten o insanları bu adam öldürmüştür." edasıyla bakıyorsun.
"Talvez ele tenha assassinado aquelas pessoas".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]