Bu kadar hızlı değil tradutor Português
55 parallel translation
Bu kadar hızlı değil.
Mais devagar, meu rapaz.
Bu kadar hızlı değil. Bu senin için bir oyun olabilir ama yeni bir türle ilk teması ciddiye alırız.
Isto pode ter sido um jogo para si, mas nós levamos a sério o primeiro contacto com uma nova espécie.
Bu kadar hızlı değil, Quark.
Calma, Quark.
Bu kadar hızlı değil, tatlı şey!
Não tão rápido, coisa boa.
Bu kadar hızlı değil.
Não tão rápido.
- Bu kadar hızlı değil. 50 kağıt.
- Dá-me! - Calma... 50 dólares.
Bu kadar hızlı değil.
Mais devagar.
Hey, bu kadar hızlı değil.
Tão depressa não.
Bu kadar hızlı değil, Chuck.
Não tão depressa, Chuck.
- Bu kadar hızlı değil.
- Tão rápido, não.
Bu kadar hızlı değil. Ama bir deneme uygulayıp hataları işleyebilirler ve bu da onları yaklaştırır.
Não tão rapidamente, mas podem usar um processo que os ajuda a encontrar-nos.
Ama bu kadar hızlı değil.
Mas não tanto.
Peki, bu kadar hızlı değil... ama bu kadar kolay olacak.
Bem, não será assim tão rápido, mas será... Será assim tão fácil.
- Bu kadar hızlı değil.
- Não tão rápido.
Lütfen, lütfen, bu kadar hızlı değil.
Por favor, Não... tão... rápido...
Bu kadar hızlı değil, Hintli.
Não sejas tão rápido, Índio.
Bu kadar hızlı değil, Dr. Brennan.
Mais devagar, Dra. Brennan.
Ama bu kadar hızlı değil.
Mas não vás muito depressa.
Bu kadar hızlı değil.
Não, tão rápidos não.
Burkitt lenfoma hızlı ilerler, ama bu kadar hızlı değil.
Linfoma de Burkitt é rápido, mas não tanto.
Aa! Bekle, bu kadar hızlı değil.
Não tão rápido.
- Bu kadar hızlı değil tatlım.
- Mais devagar, querida.
Mazur, bu kadar hızlı değil.
Mazur, mais devagar.
Gelinle damat için en uygun yer, değil mi? Bu kadar hızlı olduğun için sana iltifat etmeliyim hayatım ama kimi buldun böyle çabucak evlenecek?
Devo dar-te os parabéns pela rapidez mas quem arranjaste assim tão depressa para casar?
Bu sefer o kadar "hızlı" değildik, değil mi?
Não foste tão rápida desta vez, pois não?
- Tefecinin lafı bile geçmedi. Ve bu inandırıcı değil, karısı o kadar hızlı olamaz.
- Mal se fala no agiota, e não é de crer que a mulher consiga um acordo tão depressa.
Sensörlerimiz bu yaratıkları belirleyecek kadar hızlı değil.
Os nossos sentidos não são rápidos o suficiente para vermos as criaturas.
Bu kadar hızlı değil, mutlu soluk al.
Não tão rápido, "calça alegre".
Bu gece senin gecen değil. Bu kadar hızlı 6 bin dolar kaybettiğime inanamıyorum.
Não acredito que perdi 6 mil dólares tão rápido.
Hızlı yaşlanmayı duymuştum ama... bu kadar hızlısını değil.
Ouvi sobre o envelhecimento acelerado, mas nada tão rápido.
- bu kadar hızlı almak sağlıklı değil.
Perder e ganhar peso com esta rapidez não é saudável.
Daha önce de hızlı satış yaptığım oldu, ama bu kadar hızlısını değil.
Já fiz vendas rápidas, mas nada assim.
Bu tipler o kadar da hızlı değil.
Aqueles tipos não são assim tão rápidos.
Bu kadar hızlı değil.
Tão depressa não.
Mc Donalds'ın aksine bu, arabaya servisten ne kadar hızlı geçebileceğinizle ilgili bir şey değil.
Ao contrário do McDonald ´ s, isto não é sobre quão rápido passam pelo drive-through.
Hızlı konuşabilirim ama bu kadar da değil.
Sei falar depressa, mas não tanto.
Onu kurtarmaya yetecek kadar hızlı değil, ve konu da bu değil zaten.
Não o suficientemente rápida para o salvar, mas essa não é a questão.
Bunu hastalarımız için yapıyoruz, kendimiz için değil ve bu mutasyonu ne kadar hızlı belirlersek, o kadar iyi olur.
Fazemos isto pelos doentes, não por nós, e quanto mais depressa localizarmos a mutação, melhor.
Gördüğünüz gibi, hırsızlık yapılması mümkün değil. O yüzden de bugüne kadar bu kurumda her hangi bir hırsızlık rapor edilmemiştir.
Simplesmente não existe oportunidade de roubo, por isso é que nunca roubaram uma nota sequer nestas instalações.
Bu kadar hızlı bir şekilde bize yetişmeniz mümkün değil. Yetişirim.
Não há como ter feito isso tão rápido.
Bu kadar hızlı gitmek yasal değil.
É ilegal ir tão depressa.
BMW'nin bu arabayı yavaşlattığı konusunda derin şüphelerim var. Daha pahalı olan M3 serisi kadar hızlı değil.
Tenho uma pequena suspeita que a BMW tentou fazer este carro mais lento para que não fosse mais rápido que o M3 que é mais caro
Bu özgürlük anında, ki bu bütün türler için özgürlük anı, sadece insanlar için değil, o kadar hızlı ki, Avrupa'daki GMO-olmayan alanlar için olan harekete yansıdı.
E este movimento pela liberdade, que é um movimento pela liberdade de todas as espécies, não só a dos humanos, é algo que está crescendo tão rápido que está refletindo na criação dessas mesmas áreas na Europa.
Bu kadar hızlı geldiğiniz için sağ olun. Bu dönemde seyahat etmek hiç kolay değil.
Obrigado por virdes tão depressa, sei que, nesta altura, viajar não é fácil.
Bu şey sen ne kadar hızlı Washington'a gidersin değil.
Não é sobre quando regressas a Washington.
Bu kadar hızlı görünmesini sağlayan kayıt, değil mi?
A gravação é que faz parecer rápido, certo?
Vurduktan sonra, hızlıca bu depoya geleceksin. Buraya o kadar uzak değil, tamam mı?
- Depois de o fazeres, vais até um armazém que não fica longe, está bem?
Normalde, yavaş kıçı hiçbir zaman bu kadar hızlı değil ama bu aynen şöyleydi "boom."
Tipo...
Çocukların bu kadar hızlı büyümesi inanılmaz değil mi?
Não é incrível como os miúdos crescem depressa?
Bu adamın her ne kadar uzaga ve ne kadar hızlı koştugu önemli degil.
E mesmo que este homem tenha corrido rápido o bastante para escapar...
Bu bebekler kadar hızlı değil ama.
Mas não tão depressa como uma destas bombas!
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37