English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu karım

Bu karım tradutor Português

4,376 parallel translation
Çünkü bu bu karımın bilmesine asla gerek olmayan bir şey.
Porque isso... Isso é algo que a minha mulher nunca vai precisar de saber.
- Bu karım Alma. - Merhaba.
- Esta é a minha mulher, Alma.
Bu yüzde iki süt ile yüzde 98 sakinleştirici karışımı.
Tem 2 por cento de leite e 98 por cento de sedativos.
Evi Patrick alıyorsa bizim bu işten çıkarımız ne olacak?
'Se o Patrick vai ficar com a casa, nós vamos ficar com o quê? '
Anlaşılan gey ahalisinin bir takım hakları olmasını gerektiğini söylediğim için ortalık karışmış. Ki bu haklar ki "üreticilerimizin" bende olmasını istemedikleri haklardan.
Aparentemente, causei uma confusão por dizer que os gays merecem direitos que os outros não querem dar-me.
Dikkatli olun, gece boyunca tüm kokteylleri bu çubukla karıştıracağım!
Fiquem atentos, pelo resto da noite, vou estar a mexer os cocktails com ele!
Bence bu profile uyan biri var mı diye eski dosyaları karıştırsak iyi olur.
Acho que é melhor ver-mos nos casos antigos, ver se algo se encaixa.
Mal kayıtlarını karıştırıp bu evi sakladım ama bizi bulacaklar!
Tratei dos registos de propriedade e ocultei este local, mas eles irão encontrar-nos!
Bu panzehiri Raph için karışıtırmam lazım.
Preciso de fazer este antídoto para o Rafa.
Merak edip karıştırdığım için şeytanca bir dümen mi bu?
É um truque diabólico por parecer bisbilhoteiro quando chegaste?
Bundan 20 sene sonra 26 yaşındaki üçüncü karım bu konu hakkında soru sorduğunda...
Daqui a 20 anos, quando a minha 3ª mulher, de 26 anos, me perguntar sobre isto...
- Hodgins....... esmer şeker, sirke- - bu ne olduğunu belirleyemediğm bir karışım ve bunun ne olduğunu bildiğini umuyordum. Evet, biliyorum.
Mas há um componente que não identifiquei... e esperava que soubesses dizer-mo.
Bu karıların hepsi, bana bir et parçasıymışım gibi bakıyor.
Estas cabras olham para mim como se eu fosse um naco de carne.
Gerçi bu sabahki haline bakarsak çay vaktini çıkarırsan şaşıracağım.
Embora com a aparência que tinhas esta manhã... ficarei surpreendido se chegares à hora do chá. Bolas.
Sana bu iyiliği yapmasaydım karım kilidi değiştirirdi.
A minha mulher mudava a chave se soubesse que te recusei um favor.
Ben de üzerime alınmıyorum Bayan Morehouse. Ancak karımın annesini eve getireceğime yemin ettim. Bu konuda da kararlıyım.
Não me ofendi, Sra. Morehouse, mas jurei trazer a minha sogra para casa, e é isso que pretendo fazer.
Yaptığım şeyle gurur duymuyorum, ama bu dosyaların hepsi Vincent'ın karıştığı davalarla ilgili.
Mas estes arquivos são todos os casos em que o Vincent esteve envolvido.
Bu, yaptığını haklı çıkarır mı?
Isso faz ser aceitável?
Bir ses çıkarırsan bu adamın karaciğerine,... delik açarım ve yavaş ölür.
Se der um pio, farei um buraco no fígado deste homem, e ele morrerá lentamente.
Bakalım seni ne tıklatıyor. geri çekil, karınca, Bu kaslar olmadan onunla mücadele etmek istemezsin.
Para trás, não queres encarar estes músculos.
Bu sefer aklım karışık değil.
Não estava confusa desta vez.
- Bu karısı mı?
Aquela é a esposa?
Ve tekrar soruyorum, bu işten benim çıkarım ne olacak?
E novamente, pergunto, o que ganho com isso?
Bu salgıyı etkisiz hale getirecek bir karışım yapacağız. Bu onu ne kadar kurbağa yerse yesin feromon salgılayamaz hale getirecek.
Fazemos uma solução que neutralize essa glândula, o que o impedirá de produzir feromonas, coma quantos sapos comer.
Mellie, hayatımızın bu aşaması, evlilik adı altında halkın desteğinden çıkar sağlamak, bitti.
Mellie, neste momento das nossas vidas, aumentar o apoio do povo como uma definição de casamento, está fora de questão.
Bu parayla 1 aylık mutfak masrafım çıkar... ya da 10 yıllık okul giderimiz... veya 10 tane kot pantolon...
Com essa quantidade, eu podia ter mantimentos para um mês ou pagar dez anos de mensalidades escolares ou comprar dez pares de jeans
Onlara önümüzdeki yıl boyunca bu madenden çıkarılacak her bir parçayı ve depoda ne kadar varsa tüm sülfürü satın alacağımı söyle.
Compro todo o enxofre que a mina produzir este ano. - E o que tiverem armazenado.
- Bu Papa'nın kafasını karıştıracağım.
Quero confundir este Papa.
Cıva fulminan ile barutun karışımından oluşan birincil patlayıcıyı anında yapmak zorunda kaldığınızda bu patlayıcı çok büyük C-4 patlayıcının ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayabilir.
Quando precisas de improvisar, um explosivo primário como fulminato de mercúrio misturado com pólvora gera a energia necessária para explodir um pedaço de C4. Contando que juntes os dois sem fazeres explodir as mãos.
Bu kesin karışım.
Essa marca, exactamente.
Görünüşe göre, karımın geçmişinin bu acıklı parçasını rakibimin bana karşı kullanması an meselesiydi.
Aparentemente, era só uma questão de tempo antes que o meu oponente usasse esse capítulo triste do passado da minha mulher contra mim.
Meksikalılar bu işe karışmak mı istiyor?
E os mexicanos querem entrar nisto?
- Bu hikayeden çıkarılacak bir ders var mı?
- Essa história tem uma moral?
Sıkarım bu elimi.
Aperto de mão a si mesmo.
Bu işe karıştığımı gerçekten düşünmüyor, değil mi?
Ele não pensa, de facto, que estou metida nisto, pois não?
Ben, karım ölünce sanmıştım ki bu kadar. Bitti demiştim.
Ben, quando a minha esposa morreu, pensei que estava tudo terminado para mim.
Hem bu işi yapabilmemin hem de önümüzdeki seneyi karımla İtalya'da geçirebilmemin bir yolu var mı?
- Há alguma hipótese de eu puder fazer isto e passar o próximo ano da minha vida em Itália, com a minha mulher? - Não É uma grande decisão.
Bu benim özel kafa dinlendirme karışımım.
É a minha pequena infusão medicinal.
Bunların hepsi bu akşam başladı, ve eğer milyon tane gerçeklik varsa, o gerçekliklerin hepsinde de ben karınla yattım.
Começou tudo esta noite e se existirem milhões de realidades, eu dormi com a tua mulher em todas elas.
Gün bitmeden bu işi hallet. Yoksa karını buraya çağırır ve onu diğer ailenle tanıştırırım.
Trata disso até ao fim do dia, ou trago a tua mulher aqui e apresento a tua outra família.
Tanrım, oğlunu da mı bu işe karıştırdın Doris?
Jesus, Doris, envolveste o teu filho nisto?
Eğer bu iş ortaya çıkarsa, karımın babası da emekli polistir yani...
Se isto se sabe... O meu sogro é um ex-polícia.
Hemşire Darby, bu sizi eski karımın bir adım önünde olmasını sağlar.
Enfermeira Darby, diria que isso a coloca à frente de minha ex.
Eğer Kafatası buna karıştıysa bu ya M.O.D.O.K.'un beyin değiştirme makinasıdır ya da bir çeşit hipnotizmadır.
Se o Caveira está envolvido... isso deve ser obra da máquina do M.O.D.O.K.! Ou alguma forma de hipnotismo.
Bu benim karım.
É a minha mulher.
Bu işe karıştığımı düşünmüyorsunuz değil mi?
Não acha que estou envolvido nisto, acha?
Çünkü bu, karımı aşağılardı Senatör.
Porque isto ia humilhar a minha mulher, Senador.
Çünkü burada durup karımı siken dallamayla konuşmamın tek sebebi bu.
Porque é só por isso que estou aqui a falar com o palerma que fodeu a minha mulher.
- Bu şeyle mi alakalı? Steven Linder'in müstakbel karısıyla mı alakalı?
É por causa da... suposta noiva do Steven Linder?
Bu eski karım Jackie.
- Você é casado!
- Hayır, bu diğer eski karım.
- Não, esta é a minha outra ex, ela é mãe dos gémeos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]