Bunlar sahte tradutor Português
173 parallel translation
Tam düşündüğüm gibi, bunlar sahte.
Tal como eu pensava, são falsos.
Bunlar sahte.
São falsificações.
Bunlar sahte, bu ikisi gerçekten bilip bilmediğimi test etmek için konulmuş.
Esses dois são falsos. Para ver se eu sei mesmo. Para me testarem.
Bunlar sahte.
Estes são falsos.
- Yani bunlar sahte mi?
- Achas que isso tem piada?
Bunlar SAHTE olmalı! "
Deve ser falso!
İyi de, bunlar sahte.
Não acredito, seria um investimento inútil.
Bunlar sahte. Taklit. Kalp para.
Estas notas são falsas.
Hayır, onları alamazsın. Bunlar sahte.
Nunca na vida!
Ama bunlar sahte, plastikten.
Não sei. São feitos de gesso.
Bunlar sahte.
São adulteradas.
Bunlar sahte.
Sao postiços.
Bunlar sahte bağlantılar.
São fios falsos.
- Pekala, bunlar sahte.
- São cópias.
Bunlar sahte.
Esses são falsos!
Bunlar sahte.
São inocentes.
FBI'a başvurmadılar, çünkü bunlar sahte çek değil.
Não ligaram porque não havia falsificação.
- Bunlar sahte.
São falsos!
Bunlar sahte.
São falsos!
Bunlar sahte!
São falsos!
Evet, bunlar sahte.
Troco só as páginas? - Sim, estas são falsas.
- tüm bunlar sahte. ben düzenledim.
- Isto é mentira. Eu inventei tudo.
- Bunlar sahte.
- São falsas.
Bunlar sahte.
São falsas.
Bunların sahte elmas olduğundan hiç şüphem yok.
Não há dúvida, são imitações de boa qualidade.
Başka köylerin de dağları, sahte patikaları ve zeki liderleri vardı... ancak bunlar o köyleri kurtaramadı.
Eles estão rodeados de montanhas, trilhos armadilhados e líderes inteligentes mas isso não os salvou.
- Sahte ihbar, bunlar olur.
- Falso alarme, acontece.
Bunların hepsi sahte.
São informações falsas.
Bunların hepsi sahte.
É falso.
"Bunlar senin yaptığın sahte paralar!"
São as notas falsificadas que o senhor faz!
- Alenen sahte bunlar!
- Que vergonha! - Vê-se logo que são falsas!
Bunlar sahte!
Isto são falsificações.
Bunların hepsi sahte.
São todas falsas. Essas são verdadeiras.
Şimdi de bunların bedelini ödüyorum... daha birçok şeyi yapma şansım olmayacak- - sigara içmek... sahte kimlik kullanmak.... saçıma küfür kazıtmak- -
Acho que agora estou a pagar o preço. Mas há tantas coisas que nunca vou ter a hipótese de fazer... Fumar um cigarro...
Bakın, yalan söylediğinizi sahte bir iddiada bulunduğunuzu kastetmiyorum. Ama ne yazık ki tüm bunlar bana saçmalık gibi geliyor.
Eu não estou a dizer que está a mentir... que está a ponto de fazer uma reclamação fraudulenta... mas desculpe-me se isto me soa... a um pouco de mentira.
Bekle. Bunların hepsi sahte hafıza aktarımları olamaz.
Não pode ser tudo implantação de falsas memórias.
Bunlar sahte.
- Por quem quer que seja.
Kolej profesörleri, milletvekilleri getirdiler ve bunları sahte gerçeklerle belirsiz fotoğraflarla ve bunlara inanan görgü tanıkları ile beslediler.
Convocaram professores, deputados, e deram-lhes factos fictícios, fotos esbatidas e testemunhas oculares para acreditarem.
Kahretsin bunlar sahte!
Putas de falsos!
Bunların sahte ya da işaretli para olabileceğini düşünmüştüm.
Receava que fosse falso ou marcado.
Bunlar aptalca, sahte bağrışmalar.
Não passa de um disparate pegado.
Sahte bunlar, koca bebek.
São falsos, tolo.
Bunların hepsi sahte.
Sem substância.
Bunların hepsi sahte efendim.
- São todos falsificações.
Niye biri bana sahte Kate Jones'u gönderip de bunları duymamı istesin?
Porque haveria alguém de enviar a falsa Kate Jones e querer que eu ouvisse isto?
- Bunlar sahte.
- São falsificações.
"Bırak yeminleri, sahte gözyaşlarını, pohpohlamayı, kalp katılaştı mı, bunların hiçbiri etkili olmaz" Bu dizeleri biliyor musunuz?
"Esquece as promessas, as lágrimas simuladas, os elogios" "Pois num coração endurecido, elas não têm acolhimento." Conhece estes versos?
Bunlar bir tür sahte şeyler olmalı.
Devem ser mutantes.
Bunların sahte olduğunu biliyorum. Tanışmamız, adam kaçırma hikayesi.
Sei que é tudo mentira : o assalto, o rapto, a cena toda.
Sahte hap işi olmasa bunların hiçbiri başıma gelmezdi.
Muay! Leva essa droga para venderes em Yai Lao's.
Alfie, tüm bunları, eski kız arkadaşıyla... vakit öldürmeden önce düşünmeliydi. 5 dolarlık sahte göğüsleri olanla.
Ele devia ter pensado nisso tudo antes de se enrolar com a antiga namorada, com aquelas mamas falsas de terceira escolha!
sahtekar 85
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
bunlara 19
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunlar benim 43
bunlar da ne 95
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunların 20
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunlar benim 43
bunlar da ne 95
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunların 20