Buraya gelirken tradutor Português
650 parallel translation
Baş kaldırı diye bir şey var. Buraya gelirken, iki şekilde terk edeceğimi biliyordum :
Pode me mandar à corte marcial, não voltarei a meus rapazes... para dizer que carregarão uma vassoura e uma pá novamente.
Majestelerinin buraya gelirken karşılaştığı hanım...
Assim como foi aquela rapariga que sua Majestade encontrou no caminho, Isso também foi outro imprevisto.
Beni çağırması için gönderdiğiniz adamı dinledikten sonra... buraya gelirken Morgan'ların oraya uğradım.
Depois de ter ouvido este tipo que mandou chamar-me, parei no "Morgan's", quando vinha para cá.
Buraya gelirken Todd'ların oradan geçtim.
Passei pelo rancho Todd no caminho.
Buraya gelirken oraya uğradım.
Parei lá quando vinha para aqui.
Çünkü burada sorun çıkaranlar, bir daha buraya gelirken, hayatlarını tehlikeye attıklarını bileceklerdir, bundan emin olun.
Em ultima hipótese, no caso de haver verdadeiros causadores de problemas, os mesmos serão informados que se entram na vila põem em risco as suas vidas.
Eşim, buraya gelirken, istekli olduğu için, bir yiyecek arabasını mükemmel bir şekilde sürdü.
A minha mulher conduziu um carroção quando viemos para cá e é perfeitamente capaz de conduzir outra no regresso.
Honey, buraya gelirken yelkenin sürekli açık mıydı?
Honey, usou a sua vela até aqui ao recife?
Buraya gelirken tüm rekorları kırdım.
Bati todos os recordes para aqui chegar.
Buraya gelirken bile kamyondan atlamaya çalıştı.
Até tentou sair do camião na vinda para aqui.
Buraya gelirken gördüm, dehşete düşmüşlerdi.
Eu os encontrei no caminho. Estavam apavorados.
Şimdi komik bir şey oldu... Olmalıydı... Buraya gelirken.
Devia haver uma coisa engraçada no caminho para cá.
Buraya gelirken kasabanın dışında yakaladılar onu.
Apanharam-no à saída da vila. Vinha a caminho desta mina.
Onunla beraber olmamı istedi. İki adamını Rock canyon'da ölü olarak bıraktım, buraya gelirken onları bulmuş olacak.
Ele não mentiria... virá assim que descobrir.
Geç kaldım özür dilerim, ama buraya gelirken, çok hoş bir şapka gördüm.
Desculpem o atraso, mas ao atravessar a cidade, vi um chapéu giríssimo.
Başlangıçtaki 14 kişiden sekizi indi, ikisi kalkış sırasında kaza yaptı... üçü buraya gelirken kaza yaptı, ve birisi de... İskoçya yolunda?
Dos 14 iniciais, oito aterraram, dois despenharam-se na descolagem, três despenharam-se durante a viagem, e um... está a caminho da Escócia?
- Kimse seni buraya gelirken gördü mü?
Ninguém te viu entrar? Ninguém.
- Buraya gelirken de topallıyordu.
- Já coxeava quando cá chegou.
Mesela buraya gelirken ona ne diyorsunuz, hiç bilmiyorum.
Nem sei como é que consegue organizar isto.
Buraya gelirken, aramızda ne olacağını düşündün?
O que é que pensavas que ia acontecer connosco quando vieste para cá?
Hayır, fakat buraya gelirken ( dönüş yolunda )
Bem, não, mas no caminho...
Buraya gelirken çok düşündüm ne getirsem acaba diye ve bunları getirdim.
Trouxe comigo uns presentes.
Buraya gelirken hiç bir şeyin yoktu, hatta kalıcı bir işin bile.
Chegaste aqui sem nada, nem sequer um trabalho fixo.
Bu gece arabayla buraya gelirken... bu işin başarıya ulaşacağını bildiğinden Aschenbach'ın içi rahattı.
A caminho de cá, no carro, o Aschenbach tinha quase a certeza de que tudo correria bem.
Buraya gelirken bir araba beni ezmek istedi!
A caminho daqui, uma viatura tentou atropelar-me.
Daha bu akşam, buraya gelirken yolda, hiçbir şeyin üzerinde olmayan bir şey gördüm.
Eu próprio, quando vinha para cá esta noite, vi uma coisa que não estava em cima de outra coisa de forma alguma.
Buraya gelirken nerden hangi yönden geldiğimi bulmak için yardımın gerek.
Se me ajudares a chegar onde... Para onde me dirigia.
- Buraya gelirken yeni arabanızı gördüm, Oh, mükemmel bir araba.
- A propósito, vi o seu carro novo. Aquilo é que é um automóvel.
Buraya gelirken bir şey fark ettiniz mi?
Vistes alguma coisa pelo caminho?
Nicky. Bu gece onu buraya gelirken hiç kimsenin görmediğini söyledi.
Nicky, ele disse que ninguém o viu entrar.
Buraya gelirken sevimli bir yaşlı beyle konuştum, Bay Ferguson...
Quando vinha para cá, encontrei um velhote muito simpático que trabalha numa das vossas estações de serviço.
Onu buraya gelirken gördüm!
Eu vi-o a vir para aqui.
Buraya gelirken keyifliydim. Ağlamamaya kararlıydım.
Pelo caminho, decidi que não iria chorar.
Buraya gelirken seninle yatmak hissine kapıldım. Bir şey hissedip hissetmeyeceğimi anlamak için.
Hoje queria fazer sexo contigo, para ver se sentia alguma coisa.
Görevliler New York'tan buraya gelirken Century Limited'de yüksek limitli oyun oynadığını söylüyor.
O cobrador diz que ele dirige jogo viciado no comboio, quando vem de New York.
Peşimizden geliyor. Buraya gelirken bu izler yoktu.
Quando nós passámos aqui, não havia sinais na vereda.
Kaptan, buraya gelirken gemisini fırtınadan kurtardığınızı söylüyor.
O Capitão diz que lhe salvou o navio durante a tempestade.
Gemide buraya gelirken, askerler ilk VC'yi kimin alacağı konusunda şaka yapıyorlardı.
No navio que me trouxe para cá, os tipos costumavam a brincar dizer quem seria o primeiro a conseguir uma dispensa.
Müfrezesinin buraya gelirken kaybolmasından korkuyor bari geri dönüp, ellerinden tuttuğumuz gibi buraya getirelim.
Ele tem medo que o pelotão se perca no caminho para aqui por isso temos de voltar e trazê-los de mão dada até aqui.
Buraya gelirken beni bazı askerler rahatsız etti.
Quando vinha para cá, fui molestado por alguns membros da tripulação,
Buraya gelirken ellerini benden çekemiyordu.
Não conseguia tirar-me as mãos de cima.
Buraya gelirken bizim evlerin oradan geçiliyor.
Há bocado, atravessámos a minha zona, para chegarmos aqui.
Buraya gelirken seninle yüzleşeceğim için bütün başımızdan geçenleri inceledim.
Na vinda para cá, pensei em todas as razões para te enfrentar assim.
Arabayla buraya gelirken tam iki hafta boyunca çok kötü şeyler yaşadık.
Passámos duas semanas infernais para chegar aqui.
İlk olarak, buraya gelirken küçük bir evin önünden geçtik.
Em primeiro lugar... Quando vínhamos para aqui passámos por uma pequena cabana.
Buraya gelirken gördüğümüz kamyonlar, tahliye içinmiş. Muhtemelen gelecek 24 saat içinde tahliye olacakmışız.
Os camiões são para a nossa evacuação, se calhar nas próximas 24 horas.
Buraya gelirken mürettebattan bazılarının tacizine uğradım.
Fui incomodado por alguns membros da tripulação.
Sizi buraya, ailenize gelirken gördüm ve size bunu getirdim.
Mas vi-o vir aqui visitar a sua família e comprei-lhe isto.
Dışarıdaki pisliklerin kokusu buraya kadar gelirken nasıl yemek yiyebiliyorsun?
Nós aqui sentados com o cheiro daqueles assassinos a entrar pela janela.
Ve biliyor musun, taksiye atlayıp, buraya davetsiz gelirken kusura bakmayacağınızı umut ettim.
Tive de me meter num táxi e de vir até cá na esperança de não ser um incómodo.
Bugün buraya gelirken onu takmak istedi.
Até o quis trazer hoje.
buraya gel 5102
buraya 1484
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya gelir misin 63
buraya kadarmış 49
buraya kadar 304
buraya gelin 820
buraya geldin 19
buraya neden geldin 73
buraya 1484
buraya gelecek 17
buraya bak 279
buraya gelir misin 63
buraya kadarmış 49
buraya kadar 304
buraya gelin 820
buraya geldin 19
buraya neden geldin 73