English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bütün gün

Bütün gün tradutor Português

7,385 parallel translation
Bütün gün kafamdan atamadım.
Tem-me estado a incomodar o dia todo.
Bütün Gün Oturup Yoga Donu Giyme Factory'de iş bulsam ya?
Porque é que não te arranjo trabalho na Fábrica de Estar Sentado O Dia Todo A Usar Calças de Yoga?
Şimdi yola çıkarsak yolda uyursunuz, yarın bütün gün bizim olur.
Se partirmos já, dormem no caminho e passamos lá o dia todo amanhã.
Evvet, eskiden bütün gün boyunca suyunuzu yakmaya çalışırdınız ama hiçbirşey olmazdı.
Era assim. Tu podias tentar queimar a água o dia todo, e não acontecia nada.
Herkes bütün gün onun yanında değildi.
Nem todos estavam com ele todos os dias.
Bütün gün burada oluruz.
- Ficamos aqui o dia todo.
Herhâlde bütün gün oturup kafa yapmaktan hemoroit olmuşlardır.
O que devem ter apanhado por ficarem sentados, drogados, o dia todo.
Bütün gün neler yaptığını bana anlatmadın.
Tu ainda não me disseste o que estiveste a fazer o dia todo.
Stewie'ye sen göz kulak olacaksın ve onu bütün gün televizyonun önünde oturtmanı istemiyorum.
Vais tomar conta do Stewie e não quero que fiques todo o dia com ele a ver televisão.
- Bütün gün yoksunuz yani!
Isso é o dia todo!
Bütün gün bankada olacağım.
Vou estar no banco todo o dia.
Bütün gün üzgünüm desen de elimde hiçbir şey olmayacak!
Um monte de desculpas não irão resolver nada!
Buna bütün gün devam edebiliriz.
Podemos fazer isto o dia todo.
Peki, bütün gün oyalanamayız.
Bem... não temos o dia todo.
- Aslına bakarsan bütün gün evde duran, sıradan suratlı ev hanımı gibi biri olmak istemiyorum.
- Eu não quero me tornar... - Numa dona de casa com um rosto normal.
Bütün gün acayip davrandın.
Andaste todo dia estranha.
Bütün gün ordalardı.
É só uma questão de tempo.
Bütün gün kimseyle bu konuda konuşmamam gerekiyor.
Não posso falar com ninguém sobre isto.
Bütün gün çok sessizdin.
Esteve muito calado o dia todo. - Estive?
Bütün gün çok sessizdin.
Estiveste muito calada o dia todo.
Bütün gün orada duruyorlardı.
Estiveram aqui o dia todo.
Bütün gün uyuyabilirim.
- Vou dormir o dia todo.
Bütün gün benim bahçedeydim, daha yeni geldim.
Estivo no loteamento toda a tarde, acabei de voltar.
- Bütün gün dışarıda olacak.
- Já não volta hoje.
- Hayır, bütün gün benimleydi!
- Eu não fiz nada! Juro!
- Kelly bütün gün ortalarda yoktu.
- A Kelly está desaparecida.
Bütün gün vajina aklımdaydı zaten.
Eu apanhei a vagina o dia todo.
Bütün gün alışveriş yapmanı tüm akşam da sevişmeni istiyorum.
Quero-te a fazer compras o dia todo e a fornicar a noite toda.
Herkese hediye aldığımı biliyorum ama dün bütün gün Midtown'da hediye aradım ancak güzel bir şey bulamadım.
Sei que todos receberam algo, mas ontem passei o dia às compras no centro e não tive sorte nenhuma.
Bütün gün ayaklarınızı uzatıp yatacağınızı mı?
Que passaria o dia todo de barriga para o ar?
Kafan bütün gün taSin altinda miydi?
Estiveste o dia todo debaixo de uma pedra?
Bütün gün uyumasan sen de bilirdin.
Sabias disso se não dormisses todo o dia.
- Bütün gün nerdeydin?
Que não te contei, Ryan.
Bütün gün oturuyorum öyle.
Apenas fico por aí todo o dia.
Bütün gün televizyon izliyorsun.
Passas o dia a ver televisão.
Bütün gün odandan dışarı çıkmayıp, kendine acıyacak mısın?
Ficaste no teu quarto a lastimar-te o dia todo?
Bütün gün battiniye üstünde oturmak istiyorum.
Quero sentar-me num cobertor durante todo o dia.
Bütün gün onunla olduğunu biliyordum ve olay anında da onlarlasındır diye düşündüm.
Sabia que estiveste com ele todo o dia e pensei que estivesses com eles quando aconteceu.
- Bütün gün evden çıkmadı.
Ele não saiu de casa todo o dia.
Belki eski sevgilini bütün gün internetten takip etmeye bir son verirsen, gerçek görüşmelere de gidebilirsin.
Se parasses de perseguir o teu ex. todo o dia, talvez tivesses algumas entrevistas.
Umarım bütün gün kalmazlar, yoksa randevumuzu kaçırırız.
Espero que não fiquem o dia todo, ou faltamos ao nosso compromisso.
Bütün her şey dava açmak için rüşvet aldığın o dava belgesi ile ofisime geldiğin gün başladı.
Tudo começou quando entraste no meu escritório com uma ação que te subornaram a criar.
Ayrıca bütün gün yatakta siftinmemesi konusunda uyardılar. Gel buyur.
E irão apanhá-lo.
Vardiyalı yapıyoruz. Bir akıllı sen misin de bütün gün televizyon izleyeceksin?
Como disse, podes ir.
Bütün gün kızın yanındalar.
Mas não posso responder pelos meus rapazes.
Bütün gün bir şey içmedin.
Não bebeste nada o dia todo.
Randy çalışır ve eve gidip video oyunları oynar ve uyumaya gider sonra kalkar ve bütün bunları her gün tekrarlar.
O Randy trabalha, vai para casa e joga videogames. Ele vai para a cama, acorda, e faz tudo igual no dia a seguir.
Hayır, bütün gün randevularım var.
Não, tenho reuniões o dia todo.
Bütün bunların sebebi, 2049 yılında bir gün,... hepsi yıldızlara gitme fikrinden vazgeçmişken,... aşağı değil, yukarı bakmalarına sebep olan bir şey oldu.
E consegue fazer tudo isso porque, um dia, em 2049, quando tinha deixado de pensar em alcançar as estrelas, aconteceu algo que a fez olhar para cima, não para baixo.
Suratım bütün gün bunu yapmaktan ağrıyor.
Tenho a cara dorida por fazer esta careta o dia todo.
Bütün o zaman boyunca sadece tek bir gün yazılmamış.
Em todo esse tempo só há um dia sem registo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]