English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Daha mı

Daha mı tradutor Português

101,297 parallel translation
Yok daha neler amına koyayım!
Isto é uma treta!
Biraz daha derinlemesine baktım.
Pesquisei um pouco mais.
Lonnie daha emin adım ilerliyor güvenli yoldan şaşmıyor.
O Lonnie optou pelo caminho seguro.
Bacak kıllarım daha az çıkıyor.
Os pelos das pernas enfraqueceram.
Şu vitaminlerden daha var mı?
Tens mais daquelas vitaminas?
Bize göre, bu cehennemi biraz daha az cehenneme benzetmek için tek şansımız bu.
Esta é a nossa única oportunidade para tornar este lugar infernal em algo menos parecido com um inferno.
Bize daha iyi yemek, daha kaliteli üniforma lazım.
Precisamos de comida melhor. Uniformes melhores.
Clementine, üzgünüm seni daha önce tanıyamadım.
Clementine, peço desculpa não te ter reconhecido mais cedo.
NYPD'ye istediğini söyle, ama eğer seni bir daha yakalarsam... seni içeri tıkacağım.
Diz à Polícia de Nova Iorque aquilo que quiseres, mas... se te apanhar outra vez, irei prender-te.
- Güzel. - Pekala, seni daha sonra yakalarım.
- Muito bem, vejo-te mais tarde.
Soru, sence ben daha çok bir Goofus muyum yoksa Gallant mı?
Pergunta : Achas que sou mais "Goofus" ou "Gallant"?
Daha önce hiç Kader Mızrağı'nı duymuş muydunuz?
Algum dos cavalheiros já ouviu falar na Lança do Destino?
Korkarım ki daha fazla bekleyemez.
Temo que ela não possa esperar muito mais tempo.
- Bir adım daha atma.
- Não dês mais nenhum passo.
- Daha önce hiç Kader Mızrağı'nı duymuş muydunuz?
Algum de vocês cavalheiros já ouviu falar da Lança do Destino?
- Daha da iyisi Gideon ellinde mızrak parçasının son konumu var mı?
Melhor ainda, Gideon, sabes da última posição do fragmento?
Daha önce hiç Kader Mızrağı'nı duymuş muydunuz?
Algum de vós cavalheiros ouviu falar da Lança do Destino?
Hayır, JSA eğer Rip'in onları bıraktığı yeri bilmezlerse mızrağın daha güvende olacağını düşünmüş.
- o meu avô acabou? - Não, a SJA achou que os pedaços da Lança estariam mais seguras se eles não soubessem onde o Rip os iria deixar.
Hadi bir daha yapalım.
Vamos repetir.
Burada daha fazla kalmayacağım.
Não ficarei aqui muito mais tempo.
Bana sonra bağır, daha büyük sorunlarımız var.
Grita comigo depois. Temos problemas mais graves.
Daha ne kadar süre burada kalacağım?
Então... quanto tempo é que ficarei aqui?
Yani, daha yeni başladığım gazetecilik kariyerim var.
Quer dizer, tenho a minha carreira de jornalista que acabei de começar.
Daha bu sabah yapmıştım, pek önemli değil.
- Fi-los hoje de manhã. Não é nada de mais.
O büyük planları yaptım çünkü günün daha özel olmasını istedim.
Acho que fiz aqueles grandes planos porque queria que o dia fosse mais do que especial.
Bak, bazen hayatımızda bir kısım gerçekten karıştığında başkasına gerekenden daha fazla dikkat ederiz.
Ouve... às vezes, sabes... na nossa vida quando uma parte é deveras confusa... tendemos a... focalizar demasiada atenção do que necessário na outra parte.
Bu sefer sadece bir alıntıdan daha fazlasına ihtiyacımız var.
Desta vez precisamos de mais do que, apenas, uma citação.
Suçlu olmadığım halde beni daha çok suçlu gösteriyor.
Faz-me parecer muito mais culpada, quando não sou.
Öyleyse siz beylere daha sert bir şey ısmarlayayım, olur mu?
Então, porque é que eu não... ofereceu aos cavalheiros algo... algo mais forte?
Sevgililer Günü için bize Saxon's'tan yer ayırttım. Hellgrammitlere yeşillik yedirmek bundan daha kolaydır.
Algo que, no Dia de São Valentim, é mais difícil que obrigar um "Hellgrammite" a comer verduras, então...
Daha önce hiç yapmamıştım.
Isso é uma novidade para mim.
Sence de biraz ağırdan alsak daha iyi olmaz mı?
Vamos voltar... O que é que te parece se formos... Com calma?
Zayıflıklarını biliyorum, ve burada... sizlerle gezegenimizi daha güvenli hale getirmek için çalışacağım.
Conheço as fraquezas deles. E estou aqui... para trabalhar convosco de forma a tornar este planeta mais seguro.
Seni bir daha göremeyeceğimi sandım dostum.
Pensei que nunca mais te fosse ver outra vez, meu amigo.
Bence biraz daha fazla içeceğe ihtiyacımız var.
- Acho que precisamos de mais bebidas. - Está bem.
Daha fazla kaynağa ihtiyacım olduğunu söylüyor.
- Diz que preciso de mais fontes.
Ya da daha iyisi bir tane ben yaparım.
Ou posso fazer algo melhor.
Ve birlikte olalım ya da olmayalım, onun yakınında olmak, beni daha iyi biri yapıyor. Olmak istediğim kişiyi olmamı sağlıyor.
E estejamos juntos ou não, a presença dela torna-me melhor, faz-me ser a pessoa que quero ser.
- Neymiş? - Seninle daha çok zamanım var.
- Ficar mais tempo contigo.
Ve ben daha fazla iş için yazıldım, değil mi?
E acabei de me dar mais trabalho, não foi? Está bem.
Neden krallığımızı önceden olduğundan daha iyi yeniden inşa etmiyoruz.
Porque não reconstruir o nosso reino melhor do que era?
Sadece bugünden sonra gerçekten seni bir daha göremeyeceğimi sandım.
Pensei que nunca mais te iria ver. Depois de hoje.
Bir daha çıktığımızda yöntemlerimi hafifletirim.
Vou controlar melhor os meus instintos da próxima vez.
Keşke daha fazla yardım edebilseydim.
Gostava de poder fazer mais para ajudar.
Ve böyle muhabirlere daha çok ihtiyacımız var.
E precisamos de mais jornalistas assim.
Babamı hapisten kurtarmadın mı daha?
- Já libertaste o meu pai da prisão?
- Sence daha fazlası saldırır mı?
Achas que outros poderão atacar?
Daha bir yıl geçmeden halkımızı köleleştirdiler.
Ao fim de um ano, eles tinham escravizado o meu povo.
- Biraz daha zaman lazım Başkan Hanım.
Sra. Presidente, preciso de mais tempo.
Yara bandını söküp alarak uzun vadede onlara iyilik yapmış olursun. Onları sonuca ve yapmaları gereken şeye bir adım daha yaklaştırırsın.
Faz-lhes um favor a longo prazo e arranca o penso de uma só vez, assim encaminha-los para o que deviam estar a fazer.
Daha fazla param olsa daha fazla hisse bile alırdım.
- E até comprava mais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]