Değilmiş tradutor Português
7,388 parallel translation
Yanında değilmiş.
Ele não estava lá.
Raza yaratık falan değilmiş.
Afinal, "The Raza" não é uma raça de extraterrestres.
Ne yazık ki, evi boşaltmazlarsa satmaları mümkün değilmiş.
Infelizmente, eles não vendem sem desocupar a propriedade.
Senin Lobos'u öldürme planlarından bahsetti. Seninle aynı fikirde değilmiş.
Diz que sugeriste matar o Lobos e que não alinha.
Sanırım otoriteyle ilişkisi pek iyi değilmiş.
Imagino que relação dele com as autoridades era muito má.
- Değilmiş anlaşılan.
Aparentemente, não.
Herkes değilmiş anlaşılan.
Bem, obviamente não toda a gente.
- Demek ki 20 yaşından büyük değilmiş.
Então, ela nem sequer tinha 20 anos. Então, isso significa que ela não pode ser...
Bu yeterli değilmiş gibi, Graboid'ler Shrieker adını verdiğimiz üç çirkin yavru doğurur.
Como se não bastasse, dão à luz três crias horríveis a que chamamos "Shriekers".
Ne bileyim, arkadaşım Nancy geçen anlatıyordu da babası hep gece geç saatlere kadar çalıştığını söylüyormuş sonra bir gece, annesi ofisine gitmiş ama adam orada değilmiş.
Eu não sei, a minha amiga Nancy estava a contar-me como o pai dela dizia que trabalhava até tarde, mas depois, uma noite, a mãe foi até ao escritório e ele não estava lá.
- Ne oldu? - Annem değilmiş.
O que se passa?
- Annem, annem değilmiş.
Minha mãe... Ela não é minha mãe!
Hiç öyle radikal falan değilmiş.
Ele não era nenhum radical.
Sağlığın yerinde değilmiş gibi konuşuyorsun.
Isso não é saudável.
Meğerse katilimiz Morris değilmiş.
O Morris não é o nosso assassino, afinal de contas.
Akbaba yumurtasının hayatta olması pek mümkün değilmiş ama ben arayınca düşük görüntüleme sayısına uyandılar ve bugün kameraları çıkarmaya karar verdiler.
Mas o telefonema chamou a atenção para o número de visualizações, e eles decidiram retirar as câmaras, hoje.
Büyüleyici değilmiş gibi davranma.
Não ajas como se não fosse mágico.
Çok kötü değilmiş. Daha kötülerini görmüştük öyle değil mi?
Não está muito mau, já vimos pior que isso, não?
Bunlar değilmiş.
Não são eles.
- Sandığım kişi değilmiş.
Ela não era a pessoa que eu pensava...
- Kazın ayağı öyle değilmiş.
E não foi o caso.
Besbelli böyle düşünen bir tek o değilmiş.
Aparentemente ele não é o único a pensar assim.
Değilmiş anlaşılan.
Aparentemente não.
Şeytan'ın ona bunu yapmasını söylediğini iddia etmiş çünkü hak ettiği bakire gelin o değilmiş.
Ele alega que o Diabo mandou matá-la, porque não seria a virgem que ele merecia.
- Öyle değilmiş.
- Parece que não.
Çok sevimliydi, ve bunun farkında değilmiş gibi davranırdı.
Ele era muito giro, mas parecia não ter consciência disso.
O kadar da kötü değilmiş.
Não foi assim tão mau.
Belli ki değilmiş.
Claramente não era.
Mücevhercideki, Kasper değilmiş.
A joalharia, não foi o Kasper.
Kuzenlerden biri sanmıştım ama meğerse değilmiş.
Achei que era um primo, mas parece que não é.
İncelik, güçlü olduğun nokta değilmiş.
Vejo que a subtileza não é o teu forte.
Alüminyum folyo gibi. Ama alüminyum folyo değilmiş.
Acontece que não era nenhum papel laminado.
Görünüşe göre Gümüş Kız'ımız sadece dıştan gümüş değilmiş.
Parece que a nossa garota de prata tinha mais do que prata por fora.
Bu işe bulaşan tek kişi o değilmiş.
Essa não é a única pessoa com quem ela estava envolvido.
- Bu benim limuzinim değilmiş ya!
Esta não é a minha limusine!
Görünen o ki Calvin'in adı Calvin değilmiş.
Acontece que o nome do Calvin não é Calvin.
- Öyle değilmiş gibi.
O tanas é que não tem!
Her zamanki koruması Reggie Fitzwilliam değilmiş.
Não era o seu segurança habitual, Reggie Fitzwilliam.
Sinyal verici değilmiş.
Não era um sinalizador.
Bu şarkı fena değilmiş.
Esta música não é má.
Hayal ettiğim gibi değilmiş.
Não é como eu imaginava.
Yani yıllarca Silas'ın arazisini Thomas Hodges'un yaktığını düşünmüştük ama görünen o ki kundakçılık Solloway için yeterince ilginç değilmiş.
Estes anos todos, achámos que o Thomas Hodges queimou a terra do Silas.
Tabii ki de durum bu değilmiş.
Deve ser isso. " Como é lógico, não era o caso.
Bu kişisel bilgileri insanları kontrol etmek için, istediğini yaptırmak için Scientology'e karşı konuşmalarını durdurmak için kullanmak aslında şantaj değilmiş, çünkü para istemiyormuşsun.
Hubbard está a treinar estas pessoas do Depto. de Assuntos Especiais onde fala sobre usar informação particular para levar alguém a fazer o que queremos e a impedi-los de falar contra a Cientologia, não é chantagem porque não estamos a pedir dinheiro.
Annem olduğu konusunda emindim ama değilmiş.
Tinha quase a certeza que era a minha mãe, mas não é.
Muhalif falan değilmiş, düpedüz casus bu adam.
Ele não era nenhum dissidente. Era um espião russo.
Kurbanlara ait değilmiş.
Não é de nenhuma das vítimas, mas...
Ortaya çıktı ki cinayet silahı Lucas Reem'in kemiklerinden yapılan tek bıçak değilmiş.
Portanto, verifica-se que a arma do crime não é a única faca feita a partir dos ossos do Lucas Reem.
Değilmiş galiba.
Parece que não.
Kafiyeli değilmiş.
Não rima.
Anlasilan birinci el degilmis.
E... Acontece que ela não é novinha em folha.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32