Dolar mı tradutor Português
8,270 parallel translation
Biletler 25.000 dolar mı tutuyor?
- Bolas! Os bilhetes custam 25 mil?
600 insanın bir teneke kutuda anlaşamayacağını kanıtlamak için harcanan milyarlarca dolar mı?
Biliões de dólares para provar que 600 pessoas numa lata não se vão dar bem?
100 dolar mı?
100 dólares?
50 dolar mı?
- Aqui vamos nós.
Bir bilardo oyunu için beş bin dolar mı?
- Cinco mil por um jogo de bilhar?
1200 dolar mı?
O que é isto? 1200 dólares?
Bu ne yahu? 50 dolar mı?
O que é isto?
200 bin dolar mı?
200 mil dólares?
Ortaklarımla birlikte hak ettiğim 10 milyon doları alıp kendi mekanımızı kuracağız.
Os meus parceiros e eu apanhamos os 10 milhões que mereço e construir a nossa própria sede.
Ama oraya ses yalıtımı yaptırmak için altı bin dolar harcamış.
Mas por alguma razão gastou 6 mil dólares para o deixar à prova de som.
Bitcoins'de Papa Legba'nın gerçek kişiliğini gizli tutmak için yarım milyon dolar istedi.
Pediu meio milhão em moeda virtual para não revelar a identidade de Papa Legba.
Ronald Danzer'ın evinin önündeyim. Büyük saadet zincirinde yatırımcıları yarım milyar dolar borçlandıran adam.
Estou em frente da casa de Ronald Danzer, o homem que burlou investidores em 500 milhões de dólares.
47 dolar mı?
47 dólares?
Ne gerek var ki? Birkaç bin dolar için niye Falcone'a bulaşalım?
De que adianta por uns milhares de dólares?
Vergiler, sosyal güvenlik ve sağlık sigortasını düştükten sonra haftalığım 206.03 dolar oluyor.
Depois de taxas, seguro e plano de saúde, sobram-me US $ 206,03 para passar a semana.
Bir ağır sıklet unvanı ve birkaç dolar halkımın, özgürlüğü için ne işe yarayacak?
O que raios valem um título de pesos-pesados e alguns dólares comparados com a liberdade do meu povo?
3 dolar filan kazandığımı biliyorsunuz değil mi?
Sabes que eu ganho, tipo, 3 euros, certo?
9-10 bin dolar sanırım.
9 ou 10 mil dólares, imagino.
Sanırım bir milyon doları kendime vermek zorunda kalacağım.
Parece que vou ter de dar o milhão de dólares a mim próprio.
Bir saat içinde işaretsiz destelerle 10 milyon Dolar teslim edilmesini istiyoruz yoksa bir rehineyi vururum ve onları gemiden atarım.
Queremos 10 milhões em notas não marcadas entregues dentro de uma hora, ou disparo num refém e atiro-o ao mar.
- Lüks odalarımız 200 dolar.
A suíte custa 200 dólares.
On beş dolar borç verebilecek var mı?
Quem me empresta 15 dólares?
Acenta bu tabelaya 1887 dolar harcayınca bayağı delirdi. O kızlara sarılıp şöyle demek istedim. "Suratını temizle, okula geri dön, canım."
Queria abraçá-las e dizer : "limpa a cara e volta para a escola".
- Önümüzdeki 5 dakikada internetinizi tamir edebilirsem 3 bin dolar alacağımı söyleyen bir mesaj aldım.
- Sim? - Recebi um SMS, davam-me 3 mil se eu reparasse a sua Internet em cinco minutos.
Bana bunu almamı ve yok etmemi söyledi, bende yaptım. Yani, bana 50 dolar verdi.
Mandou-me levá-lo e queimá-lo, foi o que fiz, ela deu-me 50 dólares.
O halde... 300 dolar vermeye hazırım.
Bem, então... Estou preparado para oferecer-te... 300 dólares.
50 bin dolar istiyorlar, -... yoksa bütün dosyalarımızı 71 saat içinde kaybedermişiz.
Estão a pedir 50 mil dólares ou perderemos tudo dentro de 71 horas.
Evet. 50 bin dolar ödeme yaptım ve hâlâ şifre kırıcı kodun e-mailime gelmesini bekliyorum.
- Sim. Paguei 50 mil dólares e ainda estou à espera do e-mail com a chave de descodificação.
Bir haftada 1500 dolarım oldu.
PODEMO-NOS ENCONTRAR?
Cece, senden borç aldığım yirmi doları buldum. Yatak odamda.
Cece, tenho os 20 dólares que te devo no quarto.
Rex çaldığım her doları vermezsem beni öldüreceğini söyledi.
O Rex disse que me matava se não lhe desse cada dólar que roubei.
Mombasa Kartelinin, yıl başına yaptığı kaçakçılıktan 1 milyar dolar kazandığı tahmin ediliyor Fildişi Sahillerinden yasa dışı ithal yaparak egzotik hayvanları kocakarı ilacı yapımında kullanıyorlar.
O Cartel Mombaça faz mil milhões de dólares em contrabando, por ano, desde marfim e peles à importação ilegal de animais exóticos e remédios tradicionais.
Kırk dolarımız var.
Temos 40 dólares.
On beş bin dolara başvuralım diyorum. Bir yüz doların kokusunu neredeyse almıştım.
Estivemos tão perto que quase cheirei as notas de 100.
Max bir doların var mı?
Max, tens um dólar?
Sende on bin dolar için bozukluk var mı?
Tens troco de 10 mil?
Dolarımı yedi ve karbonhidratlarımı vermedi.
Engoliu o meu dólar e não me deu os meus hidratos de carbono.
Conrad hesabımızdan 5 milyon dolar aldığımı bilmiyor.
O Conrad não sabe que levantei 5 milhões de dólares da nossa conta.
Buradaki aylık masrafım 30 bin dolar,... bu da demek oluyor ki günde 1000 dolar kazanmam gerek.
As minhas despesas neste sítio chegam aos 30 mil dólares por mês. O que quer dizer, dê lá por onde der, tenho de fazer mil dólares por dia. Já abri falência algumas vezes.
Ben de 16 yaşındayken bir bankayı hackledim ve 2.500 dolar çaldım sonra da kaçtım.
Quando eu tinha 16 anos, hackeei um banco, roubei 25000 dólares e fugi.
Naomi'nin Akademik Dekatlon Ekibi, merkezdeki finallere katıImayı başardı benim de seyahat masrafları için 1,500 dolar bulmam lazım.
A equipa de decatlo académico da Naomi chegou às finais em Washington. E eu preciso de arranjar 1500 dólares para as despesas com a viagem.
Eğer bu herifi iş başında yakalayabilirsem, tutuklattırıp... -... temiz 2000 dolar alırım.
Está bem, se o puder seguir ou localizar a atravessar a fronteira estadual posso prendê-lo e receber 2 mil dólares.
Geçen yıl 8 dolar topladım ve BuzzFeed'in e-makalesinde yer aldım.
No ano passado, eu angariei oito dólares e entrei numa lista do BuzzFeed.
Başarısız birinden 500 dolar kazandım.
Ganhei 500 dólares a um autêntico perdedor.
Daha 2 hafta önce Vegas'ta 2 bin dolar kazandım.
Ganhei mil dólares em Las Vegas há duas semanas.
Major Imperative adlı bir ata 10 bin dolar yatırdım.
Apostei 10 mil dólares num cavalo, Imperativo Maior.
Tamam, pazarlık taban fiyatından yapayım, 750 dolar.
Bem, hoje está pelo preço único de 750 dólares.
750 dolar mı?
Está maluco?
200 bin dolar için 4 milyon dolarlık hisseyi size sattığını mı söylüyorsunuz?
Está a dizer-me que ele trocou 4 milhões de dólares por 200 mil dólares?
Kasamda on bin dolarım var, onu alın ve kimseyi öldürmeyin tamam mı?
Há 10 mil dólares no cofre, leva e não mates ninguém.
Sen şu çok sevdiğin daha iyi tekerlekleri tak ve ücreti de 500 dolar düşür, anlaşalım.
Fazemos assim, porque não põe as jantes que tanto gosta, faz um desconto de 500 dólares e fechamos negócio.