Duymadım tradutor Português
8,216 parallel translation
Daha önce hiç duymadım.
Nunca ouvi falar deles.
- Senden hiçbir şey duymadım!
- Nada que o senhor me tenha dito!
Gizlice yaklaştı muhtemelen çünkü onu duymadım.
Muito sub-reptícia, possivelmente, porque não a ouvi entrar.
Hiçbir şey duymadım...
Não ouvi nada.
Yemin ederim bir şey duymadım!
Juro que não ouvi nada.
Daha önce hiç kız kardeşe ihtiyaç duymadım.
Eu nunca... Nunca precisei de uma irmã.
Tam olarak duymadım yani.
Não ouvi completamente.
- Hiç duymadım.
- Nunca precisei.
Ben duymadım.
Não que eu saiba.
Patron, bu şirket adamlarından hâlâ sosyal yardımlarla ilgili bir şey duymadım.
Chefe? Os empresários ainda não disseram nada sobre os nossos benefícios.
Ben bir şey duymadım.
Não soube de nada.
- Öyle bir şey duymadım ama canım.
Não ouvi qualquer ironia, docinho.
Minibüsümüz var, 5 dakika falan oldu hâlâ kimsenin çığlık falan attığını duymadım.
Nós saímos da carrinha há cinco minutos e ainda não ouvi ninguém a gritar.
Hiç birşey duymadım.
Não ouvi nada.
- Hiç duymadım.
- Nunca ouvi falar.
yapma gereği de duymadım.
Nunca precisei de treinar um único dia na minha vida.
- Hiç öyle bir kanun duymadım.
Nunca ouvi falar dessas leis.
Patlamadan beri halüsinasyon görmedim veya sesler duymadım.
Não tive quaisquer alucinações nem ouvi qualquer voz desde a explosão.
Bu insanların daha önce adını bile duymadım.
- Nunca ouvi falar destas pessoas.
- Neredeyse 5 gündür telefonda babamı görmedim ve annemin bana "küçük kızım" dediğini duymadım.
Bem, não tenho visto o meu pai ao telefone nem ouço a minha mãe a chamar-me "a minha menina" há quase cinco dias.
Gidene kadar konuşup durdu ama tek kelimesini bile duymadım.
Falou o tempo todo, mas não ouvi uma palavra.
Eve geldiğini duymadım.
Não dei por teres chegado.
Ben bir şey duymadım.
Não ouvi nada sobre isso.
Adını hiç duymadım.
Nunca ouvi falar dele.
Hayır, duymadım.
Não, não ouvi.
- Ben bir şey yokmuş gibi duymadım.
Bem, não parecia ser nada.
Paramı boşa harcadım diyeni duymadım.
Nunca nenhum disse que não tinha valido a pena o dinheiro.
Bana uğursuz olduğumu söyleyen bir ses duymadım ama yine de hep benim suçum olduğuna inanmıştım.
Não ouvi nenhuma voz a dizer que eu estava amaldiçoada, mas também achei que a culpa era minha.
Bir köprüden veya tünelden geçtiğimizi duymadım.
Não ouvi passarmos sobre nenhuma ponte ou um túnel.
Duymadınız mı?
Não ouviram?
- Patronun söylediğini duymadın mı?
Não ouviste o que o chefe disse?
Duymadın mı?
Não o ouviste dizer isso?
Beni duymadın mı amına koyayım?
Não me ouviste, caralho?
Vietnam diye bir yer duymadın mı?
Já alguma vês ouviste falar de um lugarzinho chamado Vietname?
ETA'yı hiç duymadınız mı?
Nunca ouviu falar deles?
Beni duymadınız mı?
Não ouviram?
Dün gece Spencer'ın ne dediğini kimse duymadı mı?
Ninguém ouviu o que aquele sacana do Spencer disse ontem à noite?
Uyku saati falan dedim, duymadın mı?
Não me ouviste dizer que vou dormir uma sesta?
Duymadınız mı? Hayır.
Oh, não.
Ben bir şey duymadım.
Não ouvi nada.
Duymadınız mı?
Ouviram-me?
Duymadınız mı?
Ouviram o homem.
Profesör Duncan'dan bir şeyler duymadın mı?
Não houve segredos do Professor Duncan?
Hiç duymadığım kelimeler.
São palavras que nunca ouvi. Obrigada.
- Gurur duymadığım bir şey.
- Não estou orgulhosa.
Duymadın herhalde ama bugün bir yakınım öldü.
Provavelmente não sabes, mas alguém próximo a mim morreu hoje.
- Adamları duymadın mı?
- Ouviste-os?
Çağırdığımı duymadın mı?
Não me ouviste a chamar?
Azıcık bile olsa kıskançlık duymadın mı?
Não sentiste nem uma pontinha de ciúmes?
Duymadın mı?
O quê?
Hepimiz gurur duymadığımız şeyler yaptık.
Todos fizemos coisas das quais não nos orgulhamos.