Duymadın mı tradutor Português
3,782 parallel translation
Beni duymadın mı?
Não me ouviste?
- Duymadın mı?
- Não soube?
Beni duymadın mı, Çinli?
Não me ouviste, chinês?
Sabahın aydınlık saatlerinde fener yakıp sonra da pazara koşarak hiç durmadan "Tanrıyı arıyorum", "Tanrıyı arıyorum!" diye bağıran deli adamı duymadın mı hiç?
Não ouviu falar daquele indivíduo maluco... que acendeu a lanterna numa manhã clara, em seguida, correu para o mercado... E continuamente gritou : "Estou à procura de Deus!"
Duymadın mı?
Não sabes das notícias?
Duymadın mı?
Não ouviste?
- Hiç duymadın mı?
- É pois.
- Telefonu duymadın mı?
Não ouviste o telefone?
Güneş süpernovasının tüm ırkımızı yok ettiğini duymadın mı?
Não ouviu que o Sol se transformou numa super-nova e destruiu a nossa raça inteira?
Telsizimi duymadın mı?
Não ouviram o rádio?
Dediklerimi duymadın mı?
Perdeste o que eu disse.
Duymadın mı?
Não ouvis-te?
Bütün gece buradaydın ve onları duymadın mı?
Estavas aqui a noite toda e não ouviste nada?
- Beni duymadın mı?
- Não me ouviste?
Johnson'ı duymadın mı?
Ouvis-te o Johnson?
Ne yani, bu lafı hiç duymadın mı?
O quê, nunca ouviste isto antes?
Duymadın mı?
Não ouviste aquilo?
Duymadın mı?
Não ouviu?
Hiç duymadın mı?
Nunca a tinhas ouvido?
YıIan yuvası diye bir şey duymadın mı?
Mas já ouviste falar de um ninho de cobras?
Trans yağı hiç duymadın mı?
Já ouviste falar de gorduras?
Beni duymadın mı, Poirot?
Não me ouviu, Poirot?
Sen duymadın mı?
Não a ouviste?
Ne dediğimi duymadın mı?
Não ouviste o que eu disse?
- Mesela kim? - Arne Carlos'u duymadın mı?
- Não ouviram falar de Arne e Carlos?
Beni duymadın mı? İyi işte.
Não ouviste o que eu disse?
- Bruce Lee'yi duymadın mı?
Nunca ouviste o Bruce Lee?
- Üstat, Lorenzo'nun dediğini duymadın mı?
- Mestre, não ouviste o Lorenzo? - Ouvi.
- Hakikaten hiç duymadın mı?
- Nunca ouviste falar?
Şu anda kesinlikle normalim. Duymadın mı? Hayır.
- Não.
Hey belki de bu adını daha önce hiç duymadığım Burce denen eleman Jcub'ın ruhsal durumunu anlamamızı sağlar ve belki de ne bileyim, Todd'u tamamen temize çıkaracak bir şey hatırlar.
Bem, se calhar este Bruce, de quem nunca ouvi falar pode dar-nos algumas dicas sobre como estava o Jcub e talvez sei lá, possa lembrar-se de alguma coisa que possa ilibar o Todd de uma vez por todas.
- Trevor. Üzgünüm, aradığını duymadım.
- Trevor, estamos desencontrados.
Adını hiç duymadım.
Nunca ouvir falar dele.
Adımızı duymuş olabilirsiniz. Duymadınız mı?
Talvez já tenha ouvido falar de nós?
Duymadınız mı?
Vocês não ouviram?
Şu atasözünü duymadın mı?
Nunca ouviste o ditado :
Gidin dediğimi duymadınız mı?
Ouviram o que eu disse?
X Kampını hiç duymadım efendim.
Nunca ouvi falar do Camp X, senhor.
Warp gücünü geliştirdiğimizden beri kimseyi dondurma ihtiyacı duymadık bu da buradaki arkadaşımızın en ilginç özelliğini açıklıyor.
Deixamos de congelar quando apareceu a capacidade warp o que torna tudo mais interessante aqui.
Az önce oradayken bir anlığına ayık olduğuna inandım, sonra düşündüm muhtemelen adını duymadığım başka bir uyuşturucu almıştır dedim.
Por uns instantes, achei que estavas sóbrio e depois, percebi que estavas sob o efeito de uma droga que desconheço.
Duymadınız mı, Bay Becket?
Ainda não sabe, Mr. Becket?
Muhteşem El Chupacabra'yı hiç duymadınız mı?
Nunca ouviram falar do grande El Chupacabra?
Kıçındaki kılın moleküllerini bokun içinden hiç duymadığım şeyleri buluyorlar.
Encontram moléculas dos pelinhos do cu e cocó em coisas que nunca ouvi.
Adını bile duymadığım bir kadın.
Uma mulher de quem eu nunca tinha ouvido falar.
Ama son birkaç yıldır adını duymadım.
Nos últimos anos, não tenho ouvido esse nome.
Buradasınız çünkü adını duymadığım bir Çinli şehrime gelip sokakta adamlarımdan birini indirdi.
Estão aqui porque um chinês de que nunca ouvi falar entrou na minha cidade e acabou com um dos meus homens.
Boruyu duymadınız mı?
- Não ouviste falar da fossa?
Duymadın mı?
- Não sabeis?
Onları hiç görmedim, hiç koklamadım bağırışlarını duymadım.
Nunca os vi, nunca os cheirei, nunca os ouvi a berrar.
Ağzından tek bir güzel söz çıktığını duymadım.
Nunca ouvi uma palavra agradável de ti.
- Clare söz etmişti ama ben onun adını hiç duymadım.
A Claire falou nisso mas nunca ouvi falar dele.