Dünyaya tradutor Português
8,562 parallel translation
Sadece müziğimin dünyaya ulaşması ve efsanevi olması umurumda.
Só quero divulgar a minha música ao mundo e torná-la lendária.
Dünyaya Natalie'yi ne kadar çok veya ne kadar az önemsediğini gösterebilirsin.
Tu vais mostrar ao mundo o quanto, ou quão pouco, preocupas-te com a Natalie.
Benim bencil olduğumu düşünüyorsun. Bu yeni bir canlı dünyaya getirme dürtüsü benim bir parçam. Ama sen de bencilsin.
Achas que sou egoísta, com este desejo de criar uma nova vida humana, uma que é parte de mim, mas és egoísta também.
Böylece üstün ırkı dünyaya hükmedebilecek.
Para que a sua raça suprema possa dominar o mundo.
Kulede donanmadan birilerinin olduğunu görüp öbür dünyaya göndermişler.
Avistaram alguns tipos da Marinha na plataforma petrolífera, e fizeram-na explodir.
Her zaman bu dünyaya huzur getirmek için doğduğumuzu söylerdi.
Ela sempre disse que nascemos para trazer bondade ao mundo.
O zaman dilimi içerisinde kuzenim Kal-El büyümüş ve dünyaya Süpermen olarak kendini göstermişti.
Mas, durante esse tempo, o meu primo Kal-El já tinha crescido e mostrado o seu poder ao mundo... como Super-Homem.
Kendini ortaya çıkardın. Tüm dünyaya.
Expuseste-te... perante o mundo inteiro.
Bu dünyaya sadece Kal-El'i korumak için geldiğini düşündüğünü biliyorum ama kaderin yalnızca ona bağlı değil.
E apesar de teres sido enviada para a Terra para proteger o jovem Kal-El, o teu destino não está vinculado ao dele.
Tamam dostum, dünyaya dönme vakti geldi.
Está na hora de voltar para a Terra.
Dünyaya yalnız kalmak istediği sinyalini yollamak için yapabileceği her şeyi yaptığında her şeyden çok, birini geride bırakmayı umduğunda gerçekten istediğinin tam tersinin olduğunu anladı. Ve bu kişi yanına oturup bir sohbet başlatıyordu.
Mais do que tudo, esperava que alguém que fosse a passar percebesse que o que realmente queria era exactamente o oposto e que esse alguém se sentasse ao seu lado e metesse conversa.
Dünyaya karşı hissizleşmek, hayatını yaşamak için düzgün bir yöntem değil.
Isto não é forma de viver a vida. Insensível ao mundo.
Kötülüğü defeden ve öbür dünyaya göç etmekte olan ölüleri koruyan antik bir Yunan tılsımına yani?
Um antigo talismã grego que afasta o mal e protege os moribundos durante a sua viagem até o além?
Dünyaya çarptığımızda kaybetmiştim.
- Perdi-o quando me despenhei na Terra.
Bu dünyaya bir etki bıraktın.
Tiveste impacto neste mundo.
Cennet dünyaya indiğinde barış hüküm sürecek.
Quando o céu chega à Terra a paz reinará!
O zaman bırak dünyaya söyleyeyim.
- Deixe-me contar ao mundo.
İnsanlığın neslini tüketecek yeni bir tehdit onları dünyaya çekiyor.
Atraídos à Terra pela última ameaça de extinção :
Avustralyalılar da onun öteki dünyaya gittiğine ve ölmediğine inanır.
Há uma facção de loucos na Austrália que diz que ele foi ao outro lado e não pode morrer.
Dünyaya karşı.
Ao mundo.
Bu sarayda dilediği gibi dış dünyaya girip çıkabilen sadece iki kişi var. Fakat biri ona karşı asla sesini çıkarmadı.
Há apenas dois homens nesta corte que circulam livremente entre o mundo exterior e o círculo próximo do rei, mas apenas um que nunca levantou a voz contra ele.
Bu dünyaya bir hayat getirdiğinde... söz verirsin.
Quando trazes uma vida a este mundo... É um prometimento.
Dünyaya gelmiş bütün erkekler kendi arzu ve tercihlerini önde tutarlar.
Homens de todas as áreas da vida têm os seus desejos e predileções.
Git, beynini havaya uçur da dünyaya bir faydan dokunsun.
Porque não fazes um favor ao mundo e dás um tiro nos miolos?
Dünyaya veremiyorum.
Não consigo dá-lo ao mundo.
Kafamda bazı fikirler yaratıyorum ancak bunu dünyaya aktaramıyorum.
Crio coisas na minha mente, mas não consigo transmiti-las.
Yeni dünyaya uzanan bir yol...
Um caminho para um novo mundo.
Bizden üç kişi dünyaya karşı?
Nós os três contra o mundo...
Sanki kuyruklu yıldız dünyaya çarpmış gibiydi ama o bundan bile daha muhteşemdi çünkü bu bir kuyruklu yıldız değildi.
Era tão brilhante que transformou a noite em dia. Era como se um cometa tivesse atingido a Terra, mas foi ainda mais grandioso do que isso porque não era um cometa.
Babanızın modern dünyaya dönüşümü neredeyse tamamlandı.
A conversão do papá para o mundo moderno está quase terminada.
Gidiyorlar işte. Yeni dünyaya yeni bir çift.
Lá vão eles, um novo casal num novo mundo.
Şimdi beni öldür ve dünyaya komutanının senden habersiz savaş başlattığını söyle. Ya da bu karmaşıklığı inkar et ve suçu düşmana at.
Mata-me agora e diz ao mundo que o teu general entrou em guerra sem o teu conhecimento ou nega a cumplicidade ao mundo e culpa o inimigo.
Benden onların ilişkilerini dünyaya anlatmamı isteyemezsin.
Não queres que ele fale ao mundo sobre o caso dele.
İkimizin de hayatını borçlu olduğu ve güzel oğlum Carl'ı dünyaya getiren Emily Thorne...
A Emily Thorne... a quem ambos devemos as nossas vidas e que trouxe o meu... lindo filho Carl, a este mundo.
Dünyaya barış dolu ve sıcakkanlı bir millet olduğumuzu ticaret yapmaya istekli olduğumuzu turistlere hazır olduğumuzu ikna etmeye çalışıyorum.
Estou a tentar mostrar ao mundo que nós somos... que somos uma nação pacífica e amigável ansiosa por fazer negócios, com vontade de receber bem os visitantes.
Tüm dünyaya yayılmış durumdalar ve durdurulması mümkün değil.
No mundo inteiro, e não pode ser parada.
İnan bana ölümün, dünyaya zevk verecektir.
Acredite, o mundo trata-nos melhor quando estamos mortos.
Societele'nin yaptıklarını dünyaya anlatabilirdi.
Ele poderia dizer ao mundo o que a Societele tem feito.
Seni programıma çıkarmak ve yaşadığını dünyaya göstermek istedim.
Queria levá-la ao meu programa e contar ao mundo que está viva.
Ben de güçlerimi gizledim. Taa ki son zamanlarda meydana gelen bir kaza beni, dünyaya ifşa etmeye zorlayana kadar.
Então, escondi os meus poderes até que um acidente me obrigou a relevar-me perante o mundo.
Dünyaya hükmedip, hepinizi esir edeceğiz istediğimiz her şeyi yapacaksınız görkemli Dehşet Hasadı'nda nazik bedenlerinizden besleneceğiz.
Iremos conquistar a Terra e escravizar-vos a todos, fazer convosco o que quisermos, alimentarmo-nos da vossa pele delicada numa gloriosa Colheita Temida.
Bu bıçağı yeni dünyaya götür sevgili evladım.
Leva esta lâmina para o novo mundo, querido filho.
Dünyaya nasıl geri döneceksiniz?
Como podemos voltar para o mundo?
Size umut verecek bir şey arıyorsunuz ama mutlu küçük balonunuzdan ayrılıp büyük, karanlık, kanlı ve korkunç dünyaya adım atmaya hazır mısınız?
Alguma coisa que possa dar-lhe esperança. Mas você está na verdade pronto para deixar a sua bolha feliz, para voltar ao aterrorizante, terrível, cegante, e sangrento mundo?
Değildi ama Kirsten'ın neden bunda bu kadar iyi olduğunu çözersek bu programı ölçeklendirebilir veya dünyaya sunabiliriz.
Não. Mas a Kirsten, se alguma vez conseguirmos descobrir, porque ela é como é, porque é tão boa nisto, podemos alargar este programa ou difundi-lo pelo mundo.
Bir kenar mahallede beni dünyaya getirdin.
Concebeste-me num gueto na Europa.
Şeytani güçleri dünyaya çağırmanın bir yolu.
Uma forma de invocar forças do mal para o nosso mundo terreno.
UNIT'in yardımıyla insan biçimi alma izni verilmiş 20 milyon Zygon'un dünyaya dağılması sağlandı. Şu anda aramızda yaşıyorlar.
Com a ajuda da UNIT, 20 milhões de zygons puderam tomar a forma humana, espalhar-se pelo mundo e viver agora entre nós.
Dünyaya yayılmış, biçim değiştirmiş 20 milyon Zygon ile Kâbus Senaryosunun gerçekleşmesi demektir.
E com 20 milhões de zygons que mudam de forma espalhados pelo mundo... Esse é o "Cenário de Pesadelo".
Pekâlâ. Yumurtadan çıkıp bütün dünyaya dağılan Zygonlar.
Os zygons eclodiram e espalharam-se por todo o lado.
! Enfeksiyon kapanları dış dünyaya salamam.
Não posso deixar que os infectados saiam para o mundo.
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17