Düşünme tradutor Português
3,524 parallel translation
Sloan, seni anlamadığımı düşünme. Anlıyorum.
Sloan, não penses que não sinto por ti.
Düşünme.
Não pense.
Varoluş ; düşünme, harekete geçme ve faaliyet ile dengelenmelidir.
Pensar, Agir e Fazer precisam estar em equilíbrio com o Ser.
Sanırım şu anda evin batıyor olma ihtimalini düşünme zamanı geldi.
Acho que está na altura de pensar na hipótese de a casa se estar a afundar.
Bir şey yapmayı düşünme bile.
Não se ponha com coisas.
Bundan çok çabuk sıkılacağını düşünme.
Acho que não te vais enjoar tão depressa.
Bir de şu var en iyi oyununu oynamak gibi bir mecburiyetin olduğunu düşünme, tamam mı?
Ouve... Não precisas de dar o melhor de ti, certo?
Ne? Bunu düşünme bile.
Não estás a pensar nisso.
Bir erkeğin düşünme istisnasına sahip olduğu tek erkek Jay Cutler'dır.
Um homem só pensa noutro quando ele é o Jay Cutler.
Düşünme, Mosby!
Não penses, Mosby!
Davet edileceğini düşünme bile, Humphrey.
E não penses que serás convidado, Humphrey.
Düşünme!
Não faças isso!
Düşünme Sadece hisset.
- Sentir. Sentir.
Düşünme Hisset.
- Não pense. Só sinta.
Düşünme.
Não pense, sinta.
Evlat düşünme.
Garoto, pare de pensar.
Ama bir düşünme aldı beni.
Mas dei comigo a pensar :
Adaya gemi gezisi falan düşünme sakın.
- Nem penses em apanhar um cruzeiro.
Onu düşünme.
Não penses nela.
- Hiçbir şey düşünme sen.
- Não julgaste nada.
Bose-Einstein kondensatları konusunda düşünme tarzımızı ben değiştirdim ve kafeteryadaki otomata fıstık ezmeli bisküvi getiren de sadece benim.
Mudei a forma como pensamos sobre os condensados Bose-Einstein, e fui também eu que conseguiu Nutter Butters para a máquina de venda automática.
Öyle düşünme.
Nunca penses assim.
o da gelmeli ozaman 3 odalı suitleri var iki oda içiçe hem sakın düşünme bile annen için.
Então ela devia vir. É um chalé de 3 quartos. Dois ligados.
Biyolojik ailen hakkında hep bilmek istediğin şeyler burada ve olurda alıp çözmeyi düşünme ihtimaline karşı şifreli.
Isto é tudo o que sempre quiseste saber sobre os teus pais biológicos e está codificada no caso de estares a pensar em roubá-la.
Beni düşünme.
Não te preocupes comigo.
Bak, tek kendini düşünme.
Não penses em ti mesmo.
Krishna, asla yalnız olduğunu düşünme.
Krishna! Nunca penses que estás sozinho.
Düşünme şeklimizi değiştirmek istiyorlar.
Mudar a maneira como pensamos.
Eğer ortaya çıkmazsa, fiziği düşünme yöntemimiz ile ilgili gerçekten çok yanlış bir şeyler var demektir.
Se não aparecer, há algo de verdadeiramente errado, de profundamente errado, na forma como abordamos a física.
Beni yeni baban olarak düşünme.
Não penses em mim como um padastro.
- Onlar gibi üstünkörü düşünme.
Não sigas a manada.
Yani bunu bir içki olarak düşünme.
Então, não pense nisso como uma bebida.
- Böyle düşünme.
Não penses assim.
Hayattan ne istediğimi düşünme şansım olmadı hiç.
Nunca tive a oportunidade de pensar no quero para a minha vida.
Benim için önemli değilmişsin gibi düşünme.
Nem penses que não és importante para mim.
Bu bana bazı şeyleri düşünme fırsatı veriyor.
Dá-me tempo para pensar nas coisas.
Sakın onun ismini ağzına almayı bile düşünme.
Nem pense em dizer o nome dele.
Ve bir dakika bile olsun, bunları düşünme.
E nem penses que vais comer algum bocado disto!
Şahsına özel olarak istediğin düşünme hakkına sahipsin Wiggin!
Vocês têm o direito de, em privado, pensarem o que quiserem, Wiggin.
- Gazetenin editörüne bunları yazacak kadar kafam çalışıyor... Sakın bunu yapamayacağımı düşünme.
Tenho uma boa ideia para o editor do jornal escrever, e não pensas que não vou.
Charles gideli kendimin bu yönünü bolca düşünme şansım oldu. Farkına vardım ki... Burada sadece kısa bir süre için bulunuyoruz.
E desde que o Charlie morreu, tenho pensado nesse meu lado e cheguei à conclusão que... só estamos aqui por um momento.
Huzurevini ciddi ciddi düşünme vakti geldi.
É a altura certa para pensar num Lar.
- Düşünme.
Só olhe.
Orada olmayacak düşünme.
Pensando que não vais estar lá.
Düşünme ve konuşma özgürlüğü!
A liberdade de expressão.
Bu hiçte şirince bir düşünme şekli değil, Huysuz.
Essa não é uma atitude muito positiva, Resmungão.
Anne, düşünme artık şu olayı.
Mãe, tens que parar com isso.
Bunu düşünme bile.
Nem penses nisso.
Annemin eskiden söylediği gibi çok düşünme yap gitsin.
A minha mãe dizia-me sempre, "Não penses muito. Apenas faz."
İçine baktığımı falan düşünme.
Fica sabendo que não vi nada.
Hatta Melvin'i düşünme bile.
Nem penses em Melvin.
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünmem gerek 37
düşünmek mi 21
düşünme bile 29
düşünmeye çalışıyorum 19
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünmedim 36
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünmem gerek 37
düşünmek mi 21
düşünme bile 29
düşünmeye çalışıyorum 19
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49