Düşünmek tradutor Português
5,766 parallel translation
Kendilerini düşünmek için.
De pensar por elas mesmas.
Kazanma olasılığını düşünmek bile istemedi çünkü kazanmayı çok istiyordu.
Ela não se permitiu imaginar a possibilidade de ganhar porque ela queria muito.
Sen ve Donna'nın da bir zamanlar benim yaşımda olduğunuzu düşünmek zor.
Custa-me imaginar a ti e a Donna com a minha idade.
Ve bir şeyin dayanıklı olmadığını düşünmek ve bu düşünceyi kendime saklamak yemin ettikten sonra yalan söylemekle bir değil.
Pensar que algo não se vai aguentar, e guardar esse pensamento para mim não é o mesmo que mentir sob juramento.
Meme kanseriyle mücadele ederken bile... bütün yaptığın diğerlerini düşünmek.
Mesmo que estejas a lutar contra o cancro da mama... tudo o que fazes é pensar nos outros.
Düşünmek için bir teklifimiz var.
Temos uma oferta a considerar.
Belki de düşünmek için zamana ihtiyacı vardır.
Talvez ela tenha precisado de tempo para pensar. Para processar.
Aklınız biraz uzaklaşır, köyün hangi kısmına yerleşeceğinizi düşünürsünüz ve aslında şu anda nerede olduğunuzu düşünmek şimdide kalmak zorunda olduğunuzu fark edersiniz.
A tua mente divaga, perguntas-te que parte da vila é que vão estar, tentas manter o foco de onde estás agora, apegares-te no agora.
"Eğer düşersen, büyük resmi düşünmek zorundasın."
"Se vais descer, tens de pensar num cenário amplo."
Bunları tekrar düşünmek istemeyeceğine eminim.
Estou certa que ela não quer passar por isso outra vez.
Bu manyağın duracağını düşünmek için de bir sebep yok.
E não há nenhuma razão para pensar que este maníaco vai parar.
- Laboratuvarda çalışmak mı Şeriflik mi? Şerif düşünmek zorunda değildir.
- Sim, a pensar nessas coisas do laboratório, mas o Xerife não tem que pensar.
Charlie, ne için yaşadığımızı düşünmek zorundasın, tamam mı?
Charlie, tens de pensar com o que trabalhamos, está bem?
Yaşadığımı dünyada kendimizden fazlasını düşünmek zorundayız.
No mundo em que vivemos, temos de pensar mais do que só em nós.
Düşünmek için yalnız kalmak istedim.
Só precisava de um minuto sozinha com os meus pensamentos.
Bebekli bir hayatın nasıl olacağını düşünmek çılgınca değil!
Não é nenhuma loucura considerares como seria a tua vida com um bebé.
İnsanların bıraktığı dağınıklığı düşünmek bile istemezsin.
Não fazes ideia da desordem que as pessoas provocam.
Gariptir, bir an Charlie Simon'ın sadece eski karısını öldürmeyi planladığını düşünmek istedim.
Estranhamente, tenho esperanças que o Charlie só esteja a planear matar a ex-mulher.
Ama Sherlock'u düşünmeden, geçen günkü konuşmamızı düşünmek gittikçe zorlaşıyor.
Mas tem sido difícil pensar na nossa conversa do outro dia, sem pensar no Sherlock.
Benim istediğim... burada seninle kalmak ve dışarıdaki dünyanın var olmadığını düşünmek.
- O que quero? Quero ficar aqui contigo. E imaginar que o mundo lá fora não existe.
Termodinamiğin birinci yasasını düşünmek istiyorum evrendeki hiçbir enerji yoktan var edilemez var olan enerji de yok edilemez.
Gosto de pensar na primeira lei da termodinâmica. - Nenhuma energia é criada... - E nenhuma é destruída.
Olumlu düşünmek için canımı dişime taktım şurada.
Sabes, estou mesmo a tentar, manter o pensamento positivo aqui.
Ama büyük düşünmek küçüğünden daha iyidir değil mi?
- E antes sonhar alto do que baixo, mas...
20. yıl toplantısında nasıl ölü yakalanmayacağının nedenlerini sıraladığı bir blogu var. Yani gelmeyeceğini düşünmek çok da mantıksız değil. - Profesyonel blogcu muyum?
Mantém um blog onde enumera as razões para não comparecer ao reencontro de 20 anos, então, é seguro presumir que ela não vai aparecer.
Grubun geri kalanını düşünmek zorundasın.
Você tem que pensar no resto do grupo.
Başka türlüsünü düşünmek aptallık olurdu.
Foi estupidez pensar o contrário.
Seni hırsız olarak düşünmek tercihim.
Prefiro pensar que és um "ladrões".
Üzerinde düşünmek için vaktimiz olmadığından oylamaya sunuyoruz.
Como não temos tempo para deliberações, vamos abrir a votação.
O sırada ikimizde duygulanırız. Eski kafalı biri. Rolümü oynamadığımda olacakları düşünmek istemiyorum.
Já estamos a cair na rotina, mas... ele é antiquado e nem quero pensar, no que acontecia se não fizer isso.
- Sanırım en doğrusu bunu o şeyin yaptığını düşünmek. Bay Setrakian'ın bir planı var.
Penso que o melhor... é eliminar aquela... a coisa que está a causar tudo isto.
Bunu düşünmek için artık çok geç değil mi?
Já é tarde para isso, não é?
Biraz izin verirseniz tekrar düşünmek istiyorum.
Dê-me um minuto que vou dar uma outra vista de olhos.
Çünkü kendin için düşünmek cesaret gerektirir. O başardı.
Porque é preciso coragem para pensar por si só, e ela fez isso.
Sessizliğe ihtiyacımız var... İçeride ve dışarıda, sağlıklı düşünmek ve iyileşmek için.
Precisamos de tranquilidade... por dentro e por fora,... para pensar claramente e curar.
Ben zalim olduğumu düşünmek istemiyorum.
Não quero que pense que sou cruel.
Öyle düşünmek hoşuma gidiyor.
Gosto de imaginá-lo.
Bilmiyorum. Bunu düşünmek istemiyorum.
Não quero pensar nisso, agora.
Senin işin hastayı ilk neyin öldüreceğini düşünmek ve bunu not etmek.
Tens de pensar, no que matavas o teu paciente e rotular como benigno depois.
Başka türlüsünü düşünmek anlamsız.
Não vale a pena imaginar o contrário.
Ama niyetinin onurlu olmaktan uzak olduğunu düşünmek için hiçbir sebebiniz yok.
Mas não tem nenhum motivo para supor que as suas intenções sejam duvidosas.
Aslında kardeşini kimin öldürdüğünü öğrenmemize yardımcı olabilirsin. Çünkü bunun İnfazcı olmadığını düşünmek için nedenlerimiz var.
Por acaso, podes ajudar-nos a saber quem matou o seu irmão, porque agora temos motivos para acreditar que não foi o Vigilante.
Kötü adamın ben olduğumu düşünmek istiyorsan, buyur.
Não sei se acredito. Se queres pensar que sou mau, por mim, tudo bem.
Hamile olduğumu düşünmek delilikti.
Foi uma loucura achar que estava grávida.
Kendimi bir lider gibi düşünmek istiyorum, Peggy. Bu da biraz disiplinli olmayı gerektiriyor.
Gosto de me considerar um líder, Peggy, e isso significa incitar disciplina.
Bu anı bu kelimeleri derinlemesine düşünmek için kullan.
Vais utilizar este tempo para meditar sobre estas palavras?
Ben sadece evlenmek üzere olan bir gelin gibi hissetmek istedim sürekli beni ölümüne korkutan o zindanda olduğumu düşünmek yerine saçma sepet parti malzemeleriyle ve gelinlikler giyip mutlu olmak istedim.
Só queria sentir-me como uma noiva. Queria ser abençoada com os vestidos de noiva e as lembranças fálicas, em vez de estar sempre a pensar naquela masmorra. Com medo de morrer.
Aslında bir işe gitme fikri beni biraz rahatlatıyor. - Başka bir şeyi düşünmek.
Na verdade, a ideia de ter um lugar para onde posso ir é um alívio... ter que pensar em qualquer outro além...
Düşünmek için ne kadar zamanın var?
Quanto tempo tens para pensar nisso?
- Benim için kötü. Seni düşünmek istemedim.
Não queria pensar em ti.
Ben söylemek Tamam düşünmek için kullanılır.
Newhouse, quando eu era criança, eu costumava pensar que era certo dizer que um dia seria bombeiro.
İngiltere hakkında düşünmek istemiyorum, ve ya kuzenimin, üvey kardeşimin, ve onun İskoçyayı kontrol eden Lordlarının hakkında.
Ainda agora vos recuperei.
düşünmek mi 21
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmedim 36
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35