English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Dışarda

Dışarda tradutor Português

2,021 parallel translation
Maman'ın adamları dışarda bizi bekliyordu. Hemen kaçmamız gerekiyordu.
Os homens do Maman estavam atrás de nós.
Ve dışarda bir yerlerde, kimsenin onları istemediğini düşündükleri için hayatı çok kötü olan ama içinde özel bir şeylere sahip olan bir çocuk var.
E há uma criança aí que tem algo tão especial dentro dela mas cuja vida é miserável porque pensam que ninguém a quer.
Lucas giyiniyor ama birkaç saniye içinde dışarda olur.
O Lucas está a vestir-se, mas ele vem já cá fora.
- Hadi dışarda konuşuruz birazda.
Vamos beber um copo, falar sobre isso.
Çavuş Stamps, dışarda, ne taraftan döneceğimizi bulmaya çalışıyor.
O sargento Stamps anda lá fora a ver por onde é que havemos de ir.
Dışarda mı?
- Ele ficou de fora?
Eğer bunu atlatmasını istiyorsanız, dışarda beklemek zorundasınız.
Se quer que ele se safe desta, vai ter de esperar lá fora.
- Ama baba, sıcaklık dışarda 32 derece.
- Pai, estão 30º.
Steph'i uyandırdık, ve sen ona hasta güvercini kurtarmak için burda dışarda olduğumuzu söyledin..
Acordamos Steph... e disseste que estávamos a tentar salvar um pombo doente!
- Tamam, ama biz.... - Dışarda konuşsak daha iyi olacak?
- Está bem, mas podemos falar lá fora?
Efendim, o sadece bir bela. Geç saatlere kadar dışarda kalıyor, yalan söylüyor, içki içiyor.
Mas depois apercebemo-nos que ainda estamos vivas e desatamos a rir.
Ama genelde dışarda yerim. Bu hoş olmalı, kulüpler, lokantalar...
Deves ter feito o pequeno-almoço para centenas de homens.
Sorun değil.Gidip dışarda konuşalım.
Está tudo bem. Eu falo com eles. Vamos lá para fora.
Kötü adamlar hala dışarda. Silahlarıyla.
Ainda estarão por aí, com armas.
O dışarda yalnız başına.
Ele está lá fora sozinho.
Gerçekten de cevabı camdan dışarda bulabilmeyi mi umuyorsun?
Achas mesmo que vais encontrar a resposta a olhares pela janela?
Bekle bir saniye, dışarda insanlar ölüyor.
Espere um pouco, as pessoas estão a morrer lá fora.
Evet, Canileri durdurmak için dışarda.
Sim, anda por aí a deter vilões.
Bu ikisinin epey zorlu hayatları varmış anlaşılan, dışarda epey vakit geçirmişler.
Estes dois, parece que viveram de forma dura, muito tempo cá fora.
Dışarda birinin benim gibi davrandığını mı söylüyorsun?
Está a dizer que alguém se anda a fazer passar por mim, por aí?
Beni tanıyan biri, Dışarda biyerde... benmiş gibi davranan biri...
Alguém que me conhece, a fazer-se passar por mim, por aí.
Tins ise bu sabah firar etti, yani şuan ikisi de dışarda bir yerde...
O Tins escapou esta manhã, por isso, agora estão os dois por aí...
Daha önce de söylediğim gibi, gelecek suçlar birimi değiliz, ve dışarda hepimizin yapması gereken görevler var, hatta Tidwell'inizin bile.
Como disse antes, não somos a unidade de crimes futuros e todos temos as nossas missões, lá fora... Mesmo o vosso Tidwell.
Dışarda yani.
Foi libertado?
Buraya, oğlunu öldüren adamın hapisten kaçtığını söylemeye geliyoruz... ve sen yalnızca "dışarda yani" diyorsun.
Viemos aqui para te dizer que o homem que assassinou o teu filho, escapou da prisão e tu sais-te com um "foi libertado"?
Pekala, şimdi biliyoruz ki bu iki çatlakla beraber dışarda biryerlerde.
Então, agora ele anda por aí algures com estes dois tontos.
Dışarda neresi olabileceği hakkında fikri olan?
Algum pensamento quanto a algures por aí?
Demek istediğim, dışarda Tom adında kaç tane 173 milyon dolarlık adam vardır ki?
Quantos vencedores de 173 milhões chamados Tom pode haver?
Herzaman korktuğum şey buydu- - dışarda, senin cadı olduğuna karar vermiş bir kaçık.
Isto é o que sempre temi algum tarado que decide que és uma bruxa.
Hey, çocuklar dışarda ne işiniz var?
O que estão aqui a fazer?
Düşündüm de o dışarda olduğu sürece, kendi kendime bir çift oynamaya çalışırım.
O marido dela está a jogar golfe, então pensei enquanto ele está fora, vou tentar jogar um pouco também.
Seninle dışarda konuşabilir miyim, lütfen?
Posso falar contigo aqui fora, por favor?
Top dışarda.
Fora de campo.
Neden öğle yemeğini dışarda yemiyoruz?
Por que não vamos almoçar fora?
Evet, benim tek anladığım, gecenin bu saatinde dışarda olmam.
Bem, o que eu sei é que ficar a noite fora, assim...
- Ama onu böyle dışarda bırakamayız! Onunla konuşmak istiyorum...
- Não podemos deixá-la ali, quero falar...
Ama dışarda sen... çok iyisin.
Mas aqui és tão... fixe.
Mike dışarda dünyayı kurtarır, ben ise antisosyal bir oyuncudan dayak yerim.
O Mike anda lá por fora a dominar o mundo, eu nem consigo dominar cromo dos jogos.
Ve bazen o ayda kar yağışı oldu eğer dışarda bir adam bulur yada bulamazsınız.
E às vezes nevava durante meses. Assim é que descobres se és homem ou não.
Dışarda hiç garip bir şey gördünüz mü? Herhangi bir koşturma, çığlık, şöyle gece yarısı civarında...
Ouviu alguma coisa de diferente lá fora... alguém a correr, a gritar, por volta da meia-noite?
Belki bilinçaltın bu kez dışarda kalmanı istiyordur.
Talvez seu subconsciente esteja te dizendo para ficar fora desse.
Ev yapımı aletler ve sigortalar dışarda ortalıkta, İçeri girmeden önce ön tarafta yere atmış olabilir.
Um dispositivo caseiro com um rastilho pendurado, ela largou-o à porta mesmo antes de entrar.
Dışarda.
Lá fora.
Genellikle dışarda iki memur, içerde bir ATS ajanı oluyormuş.
Disse que normalmente está um sherife ou dois, um agente do ATF lá dentro.
Rapor tuttular, Hale dışarda arıyor.
Tomaram a ocorrência. Vão investigar.
Dışarda kalmak varsa...
Quem quiser passar isto...
Dışarda beraber görünmemeliyiz.
- Não almoçamos juntos em público.
- Kevin dışarda içmem için birşeyler verdi.
O Kevin obriga-me a beber cá fora. Também a mim.
... dışarda yesek nasıl olur?
Sim, podemos fazer isso.
Beni dışarda bekle.
Espera-me lá fora.
- Hey, Cappie. - Spitter, Seni dışarda görmek güzel.
Cuspidor, é bom ver-te por aqui, anda ver isto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]