Dışarı çıkacağım tradutor Português
379 parallel translation
Bu kılıkta dışarı çıkacağımı sanıyorsan, delisin sen!
Se julgas que vou sair com isto, estás louco!
Dışarı çıkacağımı söyledim.
- Vou saír, disse eu.
Dışarı çıkacağım.
Vou sair.
Son bir yıl, dışarı çıkacağım ve seni bulacağım günün hayaliyle yaşadım.
Neste último ano, só pensava em sair da prisão para te encontrar.
İsteğiniz üzere dışarı çıkacağım.
Vou lá para fora como querem.
- Şu kafesten dışarı çıkacağım.
- Vou atravessar aquela vedação.
Beş dakika dışarı çıkacağım. Bu sürede, bu iğrenç nesneyi uzaklaştırsanız iyi olur!
nessa altura é bom que aquele objeto nojento já tenha sido retirado!
Paramı istiyorum, imzaladığım kağıtları istiyorum, sonra dışarı çıkacağım ve siz iki palyaço küçük bir kahkaha atabilirsiniz.
Quero o meu dinheiro, quero os papéis que assinei, depois, saio daqui e vocês, seus palhaços, podem-se rir à vontade.
Sonuçta müşteri memnun göründüğü sürece, dışarı çıkacağım ve kendime bir taksi bulacağım.
Como o cliente já parece finalmente agradado, simplesmente saio e vou procurar um táxi sózinha.
Dışarı çıkacağımızı unuttun mu?
Vamos sair hoje à noite, lembras-te?
Sekize doğru karıma ve diğer akrabalara dışarı çıkacağımı söyledim.
Às 19h50, disse à minha esposa e aos meus sogros :
Sana ne yapacağımı söyleyeceğim. Dışarı çıkacağım.
Vou fazer o seguinte :
Ve bu evin içinde kusmayacağım, kusmak için dışarı çıkacağım çünkü evinize saygı duyuyorum.
E não vou vomitar nesta casa vou sair e vomitar lá fora porque respeito a tua casa.
Sadece burada birkaç saat oturacağım ve sonra dışarı çıkacağım.
Esperarei umas horas e depois vou para lá.
Ben biraz dışarı çıkacağım, temiz havaya ihtiyacım var.
Acho que vou dar uma volta, preciso de ar fresco.
Emniyetlerini sağladıklarında... ve takip edilmediklerinden emin oldukları zaman... beni arayacaklar. - Ve ben de ellerim havada dışarı çıkacağım.
Quando estiverem a salvo e seguro que não os seguiram... ligarão para mim aqui... e eu sairei de mãos para cima.
Anarahibenin cenazesine kalamayacağım. Yemek yemeliyim. Sonra da dışarı çıkacağım.
Não fico para o funeral da Madre Geral, vou comer, tenho de sair.
- * Dışarı çıkacağım!
- Tenho de me escapar!
Elbiselerimi çıkarmak için dışarı çıkacağım.
Tenho de tirar as minhas roupas.
Dışarı çıkacağım.
Vou sair um bocadinho. - Porquê?
Malzemeler için dışarı çıkacağım.
Agora vou buscar material.
Direk dışarı çıkacağım.
Saio pela porta da frente.
Adamlarım içeri girmeyecek, ben dışarı çıkacağım!
Não é para que os meus homens possam entrar, mas para que eu possa sair!
Dışarı çıkacağım.
Vou-me embora.
Hayır, dışarı çıkacağım.
Não, acho que vou sair.
Dışarı çıkacağım ve zengin olacağım
Irei ganhá-lo
Herhalde bir gün içeri girip... kim olduğumu söylemeden aynen dışarı çıkacağım.
Talvez entre lá um dia... e volte logo a sair, sem lhes dizer quem sou.
Önce ben dışarı çıkacağım.
Acompanho-o até lá fora.
Evet, dışarı çıkacağım.
- Sim, eu quero brigar. Vamos, Crash!
Bir dakika dışarı çıkacağım.
Vou sair um pouco.
Ben dışarı çıkacağım. Tamam mı?
Vou sair, ouves?
Ben giymeyeceksem benimkini alacağını söyledi ve ben de alabileceğini, bir dakika içinde dışarı çıkacağımı söyledim. Ve dışarı çıktığımda dışarı çıktığımda...
Ela pediu-me se eu podia ficar com o meu se eu não o quisesse e eu disse que sim e que já ia ter com ela e quando quando saí...
Dışarı çıkacağım ve hayatı kucaklayacağım.
Vou sair e gozar a vida.
Bana dışarı çıkacağımıza dair söz vermişti.
Manuel tinha-me prometido o lugar de locutora de um programa
Valide'ye, bir esir için dışarı çıkacağımızı söyledim.
Contei ao Mãe que vamos sair para tentar fazer um prisioneiro.
Gideyim de babama dışarı çıkacağımı haber vereyim.
Vou dizer ao meu pai que vou sair.
Yani böyle mi dışarı çıkacağım, Archie?
Então isto como I é está saindo, huh, Archie?
Acele etmeliyiz, dışarı çıkacağım.
Terá de ser muito rápido, pois estou de saída.
Sandalyemle dışarı çıkacağım.
Vou lá fora na minha cadeira.
Arabadan dışarı çıkacağım. Umarım kalbinin sesini dinler ve basıp git...
- Eu vou sair do carro, e espero que descubras no teu coração que não te deves ir embo...
Biraz dışarı çıkacağım.
Vou sair por um bocado.
- Biraz dışarı çıkacağım.
- Vou sair uns minutos.
- Şu soytarılarla biraz dışarı çıkacağım.
- Vou sair com estes palhaços.
Oradan dışarı nasıl çıkacağınızı ayarladınız mı?
Que preparativos foram feitos para sair de lá?
Benim de dışarıya çıkacağımı biliyordun, birlikte gidebilirdik.
Sabias que eu lá ia. Podíamos ter ido juntos.
Ama çok geç kalmıştı. Çünkü eğer bir gün bunları hissetmesine izin verirse içindeki yoğun arzuların dışarı çıkacağını anlamıştım.
"Tarde demais, porque agora sabia que ela era capaz de paixão intensa se um dia se deixasse ir, e permitir-se sentir."
Buradan dışarı çıkacağız. Dedem geldiğinde de ona yardım edeceğiz.
Temos que sair daqui para poder ajudar o avô quando ele chegar.
Bundan sonra çıkacağım kişiyi evden bile dışarı çıkarmayacağım.
Hoje, vou sair com uma mulher. Não vamos sair de casa.
Caroline ve Mrs Hurst dışarı çıkacağından pek fazla kalamadım.
Demorei-me pouco, visto que a Caroline e a Sra. Hurst iam sair.
Kanun kaçağıyım, dışarıya çıkamam.
Sou um foragido à justiça, posso lá andar aí pelas ruas.
Hayır, insanlarım için dışarıya çıkacağım ve... ve onların basit sevinçlerini paylaşacağım... ve kalplerini bileceğim.
Não, sairei com o meu povo, e e compartilharei os seus simples prazeres. E conhecerei os seus corações.
çıkacağım 19
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıkma 37
dışarı çıktı 86
dışarısı çok soğuk 29
dışarıdalar 31
dışarıda bekleyin 38
dışarı mı 28
dışarıda mı 50
dışarı çıkarın 30
dışarı çıkmak istiyorum 32
dışarı çıkma 37
dışarı çıktı 86
dışarısı çok soğuk 29
dışarıdalar 31
dışarıda bekleyin 38
dışarı mı 28
dışarıda mı 50
dışarı çıkarın 30
dışarı çıkmak istiyorum 32