English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Dışarıya bak

Dışarıya bak tradutor Português

134 parallel translation
Dışarıya bak.
Verifica lá fora.
- Dışarıya bakıyorum.
- Miro pela janela.
- Dışarıya bak.
- Veja!
Dışarıya bakın komutan.
Olhe lá para fora, comandante.
Gidin dışarıya bakın.
Voltem lá para fora.
Dışarıya bak.
Olhe lá para fora.
Dışarıya bakıyorum ve toprağı görüyorum. güçlü, kuvvetli ve sevimli genç adamlar on beş bin yıldır onun şerefine dans ettik.
quando olho para fora vejo o país novo e bonito duro e forte
Orada, yağmurun içinde durmuş, dışarıya bakıyor.
Está lá parado e só olha para a chuva.
Dışarıya bak.
Olha lá para fora.
Pencereden dışarıya bak, onları göreceksin.
Olha pela a janela e vê-os.
Hey, dışarıya bak!
Ei, cuidado! - Pare!
Dışarıya bakın, hava açıyor...
Olhando para o exterior, o tempo já está a começar a melhorar...
Hep pencereden dışarıya bakıp Moskova'ya göçen... ördekler için mızmızlanan kadınlar...
Sempre cheias de mulheres a olhar pelas janelas... a lamentar namoradinhos que estão a ir para Moscovo.
Fred, dışarıya bak.
Fred, vê lá fora.
Sana dışarıya bak dedim!
Disse-lhe para ter cuidado.
Dışarıya bakın.
Olhem lá para fora.
Dün akşam bir restorantta oturuyordum ve dışarıya bakıyordum... arabamın önündeki yere park etmeye çalışıyordu.
Estava num restaurante à noite a admirar a paisagem... quando uma mulher tentou estacionar.
Dışarıya bakın!
Está preso! - Cuidado!
Pencereden dışarıya bak.
- Olha pela janela.
Pencereden dışarıya bak.
Olha pela janela
Pencereden dışarıya bak.
Olha pela janela.
Bak, Gabrielle, zamanı geldiğinde, dışarıya bakma.
Olha, Gabrielle, quando chegar a altura, não desvies o olhar.
Dışarıya bak, kadın!
Então vai procurar lá fora, mulher!
Dışarıya bak, ne kadar güzel.
Olha que bonito lá fora.
Pencereden dışarıya bakıyordum. Yere baktım.
Eu vi fora minha janela, Eu vi o chão.
Sen neden dışarıya bakıyorsun?
Por que estavas a olhar lá para fora?
Pencerenden dışarıya bakıyorsun.
Olhamos para fora da janela.
Dışarıya bak!
Olha lá fora!
Dışarıya bak!
Cuidado!
Dışarıya bak!
Olha para a rua!
Locust Sokağında pencereden dışarıya bakıyordu. Sabah erkendi ama güneş açmıştı bile.
Ela estava olhando a foto na janela, na Rua Locust e era de manhã cedinho, mas já tinha sol.
Pencereden dışarıya bakıyordu ve arkasını dönüp bana dedi ki "Anne, sen de her günü sevmiyor musun?"
Ela estava olhando pra fora da janela, mas virou, olhou pra mim e disse : "Ah, mãe, você não ama todos os dias?"
Dışarıya bak.
Está a vê-los lá fora?
Dışarıya bakın!
Vejam! Lá fora! Vamos entrar.
Şu pencereden dışarıya bir bak.
Espreite por aquela janela, Pip.
Hemen birkaçınız dışarıya çıkıp bakın Eğer AB Rh ( - ) olan birini bulursanız.
Alguns de vocês vejam se conseguem encontrar alguém com sangue AB.
Ve şimdi de bakıyorum, dışarıya çıkıyorsun.
- E agora descubro que comes fora.
Dışarıya bir bak.
Olhe lá fora.
- Dışarıdaki gardiyan nasıl biri? - İcabına bakıldı. - Ya avlu, kapılar?
- Como passou isto pela guarda?
Pencereden dışarıya bir bak.
Espreita lá para fora.
Dışarıya bak.
Dê uma olhada lá fora.
Bak delikanlı ya dışarı yaylanırsın, ya da polisi çağırırım.
Ouça, jovem, ou se põe a andar lá para fora, ou vou ter de chamar a polícia.
Ya birileri dışarıdan bakıldığında öyle bir görüntü vermek istemişse? - Neden? - Eskortluk yaptığım mahkum için.
Imagina que alguém queria apanhar o preso que eu escoltava?
Islahevi, dışarıdan bakıldığında... tam da orayı yönetenlerin istediği gibi... bir tür okula ya da üniversiteye benziyordu.
Do exterior, parecia o que quem o dirigia queria que parecesse, um bonito colégio ou universidade.
Dışarıya bak yeter.
Olha lá para fora.
Tamam, bak adamım, ben-ben sadece seni dışarıya çıkartacağım.
Olhe, cara, vou levar você lá para fora.
Joe, dışarıya bir bak.
Joe, olha lá para fora.
İçerden dışarıya her yere bak. - Hemen başlıyorum.
Vasculha o terreno de fora para dentro.
Benim bakış açıma göre soğumasını. Dışarıya çıkmanın güvenli olduğunu düşünüyordum... ama saatim hâlâ birkaç dakika olduğunu gösteriyordu. O yüzden, matematiğe güvendim ve bekledim.
Chegou um ponto em que começou a soar segura para sair... mas o relógio ainda mostrava um par de minutos... assim que confiei nas matemáticas e esperei.
Bak, bu konuda dışarıya karşı benimle bir olup bozuntuya vermemeni istiyorum.
Peço-te que te unas a mim, para isto não ter tão mau aspecto.
- Dışarıya bir bak.
- Quê? - Olhe lá para fora.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]