Elimden geldiğince tradutor Português
1,102 parallel translation
Elimden geldiğince kafayı yemiş gibi davranırım.
Tentarei imitar as acções de um histérico.
- Elimden geldiğince yardım etmek için buradayım.
- Estou aqui para o ajudar.
Elimden geldiğince size yardım etmek için burada olduğuma inanıyorsun, değil mi, Danny?
Acredita nisso, não é? Que eu estou aqui para o ajudar?
Seni elimden geldiğince çabuk çıkarırım.
Vou-te tirar daqui o mais rápido que puder.
Elimden geldiğince çabuk dönerim.
Logo que puder vou para casa.
Elimden geldiğince çabuk dönmeye çalışacağım.
Irei logo que possa.
Ben elimden geldiğince takip ederim ama cebe girince kendi başınasınız.
Lhes controlarei o que possa, mas no buraco, estarão sós.
- Elimden geldiğince, evet.
- Tanto quanto podia, sim.
Size elimden geldiğince vakit kazandırdım, ancak yeni bir hayat yaratılacak derhal bir ruha ihtiyaç var!
Dei-vos todos os segundos que consegui, mas está a ser criada uma vida nova e ela precisa de alma, já!
Her neyse. Savunmamıza yardımcı olabilecek her şeyin... isim, tarih ve yerlerin elimden geldiğince doğru olmasına çalışacağım.
De qualquer modo, tentarei ser preciso quanto a nomes, datas e lugares... tudo o que possa ajudar a nossa defesa.
Elimden geldiğince çabuk geri döneceğim.
Eu voltarei assim que puder.
Sana elimden geldiğince fazla hareket ortamı sağlamak istedim.
Modificou-o. Sim. Quis dar-lhe o máximo de mobilidade possível.
Kocamın cinayetiyle bir ilgisi varsa, elimden geldiğince yardım etmek isterim.
Se isso tem a ver com o assassinato do meu marido, quero ajudar em tudo o que eu puder.
Seni elimden geldiğince destekleyeceğim.
Eu o apoiarei em tudo o que poder.
Ben halktan biriymişim gibi davranmıyorum senatör... ama elimden geldiğince halk adamı olmaya çalışıyorum.
Não pretendo ser um homem do povo, Senador, mas tento ser um homem para o povo.
Elimden geldiğince işbirliği yaptım ama bu hakarete katlanamam.
Eu fiz o meu melhor para cooperar, mas este insulto não pode ser tolerado.
Elimden geldiğince direneceğim.
Estou a contestar isto conforme posso.
Nagus'a elimden geldiğince hizmet etmekten mutluluk duyarım.
Quero servir o Nagus de todas as maneiras que puder.
Onları elimden geldiğince oyalayacağım, sanırım en azından 24 saat vaktin var.
Vou tentar atrasa-los o máximo que puder, mas penso que terá pelo menos 24 horas.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Subirei assim que puder.
İşimi elimden geldiğince iyi yapıyorum.
Estou a trabalhar da melhor maneira possível.
Elimden geldiğince seni görmeye geleceğim.
Virei vê-lo sempre que possível.
Elimden geldiğince kibar bir dille anlatacağım.
Estou a tentar dizer-te da maneira mais agradável que sei...
Kanun, müşterilerime ve çıkarlarına elimden geldiğince hizmet etmemi öngörüyor.
A lei exige que eu... faça o que puder pelos meus clientes, para defender os seus interesses.
- Elimden geldiğince hızlı koşacağım.
- Vou o mais depressa que puder.
Elimden geldiğince hızlı geldim.
Eu sei que provavelmente não precisavas de ajuda, mas eu cheguei o mais depressa que pude. Eu vim o mais depressa que pude.
Zor bir işi elimden geldiğince iyi bir şekilde yapıyorum, teğmen.
Eu procuro fazer o melhor que posso num trabalho difícil, tenente.
Size burada olanları, elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.
Peço-lhe que nos descreva o que se passou.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Volto assim que puder.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Volto assim que puder. Eu sei.
Elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyorum.
Bem, o seu marido não pensa da mesma maneira.
Elimden geldiğince dikkat ediyorum.
Faz-se o que se pode.
- Elimden geldiğince ediyorum.
Estou a fazer o melhor que posso.
Evet, Jerry, Sponge'ları elimden geldiğince boşa kullanmamalıyım.
Tenho de conservar - as esponjas. - Mas gostas dele.
- Elimden geldiğince çabuk gelirim.
Volto logo que possa.
Elimden geldiğince hızlı çalışıyorum ağabey ama cihazlarımızı engelleyen bir çeşit etkileşim olmalı.
Estou a andar o mais depressa que posso, mas deve haver interferência a perturbar os tradutores.
Elimden geldiğince çabuk döneceğim.
Volto o mais rápido que puder.
Elimden geldiğince bir şeyler hazırlamaya çalışıyorum.
Estou centrifugando um pouco de impermeabilizante osmótico cutâneo enquanto falamos.
Kılıçlar gelsin. Beyefendi de hazırsa, kral hâlâ kararlıysa onun için kazanmaya çalışırım, elimden geldiğince. Olmazsa birkaç yüz karası, birkaç da sayı kazanırım olur biter.
Trazei as espadas, chamai o cavalheiro e o rei... e eu tentarei ganhar ; se não conseguir, nada sofrerei... senão minha vergonha e alguns toques.
Elimden geldiğince.
Acompanhei-a quando pude.
Elimden geldiğince ağzımı sıkı tutacağım, tamam mı?
Vou tentar ser o mais discreto possível, está bem?
Ona elimden geldiğince destek oldum.
Eu praticava com ela dava-lhe sempre muito apoio, eu ia a todos os recitais.
- Elimden geldiğince çabuk dönerim.
- Volto assim que puder.
- Elimden geldiğince düzene sokuyorum.
Imponho a ordem sempre que posso.
Elimden geldiğince yardımcı olurum ancak raporlarımın çok ayrıntılı olduklarını fark edeceksiniz.
Ajudarei como puder, mas acho que acharão os meus relatórios muito completos.
- Evet, elimden geldiğince.
Sim, tanto quanto posso.
Şimdiye kadar elimden geldiğince temiz bir hayat sürmeye çalıştım.
Viverás decentemente, enquanto eu viver.
Elimden geldiğince temizlenmiş halim zaten, adi herif.
Não me arranjo mais que isto, meu sacana.
- Elimden geldiğince, Lordum.
- O melhor que posso.
Ona elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum, banyo yaptırıyorum hastalandığında ona bakıyorum, her gün yemek getiriyorum ve bulabildiğim kadar şarap getiriyorum.
Como fez isso?
Elimden geldiğince diğerlerine yardım etmeye çalışıyorum ama yaptığım iyilikler bir incir çekirdeğini dahi doldurmuyor.
Sinto muito, lphicles.