English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Elimde değil

Elimde değil tradutor Português

921 parallel translation
Benim de ağlamamak elimde değil.
Também não consigo evitar chorar.
Elimde değil. denedim ama olmadı.
Não posso evitá-lo. Tentei-o, mas não pude.
Bundan sonrası benim elimde değil.
- Isso já não está em minhas mãos.
Teğmen iddianame neden hala benim elimde değil?
Tenente, por que é que os documentos da acusação não estão na minha pasta?
Elimde değil.
Não consigo evitá-lo.
- Elimde değil. Çok komik görünüyorsun.
Desculpa, mas estás tão ridículo.
Elimde değil.
Não consigo evitar.
Elimde değil, Will.
É mais forte que eu, Will.
Elimde değil, güzel şeyleri seviyorum.
Gosto de coisas bonitas.
Elimde değil baba.
Não consigo evitar, pai.
Elimde değil. Kayık aşırı yüklü.
Não consigo evitar, o barco está sobrecarregado.
- Elimde değil.
- Não consigo evitar.
Sabırlı olmalıyız. Ama ağlamamak elimde değil, düşündükçe soğuk topraklara gömüldüğünü.
Devemos ser pacientes, mas hei-de chorar, ao pensar que o vão esconder na terra fria.
Elimde değil bay Flusky. Aklımdan geçenleri söylemek zorundayım.
Não consigo evitar, Sr. Flusky, tenho de dizer o que penso.
Elimde değil Eve.
Nada posso fazer.
Elimde değil.
Não o posso evitar.
Ama elimde değil.
Não há nada que possa fazer.
Biliyorum yanlış. Ama elimde değil.
Eu sei que é errado, mas nada posso fazer.
Kadın olmamak elimde değil ama bana öğrettiğiniz mantığı yürütüyorum.
Não posso não ser mulher, senhor, mas tento pensar como me ensinastes.
Ellen. Elimde değil, onun tabancayla oynadığını görmeğe dayanamam.
Não posso evitar, não suporto vê-lo brincar com armas.
Elimde değil, endişelendim.
Estou sempre preocupado.
Sizi bu işe bulaştırmak istemiyorum, ama elimde değil.
Não te quero meter nisto, mas não o posso evitar.
- Elimde değil efendim.
- Não consigo evitá-lo, senhor.
Ben böyleyim işte. Elimde değil.
Esta é apenas a maneira como eu sou.
Elimde değil, bu olanlar rüya gibi sanki.
Eu já... sinto-me já dentro de um sonho...
Ama elimde değil!
Mas não consigo!
- Elimde değil peder.
- Não consigo, padre.
Elimde değil.
Tenho medo, não tenho culpa.
Seni seviyorum, çünkü elimde değil.
Eu a amo porque não há outro modo.
Elimde değil.
Não posso evitar.
Gelmemek elimde değil.
Impossível não ter vindo.
Gideceğim, elimde değil.
Vou. Dá-mo.
Ama elimde değil, aralarında kendimi tuhaf hisediyorum.
Mas não posso evitar. Sinto-me estranha entre eles.
Ortamı benim için ayarlamaya çalıştığının farkındayım, ama... ne yapayım korkmuyorum işte, elimde değil.
Sei que estás a tentar criar ambiente, mas não me sinto assustada, só isso.
Ama elimde değil.
Mas não consigo evitar.
Benim elimde değil.
Não é obra minha.
Biliyor musun? Scobie'ye üzülmemek elimde değil.
Sinto muito, não poder ajudar no caso do Scowby.
Biliyorum ama elimde değil.
Eu sei, não me posso controlar!
Elimde değil. Senden daha uzunum.
Não tenho culpa, sou mais alto que tu.
Üzgünüm Norm. Senden uzun olmak elimde değil.
Desculpa, Norm, não tenho culpa de ser mais alto!
- Bu elimde değil! - Öyle görünmüyor.
- É mais forte do que eu.
- Elimde değil, hapşıracağım.
- Não consigo, tenho de espirrar.
Elimde değil.
Oh, não consigo.
Ama elimde değil!
Mas não o consigo evitar!
- Benim elimde olan birşey değil.
- Isso não me cabe a mim.
O, sizinle aynı seviyede değil. Elimde olmadan söyledim.
Mas ela não tem a sua classe e eu não posso deixar de pensá-lo.
Elimde değil.
Não posso evitá-lo.
Constance, elimde olan bir şey değil. Çok özür dilerim.
Constance, desculpa, não posso fazer nada.
Barış içinde değil, elimde bir kılıçla geliyorum.
"Eu venho não em paz, - mas com uma espada."
Sana dokunmayı çok seviyorum ama işin acı yanı, bulduğum şeyi elimde tutamam, değil mi?
Adoro tocar-te... Mas o que dói é que não posso ficar com aquilo que encontrei, não é?
Elimde bu varken açıklama yapmama gerek yok değil mi?
Com isto, um tipo não tem de explicar nada, pois não?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]