Elinden geleni yap tradutor Português
870 parallel translation
Elinden geleni yapıyor.
Está a fazer os possíveis.
Leon, madamın... Moskova'ya hoş anılarla dönmesi için elinden geleni yap.
Leon, redobra os teus esforços... para a madame levar agradáveis recordações quando voltar para Moscovo.
Onu incitmemek için elinden geleni yapıyor.
ele foi amaldiçoado por uma paixão para não machucá-Ia.
- Biliyorum. Elinden geleni yap.
- Faz o que puderes.
- Elinden geleni yap, dedim.
- Faz o que puderes.
Elinden geleni yap.
Portanto faça o melhor.
" Parry'yi sadakatsiz bir koca, vahşi bir katil gibi göstermek için elinden geleni yapıyor.
" e se empenha em retratar ao Parry como um marido infiel, um vil assassino.
Bay Travers, sizi temin ederim ki, Kontes tarafsız bir ülkede tarafsız bir yaşam sürmek için elinden geleni yapıyor.
Senhor Travers, a Condessa está a fazer o seu melhor para viver neutralmente num país neutral.
Moyzisch, elinden geleni yap ve Albay'ı Ankara ziyaretinde rahat ettir.
Moyzisch, faça o que poder para que a estadia do Coronel em Ankara lhe seja agradável.
Oraya çık ve elinden geleni yap Katie.
Vá lá e dê-lhes tudo, Katie.
Daha iyi bir anlaşma yapamazsın, kabul et ve elinden geleni yap.
Não conseguirás melhor acordo, portanto, aceita e dá o teu melhor.
Elinden geleni yap.
Faz o que puderes.
Onu fethetmek için elinden geleni yapıyor.
Ele é a Geórgia e ela é o Sherman, entrando a marchar.
Biri başımı derde sokmak için elinden geleni yapıyor.
Há quem ande a tramar-me muito bem.
Evet, elinden geleni yap olur mu?
Sim, até nova ordem.
Beni ve doktoru beklemek için elinden geleni yap.
Faz o melhor para esperar por mim e pelo doutor.
Elinden geleni yap.
É bom.
- Sırana geri dön. - Elinden geleni yap.
Província de Milão.
- Elinden geleni yap, tatlım.
- Faça o melhor que puder.
- Pekala, McLoud, elinden geleni yap.
- Está bem, McLoud, faça o que puder.
Git, Jocko, elinden geleni yap.
Vamos, Jocko. Dê o seu melhor.
Sen elinden geleni yap, gerisini Tanrıya bırak.
Fazemos o melhor que podemos, e entregamos o resto a Deus.
- Hayır... Belki diğer insanların hayatlarını düzeltmek için elinden geleni yapıyordur.
Ou talvez tudo faça para emendar a baralhada de vida dos outros.
- Jim hiç emin değildi bundan - onu baştan çıkarmak için elinden geleni yapıyordu.
Ela talvez fizesse, Jim estava longe de estar certo, o que fosse necessário para o seduzir.
Hepsi elinden geleni yapıyordu ve yaşamın ruhu ölü bir bedenden daha güçsüz olamazdı. "
"A vida da alma é menos importante do que a vida do corpo?"
Bizim için elinden geleni yapıyor.
Ela está a fazer o melhor que pode.
Şey, polis elinden geleni yapıyor olmalı
Imagino que a polícia está fazendo o que pode.
- Elinden geleni yap.
- Faça o que puder.
Elinden geleni yap, işe yarayacaksa yalvar, Egan.
Nem que se desfaçam em lágrimas.
Elinden geleni yap.
Por favor! Veja o que pode fazer.
- Elinden geleni yap.
- Faça o seu pior.
Elinden geleni yapıyorsun.
Tás a dar o teu melhor.
Elinden geleni yap.
Faça o que puder.
- Elinden geleni yap, Blaine.
- Faz o teu melhor, Blaine.
Harvey elinden geleni yapıyordu.
O Harvey deu o seu melhor.
- Herkes elinden geleni yapıyor.
- Fazemos o que podemos.
Müfettiş Trout elinden geleni yapıyor.
O Inspector Trout faz o melhor que pode.
Herkes elinden geleni yaptı. O yüzden ben derim ki, toplantıyı hemen bitirip gereken yapılsın. Hayıt Luther, bu yaptığın- -
Devemos cancelar esta reunião e fazer o que achamos certo.
Elinden geleni yap.
Aperta ao máximo.
Tamam Joe, elinden geleni yap, hava düzelene kadar.
Tudo bem, Joe, faça o melhor que puder até sairmos desse mau tempo.
- Elinden geleni yap.
- Bem, dê o melhor de si.
Bu arada, savaşı Fransa'dan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyor bu noktada da elinden geleni yapıyordu.
Entretanto, tratava de manter a guerra afastada do solo francês, daí o seu interesse em qualquer estratagema que lhe apresentassem.
Doktor elinden geleni yapıyor.
A médica está a fazer os possíveis.
Elinden geleni yapıyorsun.
Estás a fazer o teu melhor.
Neyse, elinden geleni yap.
Bom, faça o seu melhor.
Kız elinden geleni yapıyor.
A menina fez o que podia.
Sen onurlu bir adamsın ve elinden geleni yapıyorsun.
O senhor é um homem honrado e está a fazer o possível.
Hayatımızı zorlaştırmak için elinden geleni yapıyor, tek sebep kızımın sakat olması.
Fez tudo o que podia para nos dificultar a vida, só porque a rapariga é deficiente.
Güneş yapıyordu elinden geleni, Dalgaları düzeltip parlatmak için
Ele deu tudo de si para que as grandes ondas ficassem calmas e reluzentes.
- Elinden geleni yap.
- Tenta.
Elinden geleni yap.
Adiante.
elinden geleni yaptın 41
elinden gelenin en iyisini yap 17
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
elinden gelenin en iyisini yap 17
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96