Fark etmedin mi tradutor Português
281 parallel translation
Kadın olduğunu fark etmedin mi?
Ora, não viste que era uma mulher?
Şu yerlilerle pilotun ne kadar benzediğini fark etmedin mi?
Reparaste nas semelhanças entre os nativos e o piloto?
- O rahibede tuhaf bir şey fark etmedin mi?
- O que foi? Nota alguma coisa de errado naquela freira?
Halkımızla değil de sınır kabilesiyle yakınlık gösterdiğini fark etmedin mi?
Não reparou que ele rodeou-se não com o nosso povo... mas com homens das tribos fronteiriças?
Kokuyu fark etmedin mi?
Não notas um perfume? É excessivo.
Onu nasıl şaşırttığımı fark etmedin mi?
Não percebeu como o deixei abalado?
Fark etmedin mi?
Näo reparaste?
Amiral'in bu tip pilotlarla yakından ilgilendiğini hiç fark etmedin mi?
Já reparou que o Almirante se interessa muito por pilotos assim?
- Garip bir şey fark etmedin mi?
- Não notou nada invulgar?
Dün gece gazı fark etmedin mi?
Você não notou o gás, na noite passada?
- Sen fark etmedin mi Gooper?
- Não sentiste, Gooper? - O quê?
Dışarıda kavurucu sıcak bile olsa içersi ıssız ve soğuk, fark etmedin mi?
Dentro de casa, está sempre desolado e frio, mesmo quando está um calor de rachar cá fora. Nunca reparaste?
Son zamanlarda daha düzgün konuştuğumu fark etmedin mi?
Já reparaste que ando a falar melhor?
Fark etmedin mi?
- Você não percebeu?
- Bunu hiç fark etmedin mi?
- Nunca reparaste?
Bir değişiklik fark etmedin mi?
Não nota algo de diferente?
Her an nasılda tetikte olduğunu fark etmedin mi?
Não viste que ela estava a olhar sempre para trás?
Fark etmedin mi?
- Uma aparição? - Sim, exatamente. Presta atenção.
Fark etmedin mi?
Primeira secção! Desmontem e procurem por este lado. Segunda secção!
Kıllı ellerini çatallı parmaklarını ve geceleri çıkan ve kadınların bacaklarına saplanan sivri tırnaklarını fark etmedin mi?
Viste aquelas grandes mãos peludas, com dedos longos e esqueléticos, de falanges peludas... quem saem à noite para agarrarem as pernas das mulheres?
Fark etmedin mi?
Não notou?
Bir şeyi fark etmedin mi?
Não reparaste em nada?
Bir şeyi fark etmedin mi?
Não reparas em nada?
Çinlilerin katliamına nasıl üzülmüş fark etmedin mi?
Viste como ficou afectado com o massacre do chinês?
Zayıf tarafını fark etmedin mi?
Não consegues ver a sua fraqueza?
Fark etmedin mi?
O tipo é gordo.
- Elbisesini fark etmedin mi?
Era o vestido dela.
Yatak hakkında tuhaf olan hiçbir şey fark etmedin mi?
Reparou em algo de peculiar acerca da cama?
Senin civcivin büyük güğümleri vardı, fark etmedin mi?
Não vês que a tua miúda tinha um grande par de marmelos?
- Ve fark etmedin mi?
- E não percebeste?
Daha Santa Carla'da tuhaf bir şey fark etmedin mi?
Já notaste algo de estranho em Santa Carla?
Uçakta olduğumuz sırada kusmuk torbasının üstünü okumaya başladığımı fark etmedin mi?
Não reparou no avião, quando você começou a falar, que eu eventualmente comecei a ler o saco para vómito?
Buradaki büyük partiyi fark etmedin mi?
Não reparaste que há aqui festa de Natal?
Fark etmedin mi?
Será que não reparaste?
Ve... Ve tansiyonunun yüksek olduğunu fark etmedin mi?
E não viu que ela era hipertensa?
Benim iyi bir avukat olabileceğimi hiç fark etmedin mi?
Já alguma vez pensaste que talvez eu seja uma excelente advogada?
Seninle oynadığını fark etmedin mi?
Ele está a brincar contigo como um gato numa corda.
Kuşların daha melodik cıvıldadığını fark etmedin mi?
Não reparaste que até o cantar dos pássaros parece mais melodioso?
Fark etmedin mi?
Não reparou?
Fark etmedin mi?
Não notaste?
Fark etmedin mi?
- Não notou?
- Fark etmedin mi?
- Você não notou?
Hiç fark etmedin mi?
É constrangedor. Nunca reparaste?
Her zaman kendinden Jimmy diye bahsettiğini fark etmedin mi?
Não te apercebeste que se refere sempre a si mesmo na 3a pessoa?
Söylediklerinde hiç tuhaf bir şey fark etmedin mi?
Não notou nada estranho no que ele disse?
Fark etmedin mi akşamları burada oturduğumuzda saatler boyunca uzaklara dalıp gittiğini benimle tek bir kelime etmediğini?
Quando estamos aqui sozinhos, de noite, pode passar horas com o olhar perdido, sem dizer uma só palavra.
Parkta tuhaf, meraklı gözlerini hiç mi fark etmedin?
Nunca reparaste no parque, como nos olhava com insistência?
- Humphrey fark etmedin mi? - Neyi Bakanım?
- A ver o quê, Sr. Ministro?
- Fark etmedin mi?
Ainda não notaste?
Fark ettin mi, etmedin mi bilmiyorum ama bir provanın ortasındayım.
Não sei se reparaste mas estou a meio de um ensaio.
Bunu fark etmedin, değil mi?
Não percebes-te isso, pois não?