Geçen gün tradutor Português
4,455 parallel translation
Geçen gün gördüm ben sizi.
Eu vi-vos no outro dia.
Geçen gün benimle ne kadar gurur duyduğunu söylediğine yemin edebilirim.
Jurava que no outro dia me tinhas dito o quão orgulhoso estavas de mim.
Geçen gün sizi aradığında, ne istedi?
A chamada do outro dia... O que é que ele queria?
- Geçen gün bize, bir arkadaşınızla Midtown'da yemek yediğinizi söylemiştiniz.
Estão loucos? Outro dia, disse-nos que jantou com um amigo no centro.
Geçen gün Linus Roe ile konuştuğumuzda, bize P vs NP'nin yanıtının teorik matematik dünyasındaki sonuçları dışında, bilgisayar bilimlerinde de çok yararlı ve elle tutulabilir sonuçları olacağını anlatmıştı. Midtown'daki bir retoranın güvenlik kayıtlarını saklayan ve kaydeden hard diske sızıp, zaman damgasına 3 saat eklemek çocuk oyuncağı olurdu. Misal ;
Quando nos encontramos com Linus Roe no outro dia, ele explicou-nos que apesar das aplicações no mundo da matemática teórica, a solução de P versus NP teria consequências bem reais, consequências práticas, para a ciência dos computadores.
Geçen gün yemek yediğiniz şahıs.
Seu encontro do jantar da outra noite.
Her geçen gün daha fazlasını öğreniyorum.
Estou a descobrir diariamente.
Geçen gün sizinle konuşmuştuk.
Falámos consigo há uns dias?
Arayıp, geçen gün şey gibi, ucube gibi davrandığım için özür dilemek istedim.
Queria ligar e desculpar-me por agir como... agir como um cretino no outro dia.
- Ben de geçen gün lokantada tanıştım.
Conheci-o no restaurante, na outra noite. - O que lhe aconteceu?
Geçen gün tanışmıştık.
Nos conhecemos no outro dia.
Geçen gün söylediğim gibi, Watson, tek eşlilik doğal bir durum değil.
Como já disse, Watson, monogamia não é natural.
Geçen gün sana bağırdığım için özür dilerim.
Desculpa por ter gritado contigo no outro dia.
Geçen gün benimle konuştuğun için teşekkür etmek istedim.
Gostaria de lhe agradecer por conversar comigo.
Geçen gün bir mektup aldım.
Recebi uma carta no outro dia.
Teğmen! Valinin, sizlere serbest geçiş hakları tanıdığının farkındayım ancak dürüst olmak gerekirse, geçen gün sahada yaptığınız hareketleriniz yüzünden maviler içindeki kardeşlerinizin sizlerden soğudukları kesin.
Tenente, já me apercebi que o Governador dá-vos carta branca para actuar, mas, para ser honesto, aquele comportamento que eu vi, lá fora no terreno, no outro dia é uma maneira infalível de conseguirem distanciar-se
Geçen gün techno şarkı dinlerken ağladım.
Outro dia chorei a ouvir uma música Techno.
Geçen gün köpeğin kuyruğunu çekmemesini söylemek zorunda kaldım.
No outro dia, tive que dizer-lhe para não puxar a cauda de um cão.
Evet, belki bu kötü bir zaman olabilir fakat geçen gün seni arkada bıraktığım için senden gerçekten özür dilerim.
Isso deve ser uma má hora, mas realmente queria pedir desculpas por deixar-te para trás no outro dia.
Geçen gün buldum. Saklanmış bir kenara.
Encontrei-a há dias, escondida.
Dinle, kuşkucu olduğunu biliyorum ama sana geçen gün arabada anlattığım enerjiyi hatırlıyor musun?
Ouça, sei que é céptico, mas lembra-se da energia que falei no outro dia no carro?
Vardığım tek sonuç da geçen gün ilaç almaya gittiği sırada deli ilacı alıyordu.
E a minha única conclusão é que os medicamentos que ele comprou no outro dia eram comprimidos para malucos.
Görünen o ki her geçen gün sana dünyanın değiştiğini hatırlatmalıyım.
A The Paradise não é mais propriedade sua.
Bayan Clarke, bu taciz kızının sınıf arkadaşı led kendi hayatını almaya bir trenin önüne atlayarak geçen gün.
Sra. Clarke, este assédio levou a colega da sua filha ao suicídio, saltando para a frente de uma composição do metro.
Geçen gün evden çıkmadan önce, Zubkov'u evine aldın.
Deixou o Sr. Zubkov entrar na sua casa antes de sair,
Geçen gün beni Quantico'ya rahip bıraktı.
O Reverendo levou-me a Quântico uma manhã.
Modern imalathaneler yeni mallar ürettikçe onları ilk biz sipariş ediyoruz. Her geçen gün şehire daha fazla kişi geliyor.
Alguém que continuasse o meu negócio e o desenvolvesse para a sua própria geração
Geçen gün Ian Gale'in tıbbi dosyasına baktığımda Haley'nin birkaç hafta önce kan bağışladığını gördüm. Grip olduysa ya da vücudu enfeksiyonla savaşıyorsa kan veremezdi.
Quando vi a ficha médica do Ian Gale, vi que a Haley doou sangue há uma semana, mas se estivesse gripada ou com uma infecção
Geçen gün telefonda açıkça ifade ettiğimi düşünmüştüm.
Capitão, pensei que tinha deixado claro no telefone...
Geçen gün ameliyathanedeydik, - ve hastayı bir saat daha fazla...
Estávamos na S.O. outro dia, e ela manteve o paciente durante uma hora a mais.
Geçen gün haberlerde izlemiştim.
Vi sobre isso nos noticiários.
Geçen gün geldiğimde kolunda kan vardı. - Çok korkmuştu.
Tinha sangue no braço quando vim cá no outro dia, estava assustada.
Geçen gün sana kaba davrandığım için özür dilerim.
Desculpa por ter sido rude no outro dia.
Geçen gün ona bir çek gönderdi.
Sei que ela passou há pouco um cheque para ele.
Geçen gün gazetede bir haber okudum, Amerikalı gençler cinsel açıdan en aktif olanlar değilse de, gençlerde hamile kalma oranı en yüksek ülke bizmişiz.
Há dias, li um artigo no jornal que dizia que, apesar de os adolescentes americanos não serem os mais sexualmente activos, temos a taxa mais elevada de gravidez na adolescência.
Geçen gün bir yazı okudum...
Há dias, li sobre...
Geçen gün evine geldim, eski kocanı gördüm Tyler alıştırma yapmak istemişti onu yüzüstü bıraktım.
Fui a tua casa no outro dia e vi o teu ex-marido ignorar o Tyler quando queria treinar.
Ama bana geçen gün kendini suçlu hissettiğini söylemiştin ya bunu kendini yapmaya devam edemezsin.
Mas essas coisas que me disseste, de sentires culpada... Não tens de continuar a fazer isso a ti mesma.
Galloway geçen gün Campbell'ın boğazını kesti.
O Galloway cortou a goela ao Campbell no outro dia.
Hani geçen gün onunla ilgili anılardan bahsediyorduk ya?
Sabes, no outro dia, quando estávamos a recordá-lo?
Bak. Geçen gün için gerçekten özür dilerim.
Ouve, lamento muito o que aconteceu no outro dia.
Geçen gün içeri daldığımda gördüğüm toplantı.
Aquela reunião que eu atrapalhei no outro dia...
Geçen iki gün içerisinde babamın öldürüldü bakıcımız cinayetle suçlandı ve üvey annemiz de babamı öldürmeyi düşündüğünü itiraf etti.
Nós últimos dois dias, o nosso pai foi assassinado, nossa babysitter acusada do crime, e nossa madrasta confessou pensar em matá-lo.
Kadınlarla çevrili geçen her gün.
Eu ficaria...
Geçen gün söylediklerimle fazla aşırıya gittim sanırım.
Costumavam assustar-me imenso.
Geçen gün ben de Flora ile bir yerleri gezmeyi konuşuyorduk.
Sei que ele vai despedir-me por negligenciar os meus deveres.
Değer verdiğin bir şeyi kaybettiğin zaman geçen bir gün bile sonsuzluk gibi gelir.
Quando perdes algo que te é importante. Nem que seja "um só dia", já é uma eternidade.
Yani burada geçen her gün, bir dakikalık bir süreye eşit.
Um dia aqui é um minuto.
Korkarım, geçen her gün daha da zayıf düşüyor.
Temo que ele enfraquece a cada dia que passa.
Lowndes Eyaleti'nde sizi koruyabileceğimize inanıyorum. Ancak Montgomery'den geçen son gün yürüyüşünü de hesaba katarsak tüm o yüksek binalardan ve koruması zorlu olan belirsizliklerden geçeceksiniz.
Achamos que o podemos proteger até Lowndes County, mas quando chegar a Montgomery, no último dia, e começar a passar por aqueles edifícios altos, a sua protecção tornar-se-á difícil.
Geçen hafta her gün birkaç sent arttı.
Alguns cêntimos todos os dias, a semana passada.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192