Hatırlamak mı tradutor Português
247 parallel translation
Hatırlamak mı?
A pensar no passado?
- Hatırlamak mı?
- Se me lembro?
- Hatırlamak mı? Henüz gelmişken nasıl hatırlayabilirim?
Como poderia eu lembrar-me se acabei de chegar?
Hatırlamak mı? Ben her şeyi unutmak istiyorum.
Depois do que passei, quero esquecer.
Yoksa hatırlamak mı istemiyorsun?
Ou você não quer recordar.
- Hatırlamak mı? Beynime kazıdım!
- Até tomei notas.
Hatırlamak mı?
Se me lembro?
- Hatırlamak mı?
- Se me lembro? !
Seni hatırlamak mı?
Se me lembro?
Hatırlamak mı?
Lembrar?
bu sayede o arabayı görmüştün dev bir bowling mandalı gibi hatırlamak mı?
Lembras-te das últimas férias em que fomos aos Famosos dos Bowling para que pudesses ver o carro em forma de um pino de bowling gigante? Se me lembro? Quem poderia esquecer?
Hatırlamak mı? Onu hala nasıl yendiğime inanamıyorum.
Ainda nem acredito que o derrotei.
Hatırlamak mı?
Lembro-me?
Hatırlamak mı? Hayretsin!
Não me ia lembrar?
- Seni hatırlamak mı?
Se me lembrava de ti?
Her dakikayı hatırlamak istiyorum her zaman hayatımın sonuna dek.
Quero me recordar de cada minuto para sempre. Para sempre, até ao fim dos meus dias.
Bunları, şansımı zorlamamayı hatırlamak için saklayacağım.
Posso tê-los para lembrar de nunca abusar da sorte?
Bütün halkımın orada olma hakkı var görmek ve hatırlamak için.
Todo o meu povo terá o direito de estar lá... para ver isso e lembrar.
Adımı hatırlamak için, Firavunun bir nedeni daha oldu.
Novamente o Faraó se lembrará do nome de Adonias.
Hepinize bu buluşmaya hoş geldiniz demek istiyorum. Genç olduğumuz ve uğruna yaşamaya değer bir amacımızın olduğu o olağan üstü yılları hatırlamak için!
A todos dou as boas-vindas a esta reunião, uma ocasião para rememorar aqueles extraordinários anos quando éramos jovens e tínhamos uma razão pelo que viver!
Bırak ki sana uzun uzun bakayım, seni sonra hep böyle hatırlamak için.
Deixe examiná-la muito bem e lembrar-me de si sempre assim.
O günlerdeki birtakım düşünce alışkanlıklarını hatırlamak ilginç.
É curioso recordar, alguns dos hábitos mentais desses dias passados.
Bundan böyle, bağımızı hatırlamak için... hep daire şeklinde toplanacağız. Doğru ve cesur eylemleri duymak ve anlatmak için.
Daqui por diante, para que não esqueçamos o elo que nos liga, reunir-nos-emos sempre num círculo, para ouvir e contar feitos de bravura e bondade.
Hatırlamak zorundaymışım gibi isminizi bahşettiniz. Ancak şunu söyleyebilirim ki sizin bekar bir avukat, bir farmason ve astım olduğunuz her hâlinizden anlaşılıyor. Yani hakkınızda hiçbir şey bilmiyorum, her neyse.
Mencionou o seu nome como se eu devesse reconhecê-lo, mas para além de ser obviamente solteiro, solicitador, mação, e asmático, nada sei a seu respeito.
Komik olan şeyse bu eski uyduları Dünya'ya kanatlı olarak indirmeye çalıştığımızı hatırlamak.
E tem graça lembrar que trazíamos os primeiros satélites de volta à Terra com asas.
Ahlaki değerlerin yıkıldığı... ve yitirildiği günümüzde... çocuklarımız her gün... boşanma ve ailelerin parçalanması tehlikesiyle karşı karşıyayken... Lenox ailesi gibi bir ailenin hep birlikte mücadele ettiği... o eski günleri hatırlamak bizlere huzur veriyor.
Nesta época de degradaçäo de valores... e de tradiçöes perdidas, em que os nossos filhos säo diariamente expostos... aos perigos do divórcio, da separaçäo e das famílias destroçadas, é reconfortante recordar os dias... das famílias unidas, como os Lenox.
Belki bütün enerjimi yüzünüzü hatırlamak için harcadığım içindir.
Talvez tenha utilizado toda a minha Energia para recordar o teu rosto.
Hatırlamak için çok çalıştım.
Acho que me esforcei demasiado.
Of yerle gök hatırlamak zorunda mıyım?
Céu e terra!
Kütüphanede ne gördüğümüzü hatırlamak zorunda kalmayacağımız bir şeyler anlat.
Assim não temos que nos lembrar do que vimos na biblioteca.
Sanırım korkudan. Adını veya yaptıklarını hatırlamak... rüyalarımıza girmesine izin vermek demekti.
O medo, suponho de relembrar o seu nome e o que ele fez, de o incluir nos nossos sonhos.
Oranın kötü bir yer olduğunu hatırlamak için kıvılcıma ihtiyacım yok.
Não preciso duma faísca para lembrar que é um lugar mau.
Ben onları hatırlamak ve şunu söylemek istiyorum : Yapabileceğim en iyisini yaptım burada hapisken eğlendim doya doya, burada hapisken mümkün olduğunca iyi oynadım, burada hapisken elime geçirdiğim kızla yattım, burada hapisken.
Eu acho que o melhor é olhar para trás e dizer que dei o meu melhor enquanto estive nesta escola e que me diverti o máximo que pude enquanto estive aqui joguei o melhor que pude pela equipa da escola e fodi com todas as gajas que me deixaram.
Hatırlamak gerekirse o gece senin göğüslerinle bayağı bi'oynamıştım. Onlarla teknecilik, ön cam sileceği, kum torbası yumruklama gibi oyunları oynamıştım...
Lembro-me de ter brincado com os teus seios um bom bocado naquela noite barquinho, limpador de para-brisa, saco de pancada...
Bu konuşmayı hazırlamak için birkaç kişiyi aradım. Amacım Gareth'ın tanıştığı insanlar tarafından nasıl hatırlanacağını anlamaktı.
Para preparar este discurso, telefonei a umas pessoas para ter uma ideia geral do que pensavam dele.
Bazen nerede olduğumu hatırlamak biraz zamanımı alıyor.
Às vezes levo tempo para me lembrar onde estou.
Birini öldürdüğümde genellikle onu hatırlamak için ondan bir kulak ya da parmak alırım.
Uma orelha, um dedo, quem sabe. Algo com que me possa lembrar. Agora, pensando que é com Hércules...
Peki ya yabancı gemi? Son hatırladığım görüntü, geminin, tekrar nebula ya doğru gittiği, ama detayları hatırlamak çok zor.
Nós tínhamos esperanças que um guerreiro da força e da fama de Beowulf nos pudesse libertar da nossa maldição.
Ama aç kaldım. Hatırlamak bile istemediğim şeyler yaptım.
Mas eu passei fome, fiz coisas que nem eu quero saber.
Sadece hüzünlü anlarımı hatırlamak istiyorum.
Estou só... a comemorar os meus maus momentos.
Hatırlamak için yeterince zamanım olacak.
Bem, haverá tempo suficiente para recordar.
Nefes almayı bile hatırlamak zorundayım!
Até tenho de me lembrar de respirar.
Hatırlamak mı?
Luta?
Hatırlamak zorundayım.
Preciso me lembrar.
Fleetwood Mac'ten "Landslide" yi bulmak için albümü 1983 sonbaharında birinden alıp kişisel nedenlerle geri vermediğimi hatırlamak zorundayım.
E se quiser encontrar a faixa "Landslide" dos Fleetwood Mac, tenho de me lembrar que comprei o LP para oferecer no Outono de 1983, mas que não o cheguei a dar, por motivos pessoais.
Her neyse, belki hatırlamak için bir fotoğraf alırım. Çılgın dövmelerimden bir tane daha yaptırırım.
Talvez eu tire uma fotografia para me lembrar, ou arranje mais uma tatuagem bizarra.
Dün gece yaptığımız şeyleri hatırlamak için tekrar yapacağız.
O que precisamos fazer é entrar no estado de espírito em que estávamos ontem à noite.
Fakat hatırladım sen ne yaptın ise hazırlamak, ve...
Mas depois lembrei-me o que passas-te para o conseguir e...
Hatırlamak için beynimi patlattım... nereden tanıdığımı hatırlamak için.
Parti-me o cérebro tratando de recordar... de recordar de onde. E me veio em um flash.
Hayatıma ait detayları hatırlamak, odaklanmama yardım ediyor.
Recordar os detalhes da minha vida, ajuda-me a permanecer focado.
Sanırım olay bu, ona olan aşkını hatırlamak ve her gün aşkını göstermek.
Acho que é esse o truque, para relembrar o amor e... e mostra-lo todos os dias.