English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Hem

Hem tradutor Português

40,007 parallel translation
Bu miras işinde ne olursa olsun anlaşmazlıktan ne sonuç çıkarsa çıksın umarım geçmişte gömülü hem de derin bir mezara gömülü sırların saklı kalmasında sana güvenebilirim.
O que quer que aconteça neste assunto da herança, e não importa se dele resultar uma disputa, espero poder confiar em que manterás os segredos do passado enterrados, enterrados numa sepultura bem funda.
Hem mahrem olarak konuşmayı tercih edeceğiniz muayyen kadınsı bir ürünüm de mevcut.
E também um certo produto feminino que talvez prefira abordar a sós.
Mevki bir devlet sırrıyken hem de!
A localização é segredo de estado.
Hem babanın bana borcu vardı.
E também o dinheiro que o teu pai me devia.
İhmalkârlık yüzünden dava açılmasından teftişlerden, yardakçılıktan bahsediliyor. Hem tüm bunlar olurken arkamızdan kıs kıs gülünüyor!
Falam de acusações por negligência, inspecções... falam de cumplicidade, e desmedidamente, riem-se à socapa nas nossas costas.
Hem biz daha iyi tekliflerle geliyoruz.
Não obstante, nós oferecemos melhores recompensas.
Hem hastalık geçmez.
E não há. E não podeis.
- Hem de nasıl.
Absolutamente morto.
İfadeni yaz. Atticus hem ifadeni hem de seni güvende tutar.
Escreve a tua versão dos factos, com ele ficará a salvo e manter-te-á em segurança.
Sanırım baban kuşatılmış durumdayken pencereleri kapatan aynı marangozdan yararlanabilirim. Hem aynı eski çivileri aynı eski deliklere çakabilir.
Suponho que posso chamar o mesmo carpinteiro que o vosso pai chamou para tapar as janelas quando esteve sob ameaça e que pode colocar os mesmos pregos velhos nos mesmos buracos velhos.
Hem yalnızca Delaney'i öldürerek bu felâketi çözmeyiz de. Şu anki acil menfaatimiz o puştu hayatta tutmak.
E não só não podemos resolver este desastre matando o Delaney, como é agora de nosso interesse prioritário manter o cabrão vivo.
Hem kapının önündeki o hastalıklı delikanlılar seni Doğu Hindistan Şirketi'nin katillerinden korumak için duruyorlarsa sabah saat 2.00'ye kadar dikkatlerinin fahişeler tarafından dağıtılacağını da bil.
E se esse débil jovem junto à entrada está lá para proteger-vos dos assassinos da East India ficai a saber que, às duas da manhã, distrai-se facilmente com as putas.
Brad!
Brad! - Hem?
Onu zahmetten kurtarayım. Hem çıkıp bu güzel günün tadını çıkarayım.
Bom, vou-lhe poupar a maçada e vou lá fora aproveitar este belo dia.
Dışarısı çok karanlık olur hem.
Está escuro lá fora.
O şeyi çıkartamıyor musun cidden?
Então não consegues mesmo tirar essa coisa, hem?
Buradayım işte Jimmy. Doğum gününde hem de.
E aqui estou eu, Jimmy, no teu aniversário.
Amcık yemeyi seviyorsun demek?
Gostas de comer ratas, hem?
Çok esrarlı bir olay, değil mi?
É mesmo um mistério, hem?
Hem en yüksek notları alan bir öğrenci hem de bir baş belasıydı.
Foi um aluno brilhante e também um arruaceiro.
Aynı anda hem yardım edip hem de öldüremeyiz.
Não as podemos ajudar e matar ao mesmo tempo.
Hem asker hem âlim.
É um soldado e um académico.
Andy'nin bunun üzerinde çalışması lazım, hem de hemen!
O Andy vai ter de resolver isto já!
Evet, hem de çok.
Sim, muito.
Hem iyi hem kötü haberler var.
Há boas e más notícias.
Motelin dışına birkaç senedir badana yapmıyoruz. Hem nalbur da tekrar açıldı.
Não reformamos o exterior do motel há já alguns anos, e aquela loja de ferramentas reabriu.
Hem de hep oluyor.
O tempo todo.
- Hem de çok kez, sen de biliyorsun.
Muitas vezes. Sabe disso.
Neden dışarıdaydın ki hem?
- Porque estava fora do quarto?
- Hem de öyle bir istiyorum ki.
Quero muito.
Hem bu sayede sen konuşursun ve bu aptal konuşma başlatmamış olur.
Dessa forma, serás tu a falar e não este parvo aqui. Claro.
Zevkle hallederim hem de.
Muito fácil. Adoraria.
Bir evde hem anne hem de baba olduğun zaman elinden her iş gelir.
Quando és o homem e a mulher da casa tens de ser versátil e fazer o que for preciso.
Hem de hiç. Neyin mantıksız olduğunu biliyor musun?
Sabes o que é que não faz sentido?
Hem de bütün parayı verdik.
Pagámos-lhe muito dinheiro.
Hem de okulun ilk gününde.
No primeiro dia de escola?
Hem muhtemelen yine çılgın bir seyahate çıkmışlardır.
Além disso, eles devem ter ido nalguma viagem louca outra vez.
Varsa yoksa tenkit ediliyorum, hem de bolca.
A única coisa que tenho é juízos de valor. Sou muito julgada.
Hem okul yönetimince hem de kanunen duaya katılma mecburi.
A administração escolar exige-a e é a lei.
Hem de çok fena şekilde!
Desesperadamente!
ve alfa olmayı öğrenirken sen de hatalar yaptın. Evet, baya bi hem de.
E tu cometeste erros quando aprendias a ser um Alfa.
Hem de çok yaklaştık.
Estamos mesmo tão perto.
Ailesinde hem para hem nüfus var.
A família dela tem ambas.
Bebeğim sayı vuruşu yaptın. Hem de ilk denemende.
Tu marcaste um home run na tua primeira tentativa.
Tartışmalı bir müzikal oynatmaktan daha büyük problemler var. Hem de Tony ödülü kazanmış bir oyundan bahsediyorsak.
Portanto, acho que isso fará mais mossa do que apresentar um musical controverso, sobretudo um daqueles que já ganhou Tonys.
Hem sen gelmiyorsun.
Além disso, tu não vens.
Kaç para kazanıyorsun ki sen hem?
Quanto é que ganhas, de qualquer maneira?
Çok iyi hem de.
É muito bom.
- Hem de nasıl.
- Oh, meu Deus.
Sonsuza kadar bitti hem de!
Mas ela vai sentir a minha falta.
Baahu, hem iyi ve hem kötü haberlerim var.
Traga os elefantes para pisoteá-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]