English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Heyecan mı

Heyecan mı tradutor Português

945 parallel translation
- Birazcık heyecan mı?
- A festa?
- Heyecanlanma. - Heyecan mı?
- Não estejas nervoso.
- Heyecan mı?
- Nervoso?
Heyecan mı?
Emocionante?
başımı kaldırdım... Ve anladım ki dünya aslında kaynakçıların dahi Sigma cemiyetine girebilecek kadar... yüksek IQ'ya sahip oldukları heyecan verici bir yerdi.
Levantei a cabeça e compreendi então que o mundo era sensacional onde até os soldadores tinham alto QI para poderem estar na Sigma Society.
İzninizle size Tutakamon'dan bu yana en heyecan verici buluntuyu sunayım.
Permita-me que lhe apresente o achado mais sensacional desde Tutankhamon.
Tanrım, kesinlikle heyecan verici bir deneyimdi eminim hepiniz bana katılıyorsunuzdur siz de katılıyor musunuz Bay Kemik?
Devem concordar que foi uma experiência entusiasmante. Já...
Kulağa çok heyecan verici geliyor, canım, Kuzeyde New York'ta yaşamak.
Deve ser emocionante, viver no norte, em Nova lorque.
Ne kadar heyecan verici. - Umarım mutlu olursunuz.
Espero que seja muito feliz.
- Tüm heyecanı kaçırmışım.
- Soube que perdi toda a emoção.
- Heyecan mı?
- Calmo?
Şimdiye dek aldığım en heyecan verici iltifat.
Esse é o mais excitante elogio que alguma vez recebi.
Tanıştığım her Gestapo'da bir heyecan yarattım.
Causei confusão com cada homem da Gestapo que conheci.
O heyecan ve öfke ile, konuşmalarına açıkça kulak kabarttım.
Na minha fúria, ouvi a conversa deles.
Ama heyecanımı hiç söndüremez
Mas nenhum me interessa.
Yangın alarmı falan çaldırdın mı hiç? İşte biraz heyecan olsun diyerekten.
Alguma vez ligaste alarmes de incêndio só para te divertires?
Böyle bir heyecanı daha önce birkaç kez tatmıştım.
- Como é que, Srta?
Sadece inandığım birine yardım etmenin ve haklı olduğumu görmenin heyecanı. Milo, hayatım.
Só a excitação de ajudar alguém em quem eu acredito e descobrir se tenho razão.
Heyecanımı mazur görün ama Vic, ilk başta bizi götürmemek için inat etmişti.
Perdoe o meu entusiasmo infantil, mas de início, o Vic nâo queria Ievar-nos.
Güneye doğru ilerledik, ve heyecanımız arttı.
Excitados, partimos para o Sul...
Ben kendimden yanayım, sadece biraz heyecan arıyorum.
Eu estou do meu lado.
Bu sefer daha canlı olsun. Parçaya heyecan katmaya çalışalım.
Desta vez, vou ver se pomos fogo.
Okyanus kadar güzel ve heyecan verici bir şey yoktur sanırım.
Acho que não há nada mais bonito do que o oceano.
Ben bugün yeterince heyecan yaşadım.
Já tive estimulos a mais para um dia.
On dört kazada insanda biraz bile heyecan olmaz mı?
Não acha que haveria um elemento de emoção em 14 acidentes?
Sırf heyecan olsun diye 14 kat aşağı atlayacağım!
14 acidentes só pela emoção.
Burada heyecan yaşamak isteyenler için her şeyi hazırladım.
Esta secçäo é para as pessoas que querem ver acçäo aqui atrás.
Hayat o kadar basit ve berrak görünüyordu ki.. .. bütün insanlığa yardım etme heyecanıyla dolmuştu.
Respira fundo e a vida pareçe - - lhe tão simples, tão líímpida, que o súbito impulso de ajudar a humanidade inteira a invade.
Bu ülkeye geleli bir ay oldu. Hiçbir heyecan yaşadım mı?
Estou há um mês neste país e que me diverti eu?
Sizin gibi sorumluluk sahibi bir güvenlik subayının Raymond gibi değerli bir mekanizmayı sırf heyecan olsun diye riske atması kanımı dondurdu.
Choca-me que um oficial de segurança com a sua responsabilidade arrisque um mecanismo tão valioso como o Raymond por puro nervosismo.
Bu kasabada olan en heyecan verici olayı kaçırmayacağım.
Não vou perder a coisa mais excitante que alguma vez aconteceu nesta cidade.
Aman Tanrım! Önemsiz bir şey için bu ne heyecan!
Tanto barulho por uma coisa de nada!
Şu anda çok heyecan verici bir keşif... bu konuda ne yapasak yapalım?
Uma descoberta emocionante, mas... gostaria de saber o que fazer agora.
Yarışma heyecanı bayım.
É a atmosfera deste momento, senhor.
Bir tür heyecan duyarsın sandım.
Achei que ias ficar excitada.
Sanırım bu etkileyici sözlerin heyecanından dolayı.
- Lamento, senhor. Acho que foi a excitação e aquelas palavras drásticas.
Psiko-kardiyogramlarımız sevişmeye uygunsa, o zaman bir tane heyecan yaratıcı hap alırız. Ve şu şekilde dururuz. Size göstereyim.
Na Terra, quando os psicocardiogramas coincidem, e queremos "fazer amor", como dizes, tomamos um comprimido, e colocamo-nos assim.
-... heyecan dolu anılarım olacak.
- para contar às minhas amigas.
Sizi heyecan bağımlıları, neon ışıklı ormanlarda yanınızda olacağım.
Estarei com os aventureiros na selva de néon.
Heyecan bağımlıları, hazır mısınız?
Aventureiros, estão prontos?
Peki, şuna biraz heyecan katalım.
Bem, tornemos isto um pouco mais interessante.
Minnettarlığını hiç heyecan verici bulmadığımı da ekleyebilir miyim?
Devo acrescentar que acho a sua gratidão absolutamente "sub-preendente".
Belfast'tan gelen bir hanım öğretmen vardı. Heyecan uyandıran bir kadındı.
Entre nós, havia uma professora de Belfast que era uma mulher estimulante.
Heyecan verici idi, değil mi? Evet. Haydi bakalım.
- Foi emocionante, não foi?
Karım Afrika menekşelerinden hoşlanır, fakat, vay be, bu onun için ne denli heyecan verici olurdu... böyle bir şeyi eve ona götürmüş olsam olacakları düşünebiliyorum.
A minha mulher adora violetas africanas, mas aposto que ficaria deliciada se lhe levasse uma coisa assim.
Ama heyecanım böyle tatminsiz mi kalacak?
- Esta minha paixão ficará por satisfazer!
Yatakta 4 kişi... bu henüz yaşamadığım bir heyecan.
Quatro na cama, isso é um truque que ainda não experimentei
Beni istiyorsan, evde heyecan nöbeti geçiriyor olacağım.
Se precisares de mim, estarei em casa com um ataque de ansiedade.
Heyecan verici bir şey var mı?
Que é que temos aí?
Tanrım, ne heyecan verici!
Que felicidade, meu Deus!
Daha önce yaptığımız her şeyi... Tüm o zevki, heyecanı... Unutturacak.
De tudo o que fizemos até agora, o prazer, o êxtase... tudo será esquecido.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]