Heyecanlı tradutor Português
7,827 parallel translation
... Ve ben hepiniz eğitiminizi başlamak için çok heyecanlıyım Ben..., saygı ve sevgi ile selamlıyoruz!
Saúdo-vos com respeito e amizade, estou muito feliz por poderem dar início à vossa educação!
Peki, kızım bugün çok heyecanlı.
Bem, a minha filha está felicíssima.
İnsanlar bunu henüz nasıl tanımlayacağını bilmiyor ama yeni bir teori var.. ve bunu çözecekler mi bilmiyorum. Görmek için çok heyecanlıyım.
As pessoas ainda não sabem descrever, mas é uma teoria nova e estou ansioso para ver se conseguem descobrir ou não.
Bazen işleri kendi bildiği şekilde halletme konusunda fazla heyecanlı davranabiliyor. Fakat bu hafta dışarıdaki performansı tek kelime ile... etkileyiciydi. Ve ödüllendirilmeyi hakediyor.
Às vezes gosta de ser o primeiro, no que a marotices diz respeito, mas a sua recuperação esta semana foi impressionante, e merece ser recompensada.
Çok heyecanlıyız.
Estamos tão animados.
Bu çok heyecanlı.
Isto é muito emocionante.
- Ben teşekkür ederim. Çok heyecanlıyım.
- Obrigada, estou entusiasmada.
- Hayatınız amma heyecanlı geçiyor.
Vocês têm vidas mesmo empolgantes.
Heyecanlı bir genç kız gibisin.
Olha para ti, pareces uma aluna nervosa!
- Sebebini söyledim, heyecanlı hissediyorum.
Já disse porquê, sinto-me agitada.
- Bu çok heyecanlı.
- É emocionante.
- Heyecanlının da ötesindeyim.
- Estou empolgadíssima.
Elbette hepimiz, ailelerin gelmelerinden ve... Bramford'da yaşadığınız hayatı görmelerinden dolayı,... oldukça heyecanlıyız.
Claro, estão todos emocionados pela chegada dos pais e levá-los pelas salas e partilhar as vossas vidas aqui em Bramford.
Bu yılki etkinliğe belediye başkanıda katıldı. Hedef Chestertown Park'ıydı. Kabak Oyma Yarışmasına katılanlar heyecanlı ve memnundular.
O destino deles era o Chestertown Park, onde a competição de esculpir abóboras estava a decorrer.
Çok da heyecanlı yerlere götürmez.
Ainda assim não te levará a nada interessante.
Bütün bunların ne kadar heyecanlı ve güzel olduğunu göremediğini biliyorum ve bunun için seni suçlamıyorum.
E sei que não podes ver o quão excitante e lindo tudo isso é, e não te culpo.
Davetimizi kabul ettiğiniz için çok heyecanlıyız.
Estamos felizes por ter aceite o nosso convite.
Ben gerçekten heyecanlı ya... Ya kulüpler... sadece taş soğuk bok korkuyor.
Estou realmente animado ou estou pedrado de medo.
Çok heyecanlıydım.
Estava entusiasmado.
Bak, Sadie, heyecanlı olduğunu biliyorum.
Alaska Olha, Sadie, sei que estás excitada.
- 60 dolar. Vay, bu çok heyecanlı.
Isto é emocionante, verdade seja dita.
Dürüst olmalıyım, bu çok heyecanlı.
É muito emocionante.
Aşırı heyecanlı görünüyordu.
Parecia frenético.
Özür dilerim. Yarınki yarışma için heyecanlıyım.
Desculpa, estou a passar-me com a competição de amanhã.
Anneni göreceğin için heyecanlı değil misin?
Não estás ansiosa por ver a mãe?
Tabii ki heyecanlıyım.
Claro, estou ansiosa por ver a mamã.
- Çok heyecanlı görünüyorlar.
Parecem bastante empolgados.
Bunun için heyecanlı mıyım yoksa korkuyor muyum bilmiyorum.
Deus, não sei se estou mais entusiasmada ou assustada.
Ben senden daha heyecanlıyım.
Digo-te, eu estou entusiasmadíssima.
Heyecanlı mısın?
Estás nervosa?
İnanılmaz derecede heyecanlıyım ve bu da çok önemli.
Também é muito importante e estou bem animado.
Bak, bu sevişme konusunda aşırı heyecanlıyım ama biraz karnım da aç...
Ouve, estou super excitado com a ideia de fazer amor, mas tenho alguma fome...
Michelle hakkında, çocuklar hakkında, hayatım hakkında heyecanlıyım.
Excitado pela Michelle, pelos miúdos, com a minha vida.
Çok heyecanlı bir durum da, ve sahiden böyle bir güne ihtiyacı var parti yapması ve eğlenmesi lazım.
Ela está muito entusiasmada e precisa mesmo deste dia e precisa de festa e de se divertir.
Bugün iş çok zor geçti. Seninle birlikte yürümek için heyecanlıydım, bu yüzden...
Tive um dia complicado no trabalho e eu, estava entusiasmado por vir caminhar consigo até aqui acima, por isso...
Çok heyecanlı olmamdan dolayı.
Preferia pôr isso de lado.
Sen çok nazik ve çok tatlısın, ve ben heyecanlıyım.
É tão bom, e tão querido, e estou tão entusiasmada.
Söylemem lazım bu bayağı heyecanlı.
Isto é bastante entusiasmante, devo admitir.
Heyecanlısınızdır.
Deve estar entusiasmada.
Halktan biri olmak çok heyecanlı ve keyifli.
A vida dos plebeus é tão entusiasmante, tão emocionante, tão...
Hastanede bayağı heyecanlı işler döndüğünü söylersin.
Diga-lhes que tem acontecido muita coisa no hospital.
# Neden bu kadar heyecanlı olduğumu merak ediyorum #
Porque será que estou tão animada
Bir aptalın heyecanlı hayatı.
É uma vida entusiasmante para uma super marrona.
Ben bir adamla berabersem hayatındaki en heyecanlı saatleri geçirmesini isterim.
Quando estou com um homem, quero que tenha o momento da sua vida.
Çok heyecanlı.
Está a ficar interessante.
... ilmeği boynunun geçirdiklerinde o heyecanlı konuşmayı dinledim.
... e foi quando puseram a corda à volta do pescoço dele. E eu ouvi aquele murmurinho de excitação...
Evet, biliyorum, heyecanlı olmam gerek ve sana teşekkür etmeliyim, ama bunun doğru bir zaman olduğunu düşünmüyorum.
Bom, sei que devia estar animada e a agradecer-lhe mas não acho que seja a altura certa.
Sizinle çalışma konusunda oldukça heyecanlı gözüküyordu.
- Ela parecia animada - por trabalhar consigo.
Bunu daha heyecanlı yapan şey burada sadece firavun farelerinin yaşaması değil.
O que torna isto mais excitante é que não encontrámos só mangustos.
Pied Piper ekibine katılacak iyi mühendislerle görüştüğümüz için çok heyecanlıyız.
Estamos entusiasmados por conhecer alguns bons engenheiros para integrarem a equipa da Pied Piper. Fale-nos um pouco de si.
Ve aklıma tüm dünyaya Nucleus'u ucundan göstermek için millet birbirini boğazlarken henüz gösterilmemiş bir video göstermekten daha heyecanlı bir yöntem gelmiyor.
Não me ocorre forma mais empolgante de dar uma antevisão ao mundo, do que pôr latência de vídeo numa chave de braço crua.