Hâlâ öyle tradutor Português
523 parallel translation
Hâlâ öyle misin?
Sigo sendo-o?
- Oraya hâlâ öyle mi diyorsunuz?
- Vocês ainda chamam assim?
Sanırım hâlâ öyle.
E ainda o adoro.
- Hâlâ öyle. - Şimdi çok daha kötü.
- Ainda está nas últimas.
Hâlâ öyle.
Ainda é.
Hâlâ öyle diyorum.
E estava a falar a sério.
Evet, hâlâ öyle.
Sim, e ainda é.
Hâlâ öyle.
- Continua a ser.
Siz olmasaydınız hâlâ öyle biri olacaktım sevgili, güzel Elizabeth!
E continuaria por esse caminho não fora por si. Querida, encantadora Elizabeth.
Üzerindeki bazı insanlar hâlâ öyle.
Eu nem gosto da música. Todos os novos associados têm de dançar comigo.
- Hâlâ öyle yapabiliriz.
- Ainda podemos. - Não.
Siz olmasaydınız hâlâ öyle olabilirdim.
É o que eu ainda seria, se não fosse você.
Güzel görünüyor değil mi, Truman? Hâlâ öyle.
Não era bonita, Truman?
O kadar büyütülecek bir şey değil hâlâ öyle bir şey falan yapmıyorsun sonuçta.
Não tem nada de mais. Já não fazes disso.
- Hâlâ bahis istiyorsun öyle mi?
- Queres apostar, é?
Sen de öyle, o büyülü çekiciliğin hâlâ üzerinde.
Você tampouco. Está esplêndida.
Yani bana hâlâ değer veriyorsun öyle mi?
Mas continua sendo minha amiga apesar disso?
Öyle olsa bile hâlâ kurbağa.
Mesmo assim, não deixa de ser uma rã.
Ve hâlâ da öyle olduğunu.
E que ainda o é!
- Aynen öyle. Dünyaya iktidarımızın hâlâ yerinde olduğunu göstermek için bu gereksiz şiddet gösterisine ihtiyaç kalmadığını düşündük.
- Sentimos que o país tem que mudar e esquecer a violência, para mostrar-lhe ao mundo que ainda estamos a tempo.
En azından hâlâ yaşıyordum. Öyle miydim?
Ou não?
- Fazladan yükle bile hâlâ en iyisi benim. - Öyle mi?
Mesmo com uns quilinhos a mais, ainda sou o melhor.
Hâlâ da öyle.
E ainda é.
Karın haklıymış, ama hâlâ anlamıyorsun, öyle değil mi?
A tua mulher tinha razão, e tu ainda não percebeste.
Galiba yanılmıyorum Albay. Duyduğuma göre kaplan avcılığınız hâlâ rakipsizmiş öyle mi?
Suponho, Coronel, que a sua colecção de tigres ainda não foi ultrapassada?
Aslında halen de öyle. Şimdi bile hâlâ taze ceviz yiyince dili kabarıyor.
A criança, quando criança, as bagas na palma da mão eram para ela apenas bagas.
Hâlâ da öyle titretiyor.
E ainda hoje a lança lá estremece.
Fikirleriniz bana çok etkileyici gelmişti. Hâlâ da öyle geliyor.
As suas ideias eram espantosas, e ainda hoje me maravilham.
Hâlâ saçları varken çekilmişti. Öyle güzeldi ki.
Nessa ela ainda tinha cabelo.
- Hâlâ da öyle. - Ne dedin?
Ainda é.
Hâlâ da öyle olmak istiyor.
Ainda querer.
Chicago'da hava hâlâ güneşli fakat yukarıda Washington da daha fazla bulut beklenmekte. Değil mi, havacı tavşan? Aynen öyle, Bill
Filho, um dia vais ter uma miúda tal e qual a que está a matar o teu pai.
Öyle diyorsun ama ben hâlâ hiçbir şey bilmiyorum.
Assim o diz. Mas ainda não sei de nada.
O zaman hâlâ senin bilardo topunu arıyoruz, öyle mi?
Então estamos à procura da bola de bilhar, é isso?
Masa hâlâ burada. Oturdukları sandalyeler ve kullandıkları bardaklar da öyle.
A mesa longa ainda lá está, as cadeiras nas quais eles sentaram, as xícaras em que eles beberam.
Hâlâ bir boylama ihtiyacımız var, öyle değil mi?
- Ainda nos falta a longitude, não é?
ve hâlâ da öyle.
e continua.
Hâlâ öyle mi peki?
Ainda trabalha para ele?
Hâlâ John'u düşünüyorsun, öyle değil mi?
Ainda pensas no John, não é?
O, hâlâ elçilikte. Son düzenlemelerle uğraşıyor. - Öyle mi?
Ainda está na embaixada, preparando uns últimos detalhes.
Hâlâ anlamıyorum ama öyle davrandığım için özür dilerim. Hayır, gayet iyiydin.
Não, tu estiveste muito bem.
Hâlâ seninle evli olduğuna göre öyle olmalı.
Tem de ser para continuar casada contigo
Hâlâ bayılmadın, öyle mi?
Ainda acordada?
Evet, bilgisayarlar konusunda sizin kadar bilgili olmadığımın farkındayım ama hâlâ hayattayım, öyle değil mi?
Sei que não sou tão esperto quanto vocês nessas coisas de computador. Mas, ainda estou vivo não estou?
Yani adı ne olursa olsun ister hayvansı unutkanlık isterse sonuç üzerinde ince düşünmekten gelen ödlekçe bir kuruntu öyle bir duygu ki dörde bölünse bir parçası bilgelik, öteki üçü korkaklık olurdu. Düşünüyorum da bilemiyorum bir türlü. Bu işi yapacağım diye nasıl yaşıyorum hâlâ.
Agora, seja por bestial oblívio ou por um pusilânime escrúpulo de refletir demais sobre este evento... reflexão essa que é uma parte sábia e três partes covarde... não sei por que ainda vivo para dizer "preciso fazer isto"... já que tenho motivos, vontade, força e meios para fazê-lo!
Öyle çekip gidemezsin, Gale. Ben hâlâ...
Não me vires costas, eu...
Tabii ki. 16 yaşında olsa bile, o hâlâ Giles, öyle değil mi?
- Mesmo adolescente, é Giles, não? - Ele devia ser bem sensato.
Hâlâ Floransa'da, öyle değil mi?
Ela ainda está em Florença?
Şimdilik öyle. Cinayet silahını hâlâ arıyoruz. Her şey gibi "şimdilik öyle."
Não há certeza, andamos à procura da arma do crime.
Tuhaftı çünkü ben de hep oradan alışveriş yapıyordum. Hâlâ da öyle.
Aquilo foi estrtanho, é que eu também era um fanático por J. Crew.
- Öyle bir olasılık hâlâ var.
- Continua a ser uma possibilidade.
hala öyle 37
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50