Itiraz tradutor Português
4,789 parallel translation
Hakeme itirazı en çok kim yapmıştır biliyor musun?
Sabe quem se dirigiu ao árbitro mais do que ninguém?
Ernst Vogelsong'un yaklaşık 30 akrabası var ve her biri vasiyetin bir bölümüne itiraz ediyor ya da diğerlerinin ekonomik tutumuna itiraz ediyor gibi.
Há cerca de 30 descendentes de Ernst Vogelsong, e cada um deles contesta parte do testamento ou acusa os outros de conduta financeira imprópria.
Bıçakla burnumu kessem itiraz eden olur mu acaba?
Ei, alguém é contra se picar o meu nariz com um punhal?
Buna itiraz edemem.
Não posso argumentar contra essa.
- Ne diyorsun? Ron, kim parasını almamaya itiraz etmiyor?
Ron, quem não se tem queixado por não receber o dinheiro?
Üstümü değiştirmeye itiraz etmezdim.
Não me importava de mudar de roupa.
Eğer kimsenin itirazı yoksa, yanında içki de içeceğim.
Se ninguém se importar, vou beber um copo com isto.
- Hayır. - Ve itiraz etme.
E não discuta.
Hetty ve Granger itiraz eder, hem onu korumak da kolay olmaz.
A Hetty e o Granger não apoiam e não vai ser fácil monitorizá-lo.
Siz kaşarlar buna itiraz edecekseniz hemen arabayı durdurabilirim.
Se têm alguma objeção, cabras, podemos parar já o carro.
Gerekçe konusunda aynı fikirde olabilir belki. Ama yöntemler konusunda cidden itiraz ederim.
Não é pelo principio... talvez... mas não aprovo os meios usados.
O konuda itirazım yok.
Sem argumentos.
Hanımefendileriyle konuşmalısın ama benim bir itirazım yok.
Tem de discuti-lo com a senhora, mas eu não me oponho.
Yani doktor hasta ihtilafını önleyecek bir sistem geliştirmeye itiraz etmezsin.
Então, não te vais opor à criação de um sistema que evite qualquer conflito médico / paciente.
Lily'nin bu zarfı açıp içinde yazanı okumasına itiraz etmezsin.
Então não se opõe a que a Lily abra este envelope e leia o que há nele.
Görücülerimi çağırmama itirazın olmadığını varsayıyorum.
Presumo que não tenha objecções de pôr os videntes a trabalhar.
Elbette, buna bir itirazımız olmaz.
Claro, nós não temos nenhuma objeção a isso.
- Karara itiraz edeceğiz ama.
- Mas vamos recorrer.
Her neyse, bir adam Michale'ın onların sözlerine itiraz ettiğini söyledi.
Um homem que estava lá viu o Michael opor-se ao que diziam.
Görücülerimi çağırmama itirazın olmadığını varsayıyorum.
Suponho que não tenha objecções à minha implementação de videntes?
Bu hoş polisin önün de annene itiraz etme.
Não contradigas a tua mãe à frente desta simpática agente.
- Bir itirazın mı var?
- Tens alguma objecção?
- Evet. Birçok itirazım var... Şef'in ağzı sıkı değildir ve kendini kontrolden mahrumdur.
- Sim, muitas objecções... entre elas a falta de discrição, e a completa falta de auto-controlo.
Kompülsif kelimesine itiraz ediyorum.
Não gosto da palavra "compulsiva".
Ailemin de. Kimsenin itiraz edeceğini sanmam.
Não creio que haja objecções Provaste que és um homem.
Karar geçerse ve itiraz da olmazsa, 6 ay içerisinde Yargıtayda olacaksın.
Se a decisão for avante e não houver nenhuma objeção, daqui a 6 meses vais parar ao Tribunal de Apelação.
Ms. Felder, sevgili meslektaşım, Yargıtaya başvurunuza hiçbir itiraz olmadığını bildiririm.
Dr.ª Felder, minha querida colega, informo-a de que não houve objecções à sua nomeação como conselheira do Tribunal de Apelação.
Tüm bu suçlu bulunmalara itiraz var.
Todos os que foram considerados culpados vão recorrer.
Buna hiçbir itirazımız yok.
Concordamos plenamente.
- İtiraz ediyorum.
- Objecção.
Bölge Mahkemesi'nin kararına itiraz ettiler
Eles recorreram do veredicto do Tribunal de Comarca.
İtirazı olan?
Alguma objecção?
İtiraz ediyorum.
Objeção!
? İtiraz ediyorum.
- Objeção!
İtiraz kabul etmiyorum.
E quero bacon. Não está aberto a discussão.
İtiraz edecekmisiniz?
Nega isto?
İtiraz falan etmek istersen çekinme.
Quer contestar ou algo do género?
İtiraz ediyorum.
Contesto.
İtiraz ediyorum!
Objecção!
İtirazımı kabul etti.
Ela manteve-me...
İtirazınız yoksa sabah erkenden yola çıkacağım.
Tiro o dia e irei logo de manhã, se não tiver objecções.
İtiraz etmem, ama ağzındaki baklayı çıkarır mısın artık?
Não vou opor-me, mas porque não dizes logo o que na verdade queres dizer?
İtiraz ediyorum.
Objeção.
İtiraz edemeyeceğim.
Não posso discordar disso.
"Kişi, nörolojik olarak konuşursak kurbana ateş ettiği zamanki kişiden farklı biridir." İtiraz ediyorum.
"O sujeito é, neurologicamente falando, é uma pessoa diferente, do que era antes do tiroteio."
İtiraz ediyorum, sayın yargıç. Alakasız.
Objeção, Meritíssima.
İtirazın var mı?
Negas a acusação?
- İtiraz yok.
- Não tenho objecções.
İtiraz eden yoksa Dedektif McCann ile başlayacağım.
Se não houver objeções, vou começar pelo Detetive McCann.
- İtirazın var mı?
- Contesta isso?
Maggie'nin yanına kuleye çık. İtiraz yok, yürü!
Vai para a torre com a Maggie.
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679
itirazı olan var mı 23
itirazım yok 18
itiraz etme 19
itiraz reddedildi 49
itirazın mı var 19
itiraz kabul edildi 45
itiraz ediyorum sayın yargıç 25
itirazı olan 21
itiraz ediyorum 679
itirazı olan var mı 23
itirazım yok 18
itiraz etme 19
itiraz reddedildi 49
itirazın mı var 19
itiraz kabul edildi 45
itiraz ediyorum sayın yargıç 25
itirazı olan 21
itiraf 19
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf edeyim 53
itiraf etti 36
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf edeyim 53
itiraf etti 36
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82