English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Iyi haber

Iyi haber tradutor Português

4,503 parallel translation
Amcamdan iyi haber var.
Recebi uma reprimenda do meu tio.
Bay Molsley'den Lord Hazretleri'ne iyi haber verdiğini duydum.
Disse-me o Sr. Molesley que deu as boas notícias ao Sr. Conde.
Peki ya iyi haber nedir?
E quais são as boas notícias?
- Bu iyi haber işte.
São boas notícias.
Bak bu iyi haber işte.
Isso são boas notícias.
Bu iyi haber değil sanırım.
Isto não podem ser boas notícias.
Ama iyi haber şu ki olduğumuzdan daha uzakta olası yakalanma riskimiz daha az olacak.
Mas é boa notícia é.. quanto mais afastados... menor é a possibilidade de nos apanharem.
Lordum, kötü haber iyi haberden çok daha yavaş ulaşır.
Meu Senhor, as más notícias demoram mais tempo a chegar do que as boas notícias.
Bu da bir iyi haber değil mi?
Ao menos uma boa notícia, não é?
Kötü haber, hiç iyi haber olmaması.
As más notícias é que não há boas notícias.
Tamam. Evet, iyi haber, onun da bir aşil topuğu olabilir.
Sim, a boa notícia é que ela pode ter uma fraqueza.
İşim başımdan aşkın iyi haber versen iyi olur.
Estou aflita com um prazo, por isso é melhor que seja bom.
Size verebileceğim tek iyi haber bu.
É o único conforto que vos posso dar neste momento.
Haber olmaması aslında iyi haberdir değil mi?
E a falta de notícias são boas notícias, não?
Bu iyi haber.
É uma boa notícia.
Birçok insan buna iyi haber demez.
Cala-te, Soap.
- Hiç iyi haber var mı? Delilah oyalanmaya başlamış gibi görünüyor.
- A Delilah gosta de distracção.
Evet ama iyi haber, sirke, alkaliyi nötralize eder.
Sim, mas boas notícias, o vinagre neutraliza lixívia.
Ninem her zaman, "İlk kötü haberi söyle çünkü iyi haber büyük ihtimalle yalandır." derdi.
A avó dizia : más notícias primeiro porque as boas devem ser mentira.
Ama iyi haber şu ki,... -... böyle bir çatlakla muhtemelen bilincini kaybetti.
Mas, a boa notícia é que com uma fractura como esta ela, provavelmente, estava inconsciente.
Bu iyi haber olamaz.
- Vem aí. - Não deve ser coisa boa.
İyi haber ise, dördümüz kurtulduk.
A boa notícia? Quatro de nós sobreviveram.
İyi haber şu ki, daha da tuhaflaşamaz.
A boa notícia é que não poderá ficar mais estranho.
İyi haber ; neredeyse altı aydır hiçbir muhbirimizi kaybetmedik.
As boas noticias são que nos últimos seis meses não perdemos ninguém.
İyi haber şu ki, kendi rızasıyla geldi.
A boa notícia é que ele internou-se por conta própria.
İyi haber ise, onların neyin peşinde olduğumuzdan haberleri olmaması.
A boa notícia é que eles não sabem quem somos.
İyi haber şu ki : Bana para olayını anlattı ve hepsini geri verdi.
E a boa notícia é que ele foi honesto em relação ao dinheiro, e devolveu tudo.
Bu iyi bir haber, değil mi? Evet.
- Isso é fantástico, não é?
İyi haber şu ki : Fiziksel açıdan hiçbir sorunu yokmuş.
Não se passa nada fisicamente com ele.
- Bu iyi bir haber.
- Isso sim é uma boa notícia.
İyi haber falan da demiştin.
Falaste em algo sobre boas notícias.
İyi haber şu : Sadece bir tane lazımdı.
A boa notícia é que só precisávamos de um.
İyi haber ise, dünyaya geri dönüyoruz.
A boa notícia é que vamos para o solo.
Bu çok iyi bir haber.
São óptimas notícias.
Ve... Haber geldiğinde onun yanında oturuyor olmak,... daha iyi olur diye düşündüm. Oyununun ne olduğunu bilmiyorum.
E... quando a notícia chegar. estou disposto a alinhar.
İyi bir haber bu.
Que boa notícia.
Umarım bana iyi bir haber vermek için gelmişsinizdir.
Espero que tenha boas notícias.
İyi haber şu ki, bu akşam takılmak için müsaitim.
Ei, a boa notícia é que estou livre para sairmos esta noite.
İyi haber ise senin bana söyleyecek olman.
A boa noticia é, tu vais dizer-me.
İyi haber, zatürreye yakalanmışım.
Eu acredito que está aqui para consumar o negócio. Não para consumar na cama mas sabe o que quero dizer.
- Nihayet iyi bir haber duyduk.
- Até que enfim, umas boas notícias.
İyi haber ise Yumi suçlamalardan kurtulmak için anlaşmayı kabul etmiş.
A boa notícia, é que o Yumi fez um acordo para evitar acusações.
Pek de umurumda değil ama sanırım iyi bir haber.
Não quero saber, mas acho que são boas notícias.
Bu çok, çok iyi bir haber.
Isso são muito boas notícias.
İyi haber, işi biliyorsun.
A boa notícia é que sabes o que fazer.
Bu ufak da olsa iyi bir haber.
Bem, isso é um... vestígio de boas notícias.
İyi haber, septik sıvıda ve Benny'nin kaburgasında bulunan çip parçaları aynı kayıt cihazına aitmiş.
Olá. A boa notícia é que consegui determinar que a lasca encontrada na porcaria e na costela do Benny veio do mesmo gravador digital.
İyi haber ölmeden önce kör olacağım.
A boa notícia é que ficarei cega antes de morrer.
İyi haber şu ki, beleşçileri yakalamak için kurduğumuz aldatmaca işe yaradı.
Boa notícia, a operação dos idiotas correu bem.
Sanırım senin için iyi bir haber.
Bem, boas notícias para ti.
İyi haber ; klinik vaka değilim. Biraz paranoya varmış.
A boa notícia é que não sou um caso clínico.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]