Konuşabiliriz tradutor Português
2,312 parallel translation
Eşiniz bu olayın tek tanığı olabilir o yüzden bir aşamada onunla konuşabiliriz diye umuyoruz.
O seu marido pode ser a única testemunha do crime. Espero poder falar com ele.
Ama bunu konuşabiliriz.
Mas podemos falar sobre isso.
- Bunu daha sonra konuşabiliriz... ama ne olduğunu bilmek istiyorum.
- Podemos falar sobre isso mais tarde mas quero saber o que aconteceu.
Anne bu konuyu konuşabiliriz. - Anne.
Mãe, por favor, temos que conversar sobre isto.
- Onlarla konuşabiliriz.
Podíamos falar com eles.
- Bunu konuşabiliriz.
Mas falamos disso depois.
Aslında Sean Jackson röportajı için gelmiştim ama konuşabiliriz.
Vinha falar-te da entrevista do Sean Jackson, mas podemos conversar.
Konuşabiliriz diye düşündüm.
Pensei que podíamos falar.
Bunları, kasabaya geldiğin zaman konuşabiliriz.
Podemos conversar sobre isso quando vier cá?
Bunu yarın konuşabiliriz.
Nós podemos falar sobre isso amanhã.
Şimdi konuşabiliriz.
Agora, sim, podemos conversar.
Bunu konuşabiliriz, tamam mı?
Podemos conversar sobre isso, está bem?
Belki de sadece konuşabiliriz.
Estava a pensar que podíamos antes falar.
Bunu konuşabiliriz.
Anda. Vamos falar disto.
Odaya girip birisiyle konuşabiliriz!
Vamos até ao quarto, e contactamos alguém. Sim?
Belki onunla konuşabiliriz.
Talvez pudessemos conversar com ele.
Yemek yerken bir yandan da iş konuşabiliriz, olmaz mı?
Podemos trabalhar e comer, não?
Bir kaç gün sonra iyi hissettiğinde konuşabiliriz.
Quando te sentires melhor, volta aqui dentro de um par de dias e conversamos sobre isso. Certo?
Neden o şeyi yere indirmiyorsun? O zaman konuşabiliriz.
Por que não pousa a arma, para que possamos ter uma conversa?
Düşündüm ki, Majesteleriyle işim bittikten sonra belki konuşabiliriz?
Estava a pensar, depois de falar com ele, podemos conversar?
Biraz konuşabiliriz diye düşündüm.
E pensei que talvez pudéssemos conversar.
Orada konuşabiliriz.
Podemos conversar lá.
Bunu konuşabiliriz...
Podemos falar...
Sonra konuşabiliriz.
Podemos falar sobre isso mais tarde.
Hayır. Şimdi konuşabiliriz.
Podemos falar sobre isso agora.
Konuşabiliriz ya da hemen olaya geçeriz.
Podemos falar ou podemos apenas ir em frente.
bu yüzden rahatsız edilmeden geçirebileceğimiz sekiz dakikamız var. Hangi konu olursa olsun, ne istersen konuşabiliriz.
Então, tenho oito minutos ininterruptos, para falar, sobre tudo o que querias falar.
Evet, her zaman konuşabiliriz.
Sim, nós podemos falar sempre.
Her şey bitince hayata dair küçük detayları konuşabiliriz.
E depois podemos falar dos pequenos problemas, quando isto acabar.
Konuşabiliriz.
Podemos conversar.
Önümüzdeki sonbahar istediğin zaman konuşabiliriz.
No próximo Outono, podemos falar sempre que quiseres.
Aslında, evlilik planları hakkında konuşabiliriz, değil mi?
Podemos falar dos planos para o casamento?
Başka bir şey hakkında konuşabiliriz.
Podemos falar de outra coisa.
Şafağın ışıltısından konuşabiliriz.
Falamos do primeiro lume da aurora.
Evet, tabi konuşabiliriz.
Sim, claro que podemos falar.
Bunu konuşabiliriz.
Vamos conversar.
Leonard, lütfen ama, mola sırasında konuşabiliriz.
Leonard por favor, falamos durante a pausa.
Akşam yemeğinde bunu detaylı olarak konuşabiliriz.
Podemos conversar durante o jantar.
Belki şimdi gerçekten ne yapacağımız hakkında bir şeyler konuşabiliriz.
Talvez possamos falar sobre o que vamos fazer.
Bir yere gidip bu konu hakkında konuşabiliriz. Hadi ama.
Vamos falar para outro sítio?
Eğer aşağı inersen bunun hakkında konuşabiliriz.
Se desceres daí, falamos sobre isso.
Biraz konuşabiliriz diye umuyordum.
- Esperava que pudéssemos conversar.
Ama konuşabiliriz.
Podemos falar.
Abaza gibi görünmek istemiyorum ama düşünüyordum da eğer laboratuvar hakkında daha fazla şey bilmek istiyorsanız belki numaranızı verirseniz, bir ara dışarı çıkıp konuşabiliriz.
Não quero parecer indelicado nem nada, mas estava a pensar se não quer conhecer melhor o laboratório? Se me der o seu número podíamos sair um dia e conversar.
Böylece konuşabiliriz. Benim haklarım var!
Para podermos falar.
- Belki de şu konuyu da konuşabiliriz.
Talvez possamos conversar sobre isso.
Ondan sonra, geri geldiğin zaman, aynı kandan olmamızı konuşabiliriz, kuzen.
E depois, quando voltares, podemos falar sobre sermos do mesmo sangue, primo.
Onun hakkında konuşabiliriz.
Podemos falar d'Ele, sim. - Jesus.
O zaman seni geçici yurda almayı konuşabiliriz.
Depois falamos sobre um centro de reabilitação.
- İstediğin şey hakkında konuşabiliriz.
Falamos sobre o que quiseres.
Belki benim konumumda olduğun zaman, konuşabiliriz.
Talvez quando estiveres na minha posição, então podemos falar.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşuyoruz 54
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236