English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Konuşacaksın

Konuşacaksın tradutor Português

796 parallel translation
Ee, ne konuşacaksın?
O que tens em mente?
Bayan Gray'i mi aradın yoksa Bay Baker adına mı konuşacaksın?
Quer falar com Miss Gray ou telefona por Mr. Baker?
O garibanın oğluyla mı konuşacaksın?
Falarás com esse ladrão?
- Tina ile ne konuşacaksınız? - Otur tatlım.
- De que querem falar?
Karınızla boşanma hakkında konuşacaksınız.
Compreendo. Para falar com sua mulher do divorcio.
Bırakınca konuşacaksın.
Quando eu soltar, comece a falar.
Evet, konuşacaksın.
Vais falar, sim.
Sen sonra konuşacaksın, Peter.
Já falas, Pedro.
Bir dahaki sefere önce benle konuşacaksın değil mi... bizi gösteri dünyasının dışına itmeden önce?
Da proxima, fala primeiro comigo, antes de nos empurrares para fora do mundo do espectaculo.
Pekala. Şeker yemek yok, gazete okumak yok, radyo dinlemek yok ve sadece konuşulduğunda konuşacaksınız.
Não comerão doces, não lerão jornal... não ouvirão rádio, e só falarão quando lhes dirigirem a palavra.
Konuşacaksın benimle.
Vais falar comigo.
- Benimle ne konuşacaksın?
- Que melhoria pode isso fazer?
Yarın ikiniz de gidip Fanucci ile konuşacaksınız.
Amanhã, vão os dois falar com o Fanucci.
Ve karınla uygarca konuşacaksın.
Fale com sua esposa direito!
Başkente gidip, mecliste konuşacaksınız, değil mi?
Rance, decerto que vai a Capitol City falar à assembleia?
- Neden konuşacaksın ki onunla?
Porque é que tens que ir?
Oğlun için elimde bir iş var. Benimle konuşacaksın.
- Tenho um trabalhinho para o seu filho.
Benim adıma konuşacaksın... Yoksa sen ve onlar Tanrılarına kavuşur.
Você falará em meu nome, ou faça as pazes com o seu Deus e prepare-se para se encontrar Ele... você e eles.
- Er ya da geç konuşacaksın.
- Terá de falar mais cedo ou mais tarde.
Gidip onunla konuşacaksın. - Olmaz!
Vais falar com ele.
Yarın ikiniz de gidip Fanucci ile konuşacaksınız. parayı isteyecektir.
Amanhã, vão os dois falar com o Fanucci. Ele pedirá o dinheiro.
Şey, niçin konuşacaksınız...
Mas porque haveria de...
Sonunda konuşacaksın, Slimane!
Acabarás por falar Slimane.
Seninle konuşulunca konuşacaksın.
Tu logo falas quando te interrogarmos.
Şimdi gerginliği ortadan kaldıracağım. ve sen anlaşılır bir şekilde ve zorlanmadan konuşacaksın.
Quando eu anular esta tensão, falarás alto e bom som!
Hayatın boyunca yüksek sesle ve anlaşılır bir şekilde konuşacaksın.
E assim falarás inteligivelmente durante toda a tua vida.
- Ama onlarla sen konuşacaksın.
- Mas és tu que falas com elas. OK.
Bacanağımın kuzeninin kız kardeşi hakkında konuşacaksınız sanmıştım.
Pensava que queria falar acerca de... a irmã mais nova da prima do meu cunhado.
Sadece müvekkilimin 1964 ve 67 arasında Amerika'da yaptıkları hakkında konuşacaksınız.
Só se falará das actividades da minha cliente na América desde 1964 até 1967.
Yalnızca sizinle konuştuğumda benimle konuşacaksınız.
Só falam quando eu mandar.
- Sen konuşacaksın.
- És tu a jogar.
Konuş dediğimde konuşacaksın. Daha önce değil.
Falas quando te disserem!
Ama nasılsa konuşacaksın.
Mas vais falar.
Sadece sizinle muhatap olduğum zaman konuşacaksınız.
Você só fala quando eu falar com você.
"Efendim" diyecek ve direk benimle konuşacaksınız.
Você diz "senhor" e fala diretamente comigo.
- Benim istediğim gibi konuşacaksınız.
- É a minha aula. Falará como eu gostar.
Konuşmaktan yorulursanız, Bay Elving Patrick... size bir mahkeme celbi verecek. Siz de bu işi jüri karşısında konuşacaksınız.
Se ficarem cansados de falar aqui, o Sr. Elving Patrick ali entrega-vos uma citação e falam perante o tribunal.
Gus ile ne zaman konuşacaksın?
Quando vais falar com o Gus?
Bu başbelası ile konuşacaksın... yani daha önce hiç yapmadığın gibi, ciddi ciddi konuşacaksın onunla.
Vai falar com esse criador de caso. E digo que vai falar como nunca falou.
Konuşacaksın.
Hás-de falar.
Sana söz veriyorum, konuşacaksın asker.
Prometo-te, soldado.
- Zine'yle konuşacaksın, düşündün mü?
- Falará com o Zine, não?
Onunla konuşacaksan benimle konuşacaksın çünkü o sağır.
Se falaste com ele, estás a falar comigo, porque ele é surdo.
Lanet olası, benimle konuşacaksın!
Caramba, vai falar comigo!
Bu yüzden biraz daha sesli konuşacaksın.
Podes falar um pouco mais alto?
Derler ki, sana bir silah doğrul - tulmuşsa, durmadan konuşacaksın.
Dizem que quando nos ameaçam com uma arma, nunca devemos deixar de falar.
Ne hakkında konuşacaksın?
Sobre o que vai falar?
O dergiyi mi okuyacaksın yoksa benimle mi konuşacaksın?
O quê?
Okula gidince yanına yaklaşıp o Valeria ile konuşacaksın!
Entendes?
Bu Raglan denen adamı arayıp onunla mantıklı bir şekilde konuşacaksın.
Escuta-me bem.
Adamlarımızla, bizim vasıtamızla konuşacaksın.
Falará com os nossos homens através de nós.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]