English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kırmızı ışık

Kırmızı ışık tradutor Português

2,616 parallel translation
- Bilmiyorum. Kırmızı ışıktaymışım gibi hissediyorum.
Tenho a sensação de ser um semáforo.
Bisiklete binen koca etekli bir kadın gördüm. Farkında olmadan kırmızı ışıkta geçti.
Uma senhora com uma saia larga que pedalava a bicicleta... passou pelo sinal vermelho sem se aperceber.
Öğleden sonra 2'de kırmızı ışıklar söndüğünde ne olacak?
O que irá acontecer quando as luzes vermelhas se desligarem às 14 : 00?
Ve kırmızı ışıklar söndüğünde kimse ardına bakmaz.
E quando as luzes vermelhas se desligam, ninguém olha para trás.
Kırmızı ışıkların hiçbirinde geçmeyen oydu.
A culpa não é minha. Ele é que não queria passar os sinais vermelhos.
Kırmızı ışık yandı mı, açıktır.
E quando a luz fica vermelha, está ligado.
Özgür sana şöyle anlatayım ; arabalara olan merakından yola çıkarsak benzin bittiğinde kırmızı ışık yandıktan sonra 30-40 kilometre daha gidebilirsin ya, aynen o durumdasın.
Ozgur, deixe-me explicar desta forma, sabendo que gosta de carros. Quando a luz do combustível começa a piscar pode andar mais 30-40 km, certo? É exactamente aí que está.
Kırmızı ışık parayı alamayacağınıza işaret eder.
Luz vermelha equivale a : sem dinheiro.
Yeter bu kadar kırmızı ışık.
Hey, chega de luz vermelha.
Bu, bana göre, zırvalamayı kesip yeryüzünü burada ve şimdi ve gelecek nesiller için korumak adına ne gerekiyorsa yapmaları için bir çağrı niyetine yanan bir kırmızı ışık veya çalan bir sirendir.
Para mim, isso é uma luz vermelha, um alarme que soa como um apelo às pessoas, para que se deixem de trivialidades e façam o necessário para proteger a Terra para o presente, mas também para as gerações futuras.
Ethan, kızı dairenden kaçırmış.
O Ethan levou-a do teu apartamento. Ele tinha uma faca.
Yolda yürürken kamyonun biri çarpmasın diye kırmızı koltuk değneği almış. Gece vakti sokakta dolaşabilmek için.
Ela comprou muletas vermelhas para o caso de ser atingida por um carro porque anda pelas ruas à noite.
Hiçbirimiz Kırmızı bayraktan tam emin değil. Yolda yanan bir motor sebebiyle yarış durduruldu.
Se tivermos uma situação de bandeira vermelha, a corrida parou porque uma mota em fogo está no meio da pista.
Ballagarey'e son derece ciddi birşeyler olmalı 100 yıldır Kırmızı bayrakların sallandığı ikinci yarış oluyor
É certamente alguma coisa séria em Ballagarey. É apenas a segunda vez numa corrida Sénior de TT em 100 anos a ter bandeira vermelha.
Kriptonit ve kırmızı güneş ışığından da etkilenmeyeceksin.
Sem a minha vulnerabilidade para o kryptonite ou do sol vermelho.
Noel Baba kırmızısı.
Pai Noel, vermelho.
O kapüşonlu kişi Ku Klux Klan'ından biri mi yoksa Kırmızı Başlıklı Kız mı çıkaramıyorlarmış.
Não sabem dizer se o fulano do capuz é do Ku Klux Klan ou o Capuchinho Vermelho. Que maravilha. Vamos continuar a insistir.
- Kardinal kırmızısı mı?
- Mas, o vermelho de cardeal?
Kırmızı kadife koltukları hissedebiliyordum ellerimi sıkışını hissedebiliyordum.
Pude sentir o veludo vermelho do assento, a mão dele a apertar na minha.
Bana biraz kırmızı şarap. Patlamış mısır istemez.
Traz-me vinho tinto.
Kırmızı çok yakışmış.
O vermelho fica aí mesmo bem.
Kırmızı ışık!
Luz vermelha!
Beni dinle, Albay'ı kandırmış olabilirsin ama bu her şey takım için zırvalığını yutmuyorum. Senin gibi adamlar bir çıkarları olmadan kıllarını bile kıpırdatmaz.
Podes ter convencido o Coronel, mas eu não acredito que nos estás a ajudar.
Kırmızı Dost'u mahzeninden çıkaracak kulübenin dışına sürecek ve bir vapura bineceksin.
Limpas bem a Vermelhinha, vais tirá-la da arrecadação e apanhas o barco.
Gece yarısı uyandım ve tablolar hazırlamamız gerektiğini fark ettim böylece temettü varlık gruplarını sınıflandırmış oluruz.
Acordei a meio da noite e percebi que devíamos ajustar os gráficos para os dividendos estarem agrupados por classes de activos.
Bu genç, saldırganımızı sarsmış ve bir şekilde çok kızdırmış.
Esta pessoa traumatizou o suspeito, e enfureceu-o.
Bu şeyi çıkmaz sokağa kadar kovalıyoruz, tamam, kenara sıkıştırmışız, tamam mı?
Perseguimo-lo por um beco, certo, encurralamo-lo, está bem?
Kan kırmızısı, sana yakışıyor.
O carmesim é uma cor que vos favorece.
Kardinal kırmızısını giydiğinizde kanınızı Hristiyanlık inancı için akıtacağınıza dair kutsal bir yemin etmediniz mi?
Não jurou solenemente, quando envergou o rubro cardinalício, que derramaria o seu sangue em defesa da fé cristã?
Bilemiyorum, bir oteldeki kırmızıya boyanmış bir boğa kaçırmak ve bir kongreye kocaman bir tüfekle girmek, iki çok farklı olay.
Não sei, estourar um balão com tinta vermelha num hotel e trazer uma carabina para uma convenção são duas coisas muito diferentes.
Hepsi kırmızı ışıkta banyo edildi.
Tinha uma luz vermelha.
Samantha Taylor'un geç saatlere kadar çalışıp düğün fotoğraflarından kırmızı gözleri çıkarmadığına eminim.
Bem, isso certamente não deve ser a Samantha Taylor a trabalhar até tarde, a retocar olhos vermelhos das fotos de casamento.
Bu "Tandy King Matches" ise çek neden yırtılmış ve bu kırmızı mürekkep ne?
por que está amassado, e o porquê da tinta vermelha?
Tamam, batırmış olabilirsin yanlış kızı seçmiş olabilirsin ama benden çok daha öndesin.
Talvez tenhas feito asneira. Talvez tenhas escolhido a rapariga errada, mas sempre estás melhor do que eu.
"... ve sesini Kırmızı Başlıklı Kız'ın sesi gibi yapmış. "
"... e disfarçou a voz dele para parecer a Capuchinho Vermelho.
Ölmek üzere bıraktığın bir kızı gördüğüne, hiç de şaşırmış görünmüyorsun.
Nà £ o pareces mesmo surpreendido por ver uma miúda que deixaste como morta.
Kırmızı bölgeye girdiğin vakit,... öylesine yorulmuş ve dikkatin dağılmış oluyor ki,... partnerinin ne yaptığıyla ilgilenmiyorsun bile.
- Mal entras na zona de ataque, estás exausto e não prestas atenção ao que a outra equipa faz.
Her yere kırmızı boya sıktılar.
Sujaram tudo com tinta vermelha.
Ailesi Linda Dean'in her gece iş çıkışı Kırmızı Hat'la döndüğünü söyledi, ama Los Angeles metrosu 1 : 00'da kapanıyor.
A família da Linda Dean disse que ela apanhava a Linha Vermelha quando vinha do trabalho, mas o metro pára à 1 : 00.
Kırmızı ışığına dikkat et.
A luz vermelha, olha para a luz vermelha.
Yarın Sevgililer Günü olduğu için her şey pembeyle kırmızıya boyanmış. Bev de bu günü hiç umursamadığımızı belli etmemiz için mor giymemizi önerdi.
Bem, amanhã é Dia de S. Valentim, e é tudo rosa e vermelho, por isso a Bev, muito atenciosamente, sugeriu que usássemos roxo, para mostrarmos que não nos importamos.
Herkes seni elinde sıcacık çayın, üstünde battaniyen.. ... küçük, kırmızı burnunla hayal ediyor.
Ninguém está a imaginar nada mas tu com o nariz vermelho debaixo de um cobertor com chá quente.
Evet ama adam kızını kaçırmış ve ortadan kaybolmuşlar. Sonra bir gece sarhoş halde bir hastanenin acil servisine gitmiş,.. ... kızının şömineye düştüğünü söylüyormuş.
Sim, mas depois ele raptou a filha e desapareceu, até aparecer bêbado uma noite, e ido às urgências, alegando que a filha tinha caído na lareira.
Onun yeşili var, siyahı var, kırmızısı var.
Tenho-o em verde, preto e vermelho.
Kızı boş bırakırsan, ya davulcuya varırmış ya zurnacıya!
Deixamos uma rapariga sozinha e acaba com um flautista ou um baterista!
Safirler gökyüzü kadar mavi ve yakutlar, senin yanağından bile daha kırmızıymış.
Encontravam-se safiras tão azuis como o céu mais azul. E rubis mais vermelhos que as tuas bochechas.
Sen şey yapmalısın... Etrafta gezinip çocuğun... hâlini hatrını sormamı istiyorsan, seve seve ama mesaiden vazgeçmem gerekir. ... ve torunum geçen gün kreşte başka bir kızın dişini kırmış.
Se quer que eu saia por aí atrás de uma criança, adorava, mas ia perder horas-extras e a minha neta trincou o dente de outra menina na creche.
Yani pencereyi kendi kırmış ve kızı o şekilde kendi mi yerleştirmiş?
Então, ele partiu a janela e colocou-a daquela forma?
Aşağıdaki bütün kameralara yapılan gibi hepsi kırmızı boyanmış.
Pulverizadas com tinta vermelha, como todas as outras em redor.
Ceset hala sıcak, onu kılpayı kaçırmış olmalıyız.
Ainda está quente, falhamo-la por pouco.
Ama bir gün, kız daha çok gençken Çar'ın düşmanları onlara saldırmış.
Mas um dia, quando era uma jovem, os inimigos do Czar irromperam pelo palácio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]