Ne geldi tradutor Português
1,812 parallel translation
Bak senin için ne geldi.
Vede o que acabou de chegar para vós.
Bilin bakalım ne geldi.
" Adivinhem o que está a chegar.
- Ne geldi?
- O que voltou? - Aquilo!
- Hay lanet, aklıma ne geldi şimdi adamım. - Ne?
- Foda-se. lembrei-me agora de uma coisa, meu.
Aklıma ne geldi biliyor musun?
Sabes que mais, por acaso?
Başına ne geldi?
O que lhe aconteceu?
Başına her ne geldi ise bana anlatmak zorunda değilsin.
O que quer que tenha lhe acontecido... não precisa me contar.
Başıma ne geldi?
Que aconteceu comigo?
Bakın aklıma ne geldi.. neden Edie'den konuşmuyoruz?
Por que não falamos sobre a Edie?
Onların başına ne geldi?
O que lhes aconteceu?
Aklıma ne geldi bak.
O que me recorda.
Geldi! Ne?
- Ela está aqui!
- ne yani hayvanlar geldi ona saldırdı ve Darah'ın parçalarınıda burayamı bıraktı.
O animal veio da floresta, o atacou e e não deixou nada além de partes do corpo a boiar?
Ah, mutfaktan çıkmak ne güzel geldi!
Que bem que se está fora da cozinha!
Masada oturuyorduk. Yukardan sesler geldi. Ne istediğini anlamak için baktık.
Estávamos sentados à mesa quando ela começou a bater no teto, então nós subimos para ver o que ela queria.
Bana eski moda gibi geldi, ama o kartlara ne oldu, şu kafanı patlatanlara?
Chama-me antiquado, mas o que é feito dos postais que explodiam com a cabeça?
Ne halt geldi başına yine?
O que te aconteceu?
Sonra bir gün, Bayan Seizling yanık koğuşundan çıka geldi. Ne şans ki, Dachau kampına ait kolundaki numara duruyordu, ve o da seni kalabalığın içinden farketti.
Um dia a Sra. Siezling apareceu, e felizmente, o número no seu braço tinha permanecido, e ela reconheceu-o como alguém do seu rebanho.
Sonra, evlatlık olduğunu söyleyen Bayan Summerhayes'e o gece ne dediğiniz geldi aklıma.
E eu lembro-me do que havia dito a Maureen Summerhayes, quando ela admitiu ser adoptada, naquela noite.
Onun için, yeni kitabı en çok satan kitap oldu ya tüm dünya elinin altında, özgüven tavanda, ne bileyim mantarlar mı desen? Çeşit çeşit sebzeler mi desen? Artık Bay Doğru'yu bulmanın zamanı geldi!
Agora, que o livro dela é um bestseller, e que tem o mundo inteiro empanturrado em... em quê, cogumelos e legumes diversos, está na altura de encontrar o homem certo.
Ne zaman zam geldi?
Desde quando?
- Kamera geldi, ne yapalım?
Ei pessoal, a câmara está aqui. O que vocês querem fazer?
Ne olursa olsun, sihirli bir formül gibi geldi bana. Ve aklımda kaldı.
Seja como for, tornou-se uma fórmula mágica, e fixou-se em mim.
- Angie, suyun geldi galiba. - Bir dakika, ne?
- Angie, acho as tuas águas rebentaram.
- Ne? - Taksi geldi, çıkıyorum.
O meu carro chegou.
Bu yaptığınız lanet şeyin adı ne ve bu Timmy Tune kılıklı adam nerden geldi?
Que em nome de foda está acontecendo? E onde fez Tommy Sintonizar Aqui vêm?
Ne komik. Hoş bir anım aklıma geldi.
Engraçado, costumava ter uma recordação.
"Medias Rojas" en son ne zaman galip geldi?
Quando foi a última vez que os Red Socks ganharam o campeonato?
Sonra aklıma ne kadar çok 34 saniyesini aldığımız geldi.
Lembrei-me que tínhamos muitos relógios com 34 segundos.
O adam ne zaman geldi?
Quando é que esse tipo veio à minha procura?
- Onların ikisi de arkadaşım ve düğünleri aynı geceye denk geldi, başka ne yapabilirdim ki?
Elas são ambas grandes amigas minhas e os casamentos eram os dois na mesma noite. O que havia de fazer? Não.
Sonra aklımıza geldi ki, ne kadar iyi niyetli olursanız olun, can çıkıyor huy çıkmıyor.
Mas também nos ocorreu que podemos ter as melhores intenções e ainda cair nos hábitos antigos.
Winston Salem'de güzel Milenyum Merkezi'ne, görüşme günü sonunda geldi çattı.
Finalmente chegou o dia do debate em Winston-Salem, no belo Millennium Center.
- Bu da ne be? - Elimden bu kadarı geldi.
- Que merda é isto?
Ne, vakit geldi mi?
O quê? Já está na hora?
Buraya geldi ve istedi ne deseydim?
Ela veio aqui, e queria sexo. O que é que queres que lhe diga? Que tal não?
- Bence senin ofisinden geldi. - Ne?
- Eu acho que veio do seu escritório.
Shackleton bizden ne kadar önce geldi?
Quanto é que achas que o Shackleton está à nossa frente?
Ne kadar doğru söyledin, ama değişiklik olsun diye tek başına oynamanın vakti geldi.
Verdade, mas está na altura de te ver a jogar só, para variar.
– Ne geldi aklına?
- O quê?
Herneyse, ne buluşmayı iptal etti, ne de buraya geldi.
Enfim ela nunca telefonou a cancelar.
Ne yazık ki maskeli balonun bitme zamanı geldi.
Infelizmente, esta farsa tem de acabar.
Bana öyle geldi ki tüm bu seans boyunca ne zaman bir şeyler çıkarsam ya da probleme başka bir açıdan öneride bulunmaya çalışsam... -... beni susturdun.
Parece-me que durante a sessão, sempre que quis interpretar, ou sugerir outro modo de ver um problema, você me impediu.
Çeviri geldi. Ne demiş?
- Conseguimos a tradução.
Bilirsin, kastettiğim, bu ne benim ne de Jim'in aklına geldi.
Bem, sabes, quero dizer, na minha cabeça, e na do Jim também, somos casados.
Bebeğim, ne oldu? Kredi kartı faturası geldi bugün.
A conta do cartão de crédito chegou hoje.
Ne güzel, Cullen geldi.
Que bom...
- Ne oldu bakayım, aybaşın mı geldi?
- Estás naquela altura do mês?
Ne tuhaf. Tam o sırada aklıma öğretmenimizin verdiği kompozisyon ödevi geldi.
É esquisito, mas naquele momento voltei a pensar na redação que nos tinha dado a professora.
Ne bileyim, bana o anda öyle yapmamız gerekiyor gibi geldi.
Não sei, parecia o mais lógico na altura, não era?
Sana ne zaman telefon geldi?
- Quando te ligaram?
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70