English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ N ] / Neyse ne

Neyse ne tradutor Português

1,714 parallel translation
Neyse ne. Şu dikişi bir daha göstersene.
Mostra-me outra vez esse ponto.
- Ziva, bu intihar. Her neyse ne!
Ziva, é suicídio.
Neyse ne, olay toprakta değil ki.
O importante não é a terra.
Neyse ne.
Como queiras.
Adı Rococo. Neyse ne.
Ele tem um nome, sabe, seu nome é Rococó.
Neyse ne, umarım onu kullanabiliriz.
Bem, seja o que for, com esperança, podemos usá-lo.
Neyse ne.
Como queira.
- Neyse ne, bayan. Neyse ne.
O que quiser, senhora!
Neyse ne, gerizekâlı.
O que quiseres, atrasado.
- Neyse ne!
Tanto faz.
Ona mesaj atmışsın. O da sana "Neyse ne" diye geri dönmüş.
Mandas-te uma mensagem e ele respondeu : "Tanto faz."
Evet. Neyse ne.
Pois, como queiras.
Neyse ne! Evlendiğin gibi hepsi kesilecek.
Tudo isso acabará quando te casares.
Neyse ne, bana ne!
- Estou-me a cagar para o que é!
Neyse ne, Ultraman'in salıverilmesini emrettim bile.
Seja o que for, ordenei a libertação do Ultra-Homem.
Tabii, eğer adı her neyse o kendini beğenmiş kızıl kafayı bulup ona ne kadar aşık olduğunu anlatmamı istemiyorsan, çünkü bunu yaparım.
A não ser, é claro, que queiras que encontre aquela Reed ranhosa, qual é o nome dela? E lhe diga o quanto a amas. Porque eu faço-o.
Her neyse, Gwyneth Paltrow'un çocuğuna "Elma" ismini verdiğini okudum ki bence pek havalı, çünkü elmayı ne kadar sevdiğimi bilirsin değil mi?
Bom, depois li que a Gwyneth Paltrow chamou à filha Apple ( maçã )... e achei que era um nome excelente porque sabes como eu adoro maçãs.
Neyse ne.
Bem, deixa para lá.
Neyse, ne zaman takılmak istersen, yada... sadece konuşmak istersen, Buradayım.
Bem, quando quiseres passar tempo, ou... apenas conversar, eu estou aqui.
Her neyse yaşlıların genellikle MySpace'in ne olduğunu bilmediği gerçeğini düşünüyordum.
Seja como for, o que eu ia dizer era que eu estive a pensar que as pessoas idosas no geral, não sabem o que é o MySpace ( meu espaço ).
Her neyse, burada ne işin var?
A propósito, o que fazes aqui?
Her neyse, nedeni ne olursa olsun tedavini erken sonlandırdık.
Bem, fosse qual fosse a razão, acho que saiu cedo demais.
Neyse ki Dominic başladığımdan beri ne kadar değiştiğimi fark etmiş.
Felizmente, o Dominic notou a diferença desde o princípio.
Neyse. Atsan olmaz, istemiyorsun da. Ne diyebilirim?
Pois então mais fica, como digo sempre.
Neyse diyeceğim şu ; bir şuruptaki önemsediğim kısım tatlılığıdır günün ne kadar kötü geçmiş olsa da alır götürür.
Mas o que gosto em xaropes é serem sempre doce...
Neyse, bunun kaybolmasıyla ne gibi bir alakası var?
De qualquer maneira, que tem isto a ver com ela ter desaparecido?
Neyse, acele kararlar vermeyelim, Ne dersiniz?
Afinal, não vamos tomar qualquer decisão precipitada, pois não?
Neyse sonra ne oldu?
- Chega! E depois o que aconteceu?
Neyse sandığı açtık, içinde ne bulduk dersin?
Abrimos aquela coisa e o que é que encontrámos?
Neyse ne.
- Como queiras.
Neyse ben de, sizin için ne kadar heyecanlandığımı söylüyordum...
Enfim, só tentava dizer como estou grata por vocês...
Neyse, senin ne işin var burada?
Afinal, o que está a fazer aqui?
- Her neyse, ne var?
- Então, o que se passa?
Neyse, biraz zaman alacaktır ama bunu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
Seja como for, pode levar um tempo, mas farei tudo para que isto funcione.
Her neyse, seninki ne?
Qual é o teu, afinal?
Her neyse, ne diyordum?
Onde é que eu ia, afinal?
Neyse, Perşembeye teslimi var ne yazacağımı bilmiyorum. O yüzden...
É para quinta-feira e nem sei o que vou escrever...
Her neyse. Ne için toplanıyoruz?
Afinal o que se passa?
Neyse ki ; henüz kimseye söylememiş görünüyor. Ama ne yapmayı düşündüğünü bilmiyoruz.
Felizmente, parece que ela não contou a mais ninguém, mas não sabemos quais são as suas intenções.
Neyse, ne kadar sürdüğünden değil, ne zaman evlendiğimizden bahsediyorum.
Além disso, não é a quantidade de tempo, é o "quando" no tempo, e o nosso "quando" incluiu a faculdade.
Neyse ne.
Por que não?
Neyse, evliliğin ne durumda?
Já agora, e o teu casamento?
Her neyse, burada ne yapıyorsun?
Nesse caso, o que estás fazendo aqui?
Neyse ya ne zaman geliyorsun?
Não interessa. Quando vens para casa?
Neyse, bu külüstürde içecek ne var?
De qualquer modo, o que vocês dão de beber nessa farra?
Neyse, ne mutlu ki öyle olmuş, yoksa orada ölecektim.
De qualquer forma, ainda bem que o fiz. Teria morrido por lá.
O küçük civata veya elindeki gazete mi ne artık her neyse, sizi tehdit ediyordu.
Ameaçou com um parafuso de comboio ou com um jornal enrolado ou o que fosse.
Neyse, her ne yaptıysa düşündüm ki, aşağıya gelip, yardım...
Bem, o que quer que tenha feito, pensei em vir aqui e dar uma mã...
Sabahları çalışıyorum, bu yüzden neyse, bazı ayarlamalar yaparım senin için ne zaman uygunsa bana da uyar.
Geralmente, trabalho de manhã... Mas posso organizar-me conforme a sua conveniência.
Neyse ne...
- Vamos, mas faz lá isso.
Bu her neyse, ya da ne istiyorsanız... İstediğiniz herhangi bir şey olmalı.
Seja o que isto for, o que quer que queira tem de haver algo, alguma coisa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]